- 9 -

277 23 4
                                    

LeeFelix

Attığım son mesajdan sonra hızla hazırlanmaya başlamıştım. Hazırlanmam bitince de Chris'e odasının nerede olduğunu sormuştum. Cevabı gecikmemişti. Hız ve heyecanla beraber bir süre yürüdükten sonra Chris'in odasının kapısının önündeydim.

Kapıya birkaç kez vurdum. Kapı açıldığında tam karşımda içtenlikle gülümseyen Chris'i görmem ile yüzümde bir tebessümün oluşmasına engel olamadım. Beni kapının önünde bekletmeden içeri aldı. Odası cidden çok düzgündü. Etrafta alakasız hiçbir eşya yoktu.

İçeri girip yanımda getirdiğim çantamı yatağının üzerine koydum. "Beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim." Dediği ile gülümsedim. Bazen düşünüyordum, robot olmasına rağmen nasıl bu kadar akıcı konuşabiliyordu? Nasıl bu kadar pürüzsüz bir ses sahip olabiliyordu? Bunlar beni çok şaşırtıyordu.

Dudaklarımı birbirine bastırarak ona döndüm. "Kırmam tabii."

Kaşları hafifçe çatıldı saniyeler önce ona doğru edildiğim çantamı görünce. "O ne için?"

"Ben pijamalarımı getirmiştim de. Böyle yatağına girmek istemedim. Bütün gün bunlarla dolaştım çünkü."

"Sanırım.. Biraz zamansız oldu.."

"Hayır hayır, sorun yok."

"İstersen duş al. Bekleyeyim seni. Rahatlarsın hem."

"Cidden mi?"

"Evet. Ayrıca hiç kullanılmamış." Göz kırpıp arkasını döndü ve yüksek televizyon ünitesinin üzerindeki malzemeler ile kahve yapmaya koyuldu. "Duşunu aldıktan sonra kahveni yapayım mı?"

"Olur, teşekkür ederim."

Ben yatağın önünde gülümseyerek sırtı bana dönük Chris'i izlerken aklımdan bin bir düşünce gelip geçti. Hepsini bir rafa kaldırdım ve eşyalarımı alıp duş almaya, banyoya gittim. Ilık su ile duşumu aldım, vücuduma iyi gelecek kremlerimi bedenime sürdüm ve kıyafetlerimi giydim. Ardından banyodan çıkıp Chris'in yanına gittim.

Duvarın tamamını kaplayan camın önündeki iki kişilik koltukta oturmuş kahvesini yudumluyordu. Banyodan çıktığımı fark etmiş olacak ki, "Ünitenin üzerinde," Diye seslendigini duydum.

Ünitenin üzerine baktığımda üzerinden baharları yükselen kahve kupasını gördüm. İlerleyip kupayı aldım ve Chris'in yanında yerimi aldım. Elimdeki kahveden ilk yudumumu alıp iki elimle tutmaya devam ettim kupayı. "Ellerine sağlık."

"Afiyet olsun. Beğendin mi?"

Bana bakarak sorduğu soru ile kafamı olumlu anlamda hızla aşağı yukarı salladım. "Evet, beğendim. Çok güzel olmuş."

Nedense bir an içime doğmuştu, başımı bembeyaz tenine, boynuna sokmak için ona yaklaşmıştım ama onun yüksek sesi ile hızla geri çekildim. Gür sesi ile irkilmiştim. "Felix, geri çekil!"

Dediği şey yüzümdeki gülümseme solarken gözlerim dolmuştu. Kırılmıştım. "Neden sesini yükselttin ki? Özür dilerim hata yaptım ama.. Neden..?"

"Özür dilerim.. Ama saçların ıslaktı. Hata vermekten korktum. Hata verseydim.. Yalnız kalırdın, korkardın. Ne yapacağını bilemezdin."

Hızla gözyaşlarımı sildim. "Nasıl yani? Sen suya dokunamıyor musun?"

"Dokunurum ama bu riskli. Ağzımdan aldıklarımda sorun olmuyor ama bunu bilmiyorum."

"Özür dilerim ben yanlış anlamışım."

"Önemli değil. Canını sıkma."

Ben kahvemi bitirdikten sonra uyumak isteyip istemediğimi sorduğunda yatağa geçmek istediğimi söyledim. O yatağa geçmek için ayağa kalktığında hızla banyoya gidip saçlarımı iyice kuruttum. Zaten duş alalı yaklaşık otuz dakika geçtiği için saçlarım kurulmuştu ama ben tekrar kurutmak istedim.

Onun yanına döndüğümde o yatakta oturmuş bir vaziyette beni bekliyordu. Çok şekerdi. Bir buçuk kişilik yatağın sol tarafına geçip vücudumu ona çevirerek uzandım yatağa. O da tıpkı benim gibi yatağa uzandı.

İçtenlikle gülümsedim. "Mesajlaştığım kişi bir çocuk gibi geliyor ama gerçek hayatta tam bir yetişkinsin." Dediğime sadece gülümsedi. "İyi misin?"

Etrafta dolanan gözleri gözlerimi bulduğunda dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. Dertli bir nefes verdi kalın dudakları arasından. "Hyunglarıma kızıyorum. Benden bunu sakladıkları için onlara çok kızıyorum." Bir şey diyemedim. "Yirmi altı yaşıma gireceğim ve bunu daha yeni öğreniyorum.. Bu cidden berbat hissettiriyor."

Dudaklarımı ne diyeceğimi bilemeyerek birbirine bastırdım. Elimi havaya kaldırıp siyah saç tellerine götürdüğümde gözlerim hariç her yere bakan sert bakışları beni buldu. Eli ile saç tutamlarını okşayan elimi tuttu. "Mmh.. Felix, sence ne yapmalıyım? Merak duygumu bastıramıyorum."

"Emin değilim. Ama o kadar güzel bir şey olduğunu zannetmiyorum."

Huysuz bir şekilde nefesini verdi. "Güzel bir şey olduğunu ben de düşünmüyorum. Can yakıcı ve saçma geldi biraz. Abinin söylediği şeyden okudum, siz insanların tabiri ile midem kalktı."

"Öyle mi?"

"Evet."

"İlk olduğu için olabilir."

"İnsanlar neden canını acıtan şeyleri çok sever? Çikolata.. Çocukların aşkıdır. Hem zararlıdır hem de kötü alışkanlıktır. Aşk.. İnsan her daim aşkının yanında olmasını ister ama en ufak bir şeyde canını acıtan tek şeydir aşk. Bu bahsettiğimiz şey.. Can acıtıcı. Hem de çok acıtıyor olmalı. Ama bazı insanlar sırf bunu yaşayabilmek için para veriyor."

Etkilenmiştim. "Bunları nereden biliyorsun?"

"Dün çok fazla kitap okudum... Seksen sekiz tane bitirdim. Kısa değillerdi. Onlardan birkaç şey öğrendim."

"Anladım.. Sanırım haklısın. Öyle."

"Felix daha önce hiç sevgilin oldu mu?"

"Henüz olmadı."

"Olsun ister miydin peki?"

"Bilmem ki.. Neden soruyorsun bunları?"

"Bilmem ki, sen neden soruyorsun?"

Gözlerimi kıstım. "Gıcıksın."

"Ow.. Kırıldım."

Elini kalbine koyup yüzünü buruşturduğunda elimle hafifçe yapılı omzuna vurdum. Kıkırdayıp mırıldandı. "Çok tatlısın."

"Sen de öylesin."

Elini saçlarının ortasından geçirip parmakları ile bir tarak misali saçlarını arkaya doğru taradı. "Açıkçası pek umurumda değil, sadece merak ettiğim için sorduğum birkaç soru."

"Hmm.. Uyuyalım mı artık?"

Güldü. "Olur." Arkasını döndü ve uzanıp yatağın yanındaki komodinin üzerindeki tuşa basarak ışıkları kapattı. Bana döndüğünde elini saçlarımda hissettim. "Kapa gözlerini." Gülümseyerek yumdum gözlerimi. Saçlarımı yavaş yavaş okşamaya başladı. Huylanıyordum ama yaptığı çok hoşuma gidiyordu. "Mmmh.. Uykuya dal, hadi."

Gözlerimi açmadan sordum. "Sen peki?"

"Sen uyuduktan sonra."

"Peki.."

Gülümseyerek gözlerimi tekrardan yumdum. Elimi yatağın üzerinde gezdirdim bir süre. Diğer elini arıyordum. Kendisi beni anlamış olacak ki aradığım eli ile elimi tutmuştu. Ben de iki elimle o güzel, zarif, beyaz elini sarmıştım.

"İyi geceler, Felix."

"İyi geceler.. Chrissi..."



















Şu bölümü bir türlü yayımlayamadım ya. Bölümlerin hepsi taslakta ama atmaya fırsatım olmuyor skdjskdjn.

Umarım gününüz güzel geçmiştir ve umarım bölüm hoşunuza gitmiştir.

:)

real heart - chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin