2.BÖLÜM

152 7 0
                                    

Mehta'dan

Alaz'ın yaptığı davranış karşısında hemen ayağa kalktım. Allah'tan kimse duyup görmüyordu, masa en köşede olduğu için. Elimi Alaz'ın omzuna attıp bana bakmasını sağladım. Bana bakarken onı kenara itekleyip Berk'e yaklaştım ve onu yerdrn kaldırdım.

"İyi misin?"diye sordum Berk'e. "Sıkıntı yok, iyiyim. Kusura bakmayın komutanım." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Hala komutanım diyor ya! Berk'in suratını ellerim arasına alıp bir şey var mı diye baktım panikle. Dudağının kenarı patlamıştı. Başka bir şeyi yoktu Allah'tan. Aniden bir el koluma dolandı ve beni dışarı çıkarttı.

Kolumu hızla çekip Alaz'a baktım. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?"diye bağırdım sinirle suratına karşı. Bana sakince bakıyordu ama gözlerinin arkasında az da olsa sinir vardı. Ama neden? "Sana karşı davranış-"bir şey demesine izin vermeden sözünü kestim. "Bana karşı olan davranışlarını karşı ben nasıl hissediyorsam ona göre davranırım ve ben bana karşı kullandığı kelimelere bir şey demememişken sen neden karışıyorsun?" diye bağırdım. Ağzında bir şeyler mırıldandı ama duyamadım.

Birden birisi beni itekleyip Alaz'ın boynuna atladı. "Alaz'cım çok korktum seni göremeyince!"dedi İrem. "Bu kızla burada ne arıyorsun? Şuna baksana Alaz, sırf senin dikkatini çekmek için ne gibi giyinmiş."dediğinde kafamdan kaynar sular döküldü. Sinir ayak tırnağımdan en sonki saç telime kadar çıkmıştı. Bana karşı yaptığı ima beni delirtmeye yetmişti.

Derin bir nefes aldım ve elimle İrem'e gel hareketi yaptım. "Ne var be? Yalan sanki."dediğinde bana gelmesini bile beklemden elimi yumruk yapıp suratına geçirdim. Tam burnuna. Burnundan kemik sesi gelince güldüm. "Seni öldüreceğim ve o bana attığın pislik iftirayı senin ağzına geri tıkacağım!"diye bağırıp suratına bir yumruk daha attım.

Benim elim, onun suratı kan içinde kalmıştı. Onu saçından tutup kaldırdıktan sonra kafasını tutup çok sert olmayacak şekilde dizime geçirdim ve tamam. Burnunu kırmıştım. Bizim ekip dışarı çıkmış beni şaşkınlıkla izliyorlardı. Buse beni durdurmak için elime yapışınca onu geriye savurdum ve sanırım yere düştü.

İrem'i iki tarafından tutarak kaldırdım. "Benden özür dile."dediğimde bana "Orospu!"dedi. "SANA BENDEN ÖZÜR DİLEMENİ SÖYLEDİM!!"dedim kükrercesine. "Öz-özür dile-dilerim."dedi ve Alaz'a doğru koştu. Ona sıkıca sarıldı. Alaz'a dönüp işaret parmağımı ona doğru kaldırdım ve "İrem'i benden uzak tut yoksa bir dahaki sefere bu kadar hafif kalmam!"dedim sinirle. İrem'i kendinden uzaklaştırıp bana yaklaştı ve bileğimi kavradı. Elimi myle bir sert çektim ki koskaca adam sarsıldı.

Mavi'ye dönüp "Mavi'm sen Kutay'la beraber gel tamam mı?"diye sorunca beni anladığı için kafasını olumlu anlamda salladı. "Kutay, Mavi'yi  üzersen bende seni üzerim."dedim ve arabama bindim. Bana yaptığı ima ne kadar iğrenç bir imaydı öyle! Bir insan hem cinsine bunu söyleyebilir miydi ya? Kusacak gibi hissettim bir an. Arkamda bir araba gördüm. Beni sollayıp önüme kırınca küfür edecektim neredeyse ama arabadan Alaz çıkınca bakakaldım. Arabadan indim. "Ne diye takip ediyorsun?Biricik İrem'ciğinin yanında olman gerekiyor. Malum biraz hastalandı."dedim sinirle. "Mavi arkandan gitmem gerektiğini söyledi." dediğinde burukça gülümsedim. Mavi yine Mavi'liğini yapıyordu. Merak ediyordu, korkuyordu, panikliyordu. "Mavi'ye söyle lütfen benim için paniklemesin her zamanki yerimize gideceğimizi bilsin ya da dur."deyip telefonumu çıkardım ve Mavi'yi aradım. "

"Alo!Mehta neredesin birtanem?"diye sordu endişeyle. "Mavi benim için endişelenme ben her zamanki yerimize gideceğim sen eve git."dediğimde rahat bir nefes aldı. "Tamam bende geleyim mi?"diye sorduğunda "Hayır biraz yalnız kalmak istiyorum."dediğimde beni onaylayıp kapattı. "Arabayı çek."dedim sakince. Elimde kurumuş kan elimi kısıtlamıştı.

Kafasını sallayıp arabaya binip aeabayı çekti. Bende arabama binip ilerledim deniz kıyısına doğru. Fakat hala arkamdan geliyordu. Belki bu yol üzerindedir gideceği yer diye düşünmüştüm. Arabayı park edip arabafan inince Alaz'ında indiğini gördüm. Bu adam şaka mı?

"Ne diye beni takip ediyorsun?"diye sormak istesem de sorarsam konu uzar diye sormadım. Drniz kıyısjna kadar indim ve ayakkabılarımı çıkarıp suyun gelemeyeceği bir yere bıraktım. Suya yavaşça ayaklarımı soktum ve hafiften ilerledim. Ne kadar sudan, denizden korksamda su, deniz olmadan yaşayamazdım.

Arkamı döndüğümde Alaz'ın beni neredeyse hayranlıkla izlediğini gördüm. Birden galiba ayağıma küçük balık değdi ve dengemi sağlayamadan yere düştüm. Artık kalçam suyun içindeydi. Aniden gelen gülme isteğiyle kahkaha attım. Alaz'a baktığımda gülerek bana bakıyordu. Yavaş yavaş bana doğru geldi. Üzerindekileri çıkarmadan yanına gelip beni kucağına aldı.  aşağı eğilip ayakkabılarımıda alınca şok olmuştum. Bir eli sırtımda diğer eli bacaklarımın arasında beni taşıyordu. Beni benim arabama bindirdikten sonra birini arayıp kendi araba anahtarını Kutay'a verdi ve Kutay'ı uyardı.

"Ne arabaya zarar veriyorsun ne de başkasına bu durumu anlatıyorsun!" dediğinde Kutay hazır ol şeklinde durup "Emredin komutanım!"diye bağırdı ve arabaya binip gitti. Yine başbaşa kalmıştık ve beni ön koltuğa oturttuğu için kendi şoför koltuğuna geçti.

Evimin yol tarifini söyledikten sonra oraya doğeu sürdü ve beni bıraktı. "Seni kim alacak?"diye sorarken sokaktan bir kaç serseri geçti ıslık çalarak. Birden belimde hissettiğim kumaşla irkildim ve Alaz önünü bağlarken beni kendine doğru çekti.

"Bu kadar kısa ve güzel giyinmek zorunda mıydın?'diye fısıldadığında şaşkınlıkla ona baktım ama duymamazlıktan gelip "Efendim?"diye sordum. "Yok bir şey. Hadi srn içeri gir."dediğinde "Hala seni kimin alacağını söylemedin. Nasıl gideceksin?" diye sordum. "Al benim anahtarı ama sabah geri getir Komutan."dedim anahtarı tekrar ona vererek. "Sana emanet he Yüzbaşı ona göre."deyip içeri girdim.

Kapıyı tıkladıktan sonra kapı saniyesinde açıldı ve Mavi üzerime atladı. Ne kadar panikleme desemde paniklemiş ve endişelenmiş. Birlikte biraz zaman geçirdikten sonra ikimizde odalarımıza çekilip uykuya daldık.

Sabah uyandığımda hızla kahvaltımı yapıp Mavi'yi uyandırmaya gittim her zamanki gibi. O da uyanınca hızla üniformamı giydim. Dışarı çıktığımda karşımda arabama yaslanmış bir Alaz beklemiyordum.

"Günaydın."dedi Alaz bana bakarak. "Günaydın Yüzbaşım."dedim bende ona istinaden. Mavi'yle arabya bindikten sonra Alaz'da şoför koltuğuna oturdu. Bende onun yanında oturuyordum. Karargaha gelince arabafan indikten sonra Mavi ile vedalaştıktan sonra Alaz bana döndü.

"Dün arabayı verdiğin için teşekkürler."deyip arabanın anahtarını bana verdi. "Rica ederim Yüzbaşı."dedim ve önden ilerledim. Sıraya girip Kutay'ın yanına geçtim. "Kutay olum konuya direk gireceğim."dedim ve ekledim. "Mavi'den hoşlanıyor musun?"diye sorduğumda az daha öksürükten ölecekti. Sonra yavaşça dikleşti ve gözlerini kaçırdı.

"Olum bak ben Mavi'nin bebeklik arkadaşıyım onu tanıyorum yani ve onunda sana bakışları farklı. Bu iş olur bak ben sana söyleyeyim."dedim çünkü dün baya bir konuşmultuk ve Mavi'den bugün Kutay'la konuşacağım konusunda izin bile almıştım. Kutay birden "Sahi mi?"diye bağırınca Alaz dahil herkes bize baktı. Bu heyecanına güldüm. Allah'tan şuan daha başlamamıştı antreman. "Sahi lan."dedim omzuna vurarak. "Yaşa be Komutanım!"diye bağırıp önümde asker selamı verdi. "Tamam lan sakin ol."dedim gülerek.

Daha sonrasında antreman başladı ve bitti. Derken 15 gün sonra bir göreve gitmemiz gerektiğini söylediler. Mavi'yi şimdiden bile düşünebiliyordum.

Gün geldi geçti ve göreve çıkacağımız güne geldi...



Bölüm sonuuuuu

KOMUTANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin