Çantamı kucağıma almış yola bakar vaziyette oturuyodum arabada. Hala cesaret edip bakamamıştım Mirzaya. Onun da bana bakmadığını tahmin ediyorum. İkimizde büyük bi sessizlikle yolculuğu tamamlamak üzereydik.
Konağın sokağına geldiğimizde daha fazla dayanamayarak kafamı çevirdim. Beyaz üzerine tam oturan üstten iki düğmesi açık bir gömlek vardı üstünde. Yakışıklı denebilecek bir yüzü vardı. Annesi gibi yeşil gözleri vardı. Kaşlarının çatık olmasından anladığım kadarıyla beni almaya annesi tarafından zorlanmıştı. Kapının önüne geldiğimizde sertçe durdu. Dönüp bana bakmasını bekledim ama hiç kıpırdamadı. Daha fazla beklemeden arabadan indim ve kapıyı sertçe çarptım.
Sanki ben çok meraklasıymışım gibi birde bana tavır yapmasına sinir oldum. Böyle suratsız bir adamla nasıl bir ömür geçireceğim stresi aldı şimdiden. Ailemle da fazla eğlenceli hatıram olmasa da geleceğim en azından farklı olur diye hayal etmiştim ama malesef kaderin başka planları varmış belli ki.
Eve girdiğimizde herkes bir köşeye çekilmiş hazırlık yapıyordu. Annem için konu tamamiyle benden çıkmış ailemizin adına geldiğinden fazladan ihtimam gösteriyodu. Başta biran için gerçekten bana değer verdiğini dahi düşünmüştüm. Ama abimden duyduğum kadariyle iki aile çok uzun zamandır rekabet içindeymiş. Yani Mustafa abim ve Evin kitaplardaki gibi bir aşkın içindeydi. Görünmezliğime sığınıp odama kaçıp yatağa saklandım...
Dışardan gelen bağırışlarla uykum bölündü. Güçlü ve sert erkek sesleri olduğunu ayırt ediyordum ama kim olduğunu seçemedim.
Merak ve korkuyla odadan çıktım. Avluya indiğimde kapı girişinde abilerimi gördüm karşılarında halamın oğlu Miraç ve arkasında üç dört kişi daha vardı.
Daha merdivenin başındayken Miraç beni gördü. O bana baktıktan sonra herkes kafasını bana çevirdi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Miraç konuşmaya başladı.
"Narin" dedi ama devam edemeden Yusuf abim bağırdı.
"Narin odana git!" diye bağırdı. Hemen arkamda yengelerim ve annemde belirdi.
"Dur Narin gitme.
Gel seni kurtarayım götüreyim bak kapıda bir sürü adam var. Kimse bişey yapamaz sana."
Miraç'dan böyle sözler beklemediğim için şaşırıp kaldım.
"Ne saçmalıyosun lan sen. Yarın kınası var kızın herşey ayarlandı. Elimden bi kaza çıkmasın çık git " diye bağırdı Mustafa abim.
"Narin dinleme bunları. Bak Bahar bekar berdeli onunla yaparlar Mustafa abine de bişey olmaz"
Mustafa abim Miraç'ın yakasına yapıştı tam vuracakken Yusuf abim araya girdi.
"Miraç olay büyümeden çık git. Duyulmasın iki tarafında adı çıkmasın. Narin evli sayılır yakışmaz sana kapısına dayanmak" dedi olayı sakinleştirmeye çalışarak.
Miraç'ın arkasındaki adamlardan biri hareketlendi. Miraç elini kaldırıp durdurdu. Bütün bu şamataya dedem de çıkıp geldi ve bağırmasıyla hepimiz ona döndük.
"Noluyor burada!"
Miraç bir adım öne çıktı.
"Dede ben geldim. Narin için geldim. Biliyosun onu ne çok sevdiğimi bırak kurtarayım onu"
Sevmek mi?
"Miraç unut artık Narini. Evli bir kadın bil ona göre davran"
"Dede bana söz verdin Narin'i bana vericektin" demesiyle daha da şaşırdım.
Miraçla beraber büyümüştük. Adeta abim gibiydi, hatta Mustafa abimden daha fazla sahip çıkardı bana.
Diğer kuzenlerimize davrandığından başka davranırdı hep bana. Bunu biliyordum ama altında bir anlam aramamıştım hiç.
Bana olan hisleri, bunları dedemin bilmesi, evlilik planlarını aklım almıyordu şimdi.
Dedeme hep okumak istediğimden bahsederdim o da bana destek olacağını söylerdi, şimdiyse kuzenimle beni evlendirmek için planlar yapmış olması beni çok üzmüştü.
Kırgın bi şekilde dedeme baktım.Oda bakışlarını bana çevirdi
"Dede gerçekten söz mü verdin?" dedim.
Mustafa abim Mirza'ya dedem Miraç'a gelin diye seçmişti beni.
Fark etmiyordu, kimse bana soru sormuyordu...
"Bir önemi yok Narin. Sen Alemdağların gelinisin berdel bozulmayacak." diye bağırdı babam.
"Dede yardım et. Narine kıymayın " yalvarır bi sesle konuştu Miraç.
Gözlerim dolmaya başladı.
Miraç gerçekten güçlüydü şuan onla bu konaktan çıkıp gitsem beni korurdu elbet. Ama çok geç kalmıştı.
Onunla şuan çıksam son dakika berdeli Baharla değiştiremezlerdi. Hatta ben kaçtım diye daha kötü olurdu. Sadece abimle Evin'in değil benle Miraç'ın da canı tehlikeye girerdi.
İki ailenin düşmanlığı pekişirdi hatta birde Miraçlar eklenirdi ve bu olaylar milletin diline dolanırdı.
Bütün bunları yaşamaya yaşatmaya cesaretim yoktu.
"Yeter Miraç çık git hadi" dedi Mustafa abim.
Miraç bir anda elini beline attı ve silahını çıkardı. Yusuf abim hemen Mustafa abimi arkasına aldı ve bir adım geri çekildiler. Miraç silahı havaya kaldırdı
"Narinden cevap almadan gitmem" dedi ve havaya bir el sıktı.
Yengelerim ve annem çığlıkla bağırıştılar. Bende korktum ama bütün bunlara bi son vericek olan bendim. Merdivenlerden indim ve Miraç'ın karşısına geçtim.
Bana elini uzattı
"Gel hadi. Evlenme o adamla , bilirim Mirza'yı seni bir gün dahi mutlu edemez o adam. Zaten bütün bunların acısını senden çıkaracak yapma kendine bunu"
"Olmaz Miraç yapamam" dememle Miraç'ın yüzü değişti. Elindeki silahı yavaş yavaş indirdi. Kısa bir sessizlik oldu.
"Hadi basgit, al adamlarınıda çık" diye bağırdı Mustafa abim.
"Seni bekleyeceğim Narin. Pişman olup o evden çıkmak istediğinde benim kapım sana hep açık olacak" dedi.
Mustafa abim daha fazla dayanamayıp Yusuf abimi itti ve Miraç'a saldırdı.
O kargaşada silah patlama sesi duyuldu. Herkes iç içeydi ve kimin vurulduğunu anlayamadık başta. Mustafa abimle Miraç birbirlerinden uzaklaştılar.
Önce Mustafa abime baktım, hiçbir şeyi yoktu.
Miraç'a döndüğümdeyse gömleğinin yavaşça kırmızıya boyandığını gördüm.
Korkuyla çığlık attım. Adamları hemen Miraç'ın koluna girdi ve götürmeye çalıştı. Giderken dahi sadece bana bakıyordu. Kapıdan çıkana kadar gözlerini hiç ayırmadan bana baktı birşey söylememi bekler gibi baktı.
Miraç ve adamlarının evden çıkmasıyla Mustafa abim bana döndü. Hızla üzerime gelip sağlam bi tokat attı. Tokatın sertliğiyle yere düştüm. Mustafa abim durmayıp karnıma bi tekme attı. Yusuf abim Mustafa abimi tutmak için hareketlendiğinde babamın sesini duydum.
"Bırak Mustafayı dersini versin." dedi ve abim bir adım geri çekildi. Mustafa abim vurmaya devam ederken bir yandan da küfürler savuruyordu.
Öyle alışmıştım ki amaçsız dayaklarına artık etkilenmiyordum bile. Sadece canım yanıyordu, ruhuma daha fazla zarar veremiyordu.
Mustafa abimin tekmelerini durduran Evin oldu.
"Mustafa bırak kızın suçu yok. Bak düğünü var yapma"
"Çekil Evin. Başımıza ne işler açtı görmüyor musun! Haketti bütün bunları"
"Düğünü var diyorum Mustafa. Rezil olmayalım. Hatırım için bırak. Onun sayesinde kurtuluyoruz bak"
Abim biraz sakinleşti ve derin bir nefes aldı. Tam önüme tükürdükten sonra,
"Dua et sen Evin'e" dedi burnundan soluya soluya ve uzaklaştı.
Onlar gittikten sonra Hatice teyze hemen geldi ve koluma girip destek olarak beni kaldırdı.
Haberim dahi olmayan konunun suçlusu olmuştum. Onlar sevip kaçarken aşk insanların canına mal olucak kadar kıymetli olmuş ama bir başkası sevdiğini bilinmez bir cehennemden kurtarmak istediğinde suç olmuştu. Üstelik beni sevmesi dahi benim suçum olmuştu.
Hatice teyze yatağa kadar yardım etti. Yaram var mı diye kıyafetlerimi çıkarmak, dudağım ve gözümü temizlemek istesede zar zor ikna edip odadan çıkardım. Hiçbişey yapmadan yatağa uzandım ve sessizce ağlamaya başladım. Her geçen gün kendimi daha güçsüz hissediyorum ve bununla nasıl başa çıkmam gerektiğini bilmiyordum.
O gece nasıl sabah oldu bilmiyorum. Yarı uyur yarı uyanık bir gece geçirdim. Sabah kalkıp banyoya girdim. Gözümün altında dış tarafına doğru biraz morarma vardı. Elimle hafifçe dokununca baya sızladı.
Dudağımda da küçük bi yara vardı. Hızlıca banyo yaptım. Yüzümdeki izleri biraz makyajla kapattıktan sonra odamdan çıktım. Mutfağa gittiğimde annem, Bahar ve Evin mutfaktaydı.
"Oyalanma Narin. Hazırlan hemen Mirza gelicekmiş" dedi annem.
"Neden?"
"Bilmiyorum Narin ama sakın ola akşam olanları anlatayım deme"
"Anne Miraç nasılmış?" ne kadar onun yüzünden dayak yesemde merak etmiştim onu.
"Sen akıllanmadın mı? Hala Miraç diyor. Bu kız beni delirticek" dedi ve söylene söylene mutfaktan çıktı.
Arkamdan sinsice Bahar'ın gülmesini duydum. Sinirle ona bakarken Evin girdi araya
"Merak etme iyiymiş, mermi sıyırmış. Benden duyduğunu söyleme sakın. Akşamdan beri abinle uğraşıyorum bir daha sinirlenmesin"
"Teşekkür ederim"
"Herşey bizim yüzümüzden oldu, asıl ben özür diledim" dedi ve sonrasında sessizce kahvaltıya yardım ettim.
Masaya oturmak üzereyken Mehmet amca geldi ve Mirza'nın kapıda olduğunu söyledi. Annem aceleyle beni tutup kapıya kadar götürdü. Tam kapının önünde yine hiçbişey söylememem için sıkı sıkı tembihledi . Gözümün altına bi bakış attı ve huzursuzca söylendi.
"İnşallah farketmez... Bizi rezil etme sakın ha." diye son kez uyararak kapıdan uğurladı beni.
Kapıda yine siyah camlı Mercedes vardı. Dün yüzüme bakmayan adam bugün ne olduda sabahın köründe geldi diye gerilmiştim açıkcası. Çekinerek ilerledim ve arabaya bindim. Kapıyı kapatmamla aynı anda hızla gaza bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NARİN | Berdel
General FictionOysa ne çok hayal kurmuştum. Yeni bir hayatım olacak bu şehirden bu aileden uzak ve yalnız. Şimdi yine bu şehirde ait hissetmediğim o aileden birinin hatasının bedelini ödüyorum. Ailesinin kalbinde yer bulamadan tanımadığı adamın kalbine yerleş...