Kalas mısın be adam

49 3 5
                                    

Şırtansu'nun hayatının değiştiği gün...

   Korna sesleri şırtansunun kulaklarını çınlatıyordu. Güneş yüzüne vurdukça çilleri belirginleşiyor güzel yüzü ortaya çıkıyordu.  Kırmızı ışıkta duran her arabaya yanaşıyor çatlamış dudaklarından şu sözler dökülüyordu;
-abim alır mısın yengeye bi çiçek?

    Genelde açılan camlar yüzüne geri kapanıyordu. Minik kalbi kırılsa da kimse onu umursamıyor, hatta bir süre sonra kendisi de bu kırgınlığı hissetmiyordu.

   Ansızın dikkati dağıldı ve yeşil ışığın yandığını fark etmedi. Ani fren olmasaydı belki de küçük ve yorgun bedeni bu dünyaya veda edebilirdi...Şırtansu'nun en son görmüş olduğu şey bir Porsche Cayanneydi..Arabadan inen yürüyen kas torbası, neye uğradığını şaşırmıştı: "Dikkatli olsana kadın!" deyip kızın yanına ilerledi. Kıza çarpmamıştı ama kızın kararan gözlerini fark etti ve bayılmak üzere olan kızı kollarının arasına aldı. Kızın yüzüne bakmak için saçlarını geriye attığı anda kızın gözlerinin kapalı olduğunu gördü.

    Şırtansunun çilli ve horoza benzeyen yüzü onu etkiledi..Kızın baygın bedeni kollarında kalmıştı. Ne yapacağına karar veremeyip arabanın arka koltuğuna yatırdı.

     Arkadan gelen korna seslerine aldırmadı ve soğukkanlılıkla direksiyona geçip yola koyuldu. Adamın, kafasında kırk tilki dolanıyor ve hiçbir tilkinin kuyruğu birbirine değmiyordu. Kızla ne yapacağını düşündü. O sırada kız gözlerini açtı ve: "Neredeyim ben?" dedi.
"Benim arabamdasın, dikkatsiz aptal." dedi adam. Şırtansu ise "Sen kimsin be adam?" dedi. Adam kendini tanıtıp tanıtmama konusunda tereddüt etti. Ondan sonra egosuna yenilip "Beni nasıl tanımazsın? Ben Kalas Dağaoğlu. Dağoğlu Holding'in baş oduncusuyum." dedi Kalas Bey. Şırtansu afallamış bir hâlde "Banane bundan!" diye mırıldandı ve tekrar bayıldı. Kalas, sesli bir soluk aldı. Sonra soluğu vermediğini fark ederek sesli bir soluk verdi. Sinirleniyordu. İçindeki öfke an ve an büyüyor, şiddetli bir fırtına gibi hasar vermeyi bekliyordu.

      Aracın konsolunda bulunan ekrana baktı ve toplantısı için sadece 13 dakikası olduğunu gördü. "Lanet kadın, senin yüzünden toplantıma geç kalacağım!" diye homurdandı Kalas.

  Arkadan bir mırıltı yükseldi. Ama anlayamadı.

  Kadına karşı nefreti gittikçe büyüyordu. Aklına birden koruması Maraz'ı aramak geldi. Aradı ve yaşamış olduğu bu absürt durumu kısaca anlattı. Holding'e yaklaşmasına çok az kalmıştı. Son 2 dakika vardı. Otoparka girdi ve arabasının anahtarını otoparkta bekleyen Maraz'a fırlattı.
"Kızı eve götür ve dediklerimi yap." dedi. Devasa adımlarla Holding'in içine doğru ilerledi. Toplantı salonuna girdi. Salondakilerin boş bakışları eşliğinde onlara dönüp:
"Geç kaldım, toplantıya başlayalım beyler." dedi ve baş köşedeki yerine oturdu.

     Aklı o kızda kalmıştı. Toplantı biter bitmez kendi odasına geçti. Masanın üstündeki dosyaları incelerken bir tanesi kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Bir hışımla yerinde kalktı ve ellerini saçlarının arasından geçirdi. Ve yeni çıkmaya başlamış  sakallarını kaşıdı. "Lanet olası Kavak..." diye söylendi. Saatine baktı. Canı eve gitmek istiyordu. Gür sesiyle bağırdı
"Fitnat Hanım! Toplantılarımı iptal edin, eve gideceğim." dedi.
   Fitnat tirtir titreyerek ve kekeleyerek "T-t-tamam Kalas Bey.." dedi. Kızı kapının yanından itti ve geldiği hışımla ofisten çıktı.

