Göreve gidiyorduk. Timdeki bazı kişiler gelemiyordu. Sadece ben, Alaz, Kutay, Altuğ, Levent, Yiğit, Polat. Hasan, Ulaş, Berk yukarıda bizi ve ileri gözetliyorlardı biz helikopterden indikten sonra. İlerliyorduk yavaşça. Alaz bizi gruplara ayırdı ve gruplar, Kutay ve Altuğ, Polat,Yiğit ve Levent. Son olarak ben ve Alaz. Polatların grup güneyden Kutay ve Altuğ batıdan, ben ve Alaz'da doğudan girecektik çünkü kuzeyde keskin nişancılarımız vardı yani Hasan,Ulaş. Berk onları korumak ve yerleri tespit etmek için oradaydı.
Biz ilerlerken birinin Alaz'ın arkasından yaklaştığını gördüm. Teröristleri genellikle ellerim öldürmeyi sevdiğim için hızla dizlerine ve beline tekme atarap yaea düşürdüm. "Seni gidi şerefsiz seni!Vay köpek."diyerek suratına yumruk attım ve silahla tam kafasının ortasına ateş ettim.
Kafamı kaldırınca Alaz'ın bana şaşkınca baktığını gördüm. Sırıttım. Elini uzatım adamın üzerinden kalkmamı sağladı. Tam o sırada arkamda birini görmüş olacaktıki silahını kaldırdı ve ateş etti. Bende ondan ayrıldığımda arkasında gördüm. Hepside hep arkalamaya çalışıyorlardı! Suratına bir tekme vurdum. Vurduktan sonra ayak bileğimi kavrayıp beni kendine çekti. Bir bıcak çıkartıp ayağıma sapladı o bunu yaparken ben suratına kafamı geçirdim.
Bu haraketim sendelemesini sağladı. Ayağımdaki bıçağı unutmuştum bile. Karnına bir tekme ve yumruk savurdum. Aynısını yaptı ama bu sefer bileğimden tutup yakaladı. Ve şimdi zamanıydı. Benim kimsenin karşı koyamayacağı hareketim. Hızla bileğim kendime çekip eğilmesini sağladım ve sağ bacağım adamın boynuna doladım. Adamın arkasına geçip bıçağı boynunun en altından çenesine kadar bıçakla yarık açtım ve taşa baştırdım. Kimse benim bacaklarıma karşı çıkamamıştı şimdiye kadar ve çıkamayacaklardı da.
Birden Alaz'ın adımı seslenmesini duydum. Endişeyle bana doğru geliyordu. Anlamaz bir suratla ona bakınca gösterdiği yere baktım. Bacağımda bir bıçak, bıçak derine girmiş ve bacağımın heryeri kan içerisinde. "İyi misin?"diye sordu. "Sakin ol komutan. Valla beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum. Sen benim için endişelendin mi sen he?" diye dalga geçtim. "Ne diye adama silah sıkmıyorsun?"dedi kızarak. "Komutan bu da benim fantazim."dediğimde ekledi "Ya sana o silah çekseydi ne olacaktı?"dedi gözlerim en derinine girerek.
Suratını ellerimin arasına alıp "Yoksa sen benim için endişelendin mi bakayım he? Aman da aman sen benim için endişenmişsin ya."dedim kahkaha atarak. "Endişelendim."dediğinde birden öylece kaldım. Ne dedi o biraz önce? Beynim kabul etmedi. "Ne dedin sen?"dedim hala yanaklarını ellerimin arasında tutarak. Sessizce bir küfür savurduktan sonra gözlerime baktı. "Kahretsin ki endişelendim. Geldiğinden beri şurada bir ay oldu ve ben seni aklımdan çıkaramıyorum."dedi. Tıpkı benim gibi. Ellerimi ellerinin arasına aldı.
Bana öyle bir baktı ki içim gitti ona bakarken.Birden beni kendine çekip dudaklarımdan öptü. Şaşkınlıktan dudaklarımı bir santim dahi açamıyordum. Geri çekilince "Özür dile-"demesine izin vermeden yüzüne tokat attım. "Bir şey yapıyorsun bari arkasında dur. Korkak adam."dedim ve geldiğimiz yola doğru yürümeye çalıştım.
Bir süre sonra bacağım öyle bir ağrıdıki taşa tutunmasam yere düşecektim derken bir el sırtımda bir el bacaklarımın altından beni kavrayıp kucakladı. "Haklısın. Çok korkak bir insan oldum sana karşı ama bu yaptığımın kesinlikle arkasındayım."dedi ve ilerlemeye başladı. Bunu söylemesi istemsizce gülümsememe sebep oldu. Sonra hemen ciddileşmeye çalıştım.
Helikopterin oraya onun kucağında geldim ve aynı şekilde karargaha geldiğimizde helikopterden onun kucağında indik. Herkes bizim başımıza tıplanmış alkışlıyordu. Birisi bütün kalabalığın arasından kpşarak ve gözleri kapalı bşr şekilde geldi. "Alaz'cım hoş gel-"dedi İrem ve gözlerini açtığında beni onun kucağında görünce donakaldı. "Hayırlı olsun yeni burnun şekerim. Ne oldu da yeni burna ihtiyacın oldu?"dediğimde herkes güldü. Alaz bile! O sadece hafif bir kıkırtı versede gülmüştü.
İrem sinirden kıpkırmızı olmuştu. Ben hemen Kutay'a döndüm. Kutay'la ve Mavi'yle konuşmuştum görevden sonra birbirleriyle konuşacaklarını ama haberleri yoktu. Kaş göz hareketimi bir Alaz bir de Kutay görmüştü. Hemen Mavi'nin yanına koştu ve ona sıkıca sarıldı. Buse bunu görünce sinirden İrem gibi kıpkırmızı oldu.
"Sen mi yaptın aralarını?"diye sordu Alaz dibime girerek. Kafamı sallayıp "Tanışma günü birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı. Bende ikisinden habersiz ikisiylede konuşup plan kurdum."dedim onlara bakıp gülümseyerek. Mavi'nin mutluluğu benim mutluluğumdu çünkü.
Karargahtan içeri girip hemen sağlık kısmına geçtik. Bacağıma yapılması gereken yapıldıktan sonra yine ne kadar Alaz'a gerekli olmadığını söylesemde o kabul etmedi. Görevden kaynaklı 3 gün iznimiz vardı ve benim artı 3 günüm daha. Ne gerek var desemde izni yazmışlardı.
Evin kapısına gelmiştik. Mavi ve Kutay bugün yoktu nasıl olsa diye düşünüp "İçeri gir de bir şeyler yapalım."dedim. Alaz'da kabul etti. Alaz kıyafetlerini değiştirmişti. Siyah tişört ve gri bir eşofman giymişti. "Beni bekle burada ben üzerimç değiştirip geliyorum."dedim va sağ sola tutuna tutuna içeri girdim ve pijamamı giydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Pijamamı giydikten sonra kapıyı açıp yavaş ve dikkatlice yürüdüm. Öyle fazla bir acı yoktu yürüyünce ama fazla baskı mahvediyordu.
İçeri girdiğim gibi beni baştan aşağı süzdü ve yavaşça yutkundu. Ne olmuştu ki? Benim pijamalarım hep böyleydi. Bir sıkıntı mı vardı? Ev 2+1 bir evdi ve bir tane büyük L koltuğumuz vardı o yüzden Alaz'ın yanına oturdum.
"E ne izlemek istersin veya ne yapmam istersin?"diye sordum öylesine. Bana baktıktan sonra tekrar yutkundu ve boğazını temizledi. "Bana fark etmez. Sen ne istersin."dedi. "Normalde ben de çok kararsız insanım ama film izleyebiliriz istersen ama sen ne izleyeceğiz onu seç ben de mısır patlatayım."dedim gülümseyerek ve Alaz'da kafasını olumlu yönde salladı. Ben mutfaktayken kapı çalmıştı ve Alaz "Ben bakarım."deyip kapıyı açmıştı.
"Kimmiş?"diye yanına gelince karşımdaki kişimle sinirden köpürdüm. Eski sevgilim Uras. Beni aynı anda 2 veya 3 kızla aldatmıştı şerefsiz. "Sen yine ne arıyorsun burada?Ben ağzımı bozmadan defol buradan."dedim ama Uras "Mehta sen tekrar benim olana kadar surmayacağım. Lütfen artık beni affet. Biliyorum hata yaptım ama ne olursun."dedi. Ben tan ağzımı açmıştım ki Alaz "Ulan sen hala ne diyorsun! Kız sana defol diyor yani bir git diyor ama sen hala burada durup saçma salak şeyler söylüyorsun."dediğinde Uras salağı "Sen ne diyosun lan!"diyince iş bitti. "Lan senin ağzını burnunu kırarım. Sen ne hakla kendini bana ve anneme laf edebilecek kadar büyük görüyorsun he! Söyle o beynine ben Mehta'nın sevgilisiyim ve bende onu sana kaptıracak sendeki göz yok şimdi kaybol buradan yoksa ağzını kırarım!"dedi Uras'a bir kaç yumruk savurduktan sonra.
Baya iyiydi. "Alaz, çok teşekkür ederim. Bana da geliyorlardı yani."deyip boynuna atladım. Ona sıkıca sarıldım. Elleri çıplak belimi yavaşça sardı. Geri çekileceğim sırada dudaklarıma yapıştı. Şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm. Beni duvara yasladı ve yaralı bacağımı belinin yanına hava kaldırdı. Diğer eli belimdeydi vd bırakmıyordu. Yavaşça geri çekildim. Onun bana yukarıdan bakması bana fazlasıyla çekici geliyordu. "Ben sana aşık oldum Mehta."dedi ve gözlerimin içine bakarak dudaklarımdan öptü. Onu yavaş yavaş salona götürüp L koltuğa oturttum ve bende kucağına oturdum. Bacaklarım iki yanında M şekline oturuyordum kucağında. Adem elmasını öptüm ve kafamı boyun girintisine soktum. Gözlerim yorgunlukla kapanmadan önce tek hatırladığım benimde Alaz'a "Bende sana Alaz."dediğimde Alaz'ın gözlerinin parlaması.