    Otoparka indiğinde Malak onu bekliyordu.
     Malak sırıtarak:
"Patron, sinirlisin." dedi.
Kalas dişlerinin arasından
"Öyle mi görünüyor hayta?" dedi.
    Malak direksiyona geçti ve eve doğru ilerlemeye başladılar. Malak söze girmeye çekinerekten "Patron." diyebildi sadece. Kalas keskin bir sesle "Söyle!" dedi. Malak'ın sesi düşünceliydi "Patron, kızla ne yapacağız?" diye sordu. "Eve gidince hallederiz." diye cevap verdi Kalas.
  
   Eve geldiklerinde Maraz onları salonda karşıladı.
"Patron.." diyebildi sadece.
"Söyle!" Kalas'ın sesi ortamı bıçak gibi kesiverdi.
"Patron kızı eve getirdiğimde uyandı ve kaçmaya çalıştı. Engel oldum, konuşmaya çalıştım. Kaçarken duvara başını çarptı. Doktor Tayfun'u çağırdım," Maraz duraksadı.
Patronunun tepkisini ilk defa kestiremiyordu. Kalas devam etmesini istediğini belirten bir el hareketi yaptı.
"doktor kızı kontrol etti. Kız uyandığında hiçbir şeyi hatırlamıyordu. Üzerindeki kimlikten kim olduğunu bulduk. Kız yetim, kimsesizin teki. Kızdan kurtulalım mı."

Kalas derin düşüncelere daldı. Salonda vote atmaya başladı.
"Kız nerde şu an?" dedi.
"Küçük odada yatıyor."
 
Koca cüssesini devasa adımlarla salondan küçük odaya taşıdı. İçinde bir merhamet duygusu varlığını hissettiriyordu.

Küçük odanın kapısı aralıydı. Kapının aralığından bakıverdi. Kız koltukta uzanmış tavanı izliyordu.

Odaya girdi. Kız tepkisizce ona baktı.
İkisi de sessizdi. Kalas'ın sert bakışları duvarı bile delmeye yetecek güçteyken Şırtansu'nun aynı güçteki bakışları karşısında etkisiz kalıyordu.

Kızın aklından geçirdiklerini eğer sözlere dökebilme cesaretinde bulunabilseydi büyük ihtimalle bu kalas gibi herifin karşısında tek hamlede can verirdi. Yine de içindeki cesaret vuku buldu. Ve gözlerinin dolduğunu fark etmeden "Neden bana böyle bakıyorsun..?" dedi. Göz pınarlarından akan su çilli yüzünü yıkıyordu.

Kalas dışarıdan belli etmediği bir şaşkınlık içerisindeydi. Ne dese bilemedi. Ellerini cebine yerleştirdi. Bu zavallıya hakaret etmek gelmedi içinden.

"Nasıl bakıyormuşum?" dedi sadece
"Öfkeli, öldürecek gibi..." dedi Şırtansu.

"İlk olarak, sen kimsin, bunu hatırlıyormusun." Dedi Kalas bey.

Şırtansu ağlamaya devam ediyordu. "Bilmiyorum, ben şu an kocaman bir bilmiyorumdan ibaretim." Şiddetli bir şekilde ağlıyordu. Ellerini yüzüne kapattı ve sarsılarak ağlamaya devam etti.

Kalas şaşkınlığını daha fazla gizleyemedi. Ellerini cebinden çıkarttı ve ağlayan kızın yanına oturdu.
"Bunlar benin yüzümden oldu. Telafi edeceğim." dedi.
Kapının önünde onları dinlemekte olan Maraz ve Malak tepkisiz kalsa bile içlerinde devasa bir şaşkınlık vardı.

Akşam olduğunda hastaneye gidip gelmişlerdi.

Kalas anlam veremediği bu merhamet duygusundan rahatsız oluyordu. Korumaları yanından bir saniye olsun ayrılmıyordu. Onlar diken üstündeydi.
Nereden çıkmıştı bu kız böyle.
Şırtansu o kadar masum görünüyordu ki onlarda acımışlardı kıza.
Uyuması için küçük odayı Şırtansu'ya hazırlatmışlardı. Yarın etraflıca düşüncelerdi.

Saat ilerledi ve ilerledi....

Evdeki sesler kesilince Şırtansu yatağında doğruldu. Sesi kendi duyacağı kadar çıkıyordu.
"Yüce Tanrım! İlk adımı tamamladım. Şimdi Kalas Dağolu'nu alt etmek için senden güç istiyorum." dedi.
Dua törenini tamamladı ve gözlerini tatlı bir uyku için kapattı ...

.............

Helloooo nasıl bölümm, oy vermeyi ve görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın.

Bölümler gelicek ama sizlerden dönüşlerin gelmesi daha önemli.

Bu tüm Wattsy evrenlerinin bir karması ve parodisidir. Tamamen eğlenmek için yazılmıştı✍🏻👀

şırtansu'yun günlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin