Şırtansu'yun eve gelmesinin üzerinden haftalar geçmişti ..
Yeşil yapraklar yerini kızıla çalan çatırdayan yapraklara bırakmıştı. Kalas ve Şırtansu, ağaçların arasından ağır adımlarla yürüyorlardı.
Yaprakların arasında zıpır zıpır zıplayarak dolaşan kül beyazı bir tavşan ortamın sessizliğini bozuyordu. Şırtansu, çocuksu bir eda ile tavşanın peşinden koşmaya başladı.
Onun minik bedeni ve rüzgarın dağıttığı saçları adeta bir dansçı gibi görsel bir şölendi.Ağaçlar sıklaştılça Şırtansu'yu görmek zorlaşıyordu. Kalas paniğe kapılmıştı, kızı göremiyordu. Adımlarını hızlandırdı. Koşan kızı yakalamaya koyuldu. Uzun kavakların olduğu yere geldiğinde gözlerine inanamamıştı. Şırtansu kucağında tavşanla karşısında Kavak Girmeli ile el eleydi. Kalas öfkeden kudurmuş bir sincaba dönmüştü. Ellerini saçlarına geçirdi ve dizlerinin üzerine çöktü. Kalın bir sesle "Neler oluyor böyle?" dedi.
Kavak, Şırtansu'nun elinden tutarak Kalas'a doğru ilerledi. Ve koca çenesinin açılmasıyla birlikte ağzından şu sözler döküldü "Bu da sana kapak olsun, Kalas Dağcık." dedi. Tam o sırada Kalas kan ter içerisinde bu korkunç ve absürt rüyadan uyanmıştı.
Ter içinde kalmış saçlarını geriye taradı. Yatağından kalktı ve banyoya doğru ilerledi. Fırıncı küreği gibi olan ellerini suyla doldurdu. Ve şlap diye suyu yüzüne çarptı. Yeterli gelmedi, bir şlap daha. Biraz kendine gelmişti, mırıldandı. "Ha bu nasi bi şeydu?" dedi. Sonra kendine şaşırdı ve "Türkçem kaymış! Bu nasıl bir rüyaydı böyle?" dedi. Banyonun çalan kapısı dikkatini dağıttı. Belli belirsiz bir homurtu çıktı ağzından.
"Patron?"
"Söyle."
"Patron, iyi misin?"
"Neden iyi olmayayım?"
"Bilmem, birden kalktın. Hiç huyun değildir."
"Beni çok mu düşünüyorsun Malak efendi?"
"Öyle patron."
"..."Kalas banyodan çıktı. Malak'ın omzunu sıvazladı ve "Sen uyu. Maraz'ı uyandır. Ben çıkıyorum." dedi.
Patronunun gergin olduğunu anlayan Malak fırçalanmamak için sadece tamam anlamında başını salladı.
Kalas üstünü değiştirip evden ayrılmak için eşyalarını düzenledi.
Aklı o korkunç rüyada kalmıştı.
"Bu nasıl rüyaydı böyle.."Kavak Girmeli'yi düşündü, ezeli düşmanı... Babasının ölmesine sebep olan ailenin varisi. Koltuk sahibi ve Holdinglerinin tek rakibi...
"Şırtansu ile o mu... Alakaları bile olamaz!" Bu düşünce onu çılgına çevirmişti.
Yan odanın kapısı acele ile açılıp kapanmıştı.
Kalas odasından çıktı, Şırtansu ile odaları yanyanaydı.
Şırtansu büyük banyoya doğru koşuyordu.
Kalas odasının önünde biraz bekledi. Sonra niye beklediğini anlamadan devam etti ve kapının pervazına yaslandı.
Şırtansu banyodan sırılsıklam çıkmıştı.
Kalas öküzün trene baktığı gibi kıza bakmaya devam etti.
Kız Kalas'ın karşısında durdu ve hiçbir şey söylemedi.
Kalas da efsunlu efsunlu kıza bakmaya devam etti.
O sırada Maraz yeni uyanmış ama afallamış bir halde:
"Şırtansu, ne oldu böyle! Neden sırılsıklam koridorda duruyorsun?"
Kız onu duymamış gibiydi.Maraz geldiği günden beri anlama özürlüsü gibi davranan bu kızdan gıcık kapıyordu.
"Patron?!" dedi gür bir sesle.
Kalas uykudan uyanmış gibi sıçradı. Kızın vaziyetini farketti."Şırtansu, iyi misin?" dedi Errrkekk sesiyle.
"İyiyim ama..." dedi masumiyet abidesi sevimli saf Şırtansu.
"Ama?' diye araya girdi Maraz.
"Galiba bir şeyler hatırlıyorum, ya da sadece rüyaydı, birde..."
Kız her şeyi taksit taksit söylüyordu.Maraz bir homurtu çıkardı.
"Birde banyonun duşu patladı ondan ıslandım. Kontrol etseniz iyi olur." Dedi.
Maraz "baştan desene.." diye söylenerek banyoya koştu. Banyo su içerisinde kalmıştı.
Kalas ise " Ne gördün rüyanda?" Diye sordu.
Şırtansu ileni alnına götürdü ve "Bebeğimi.." diyebildi.
Tabii ki Kalas şok oldu. "Sen..." diyebildi sadece...
"Hamile misin?" Kalas masum hisler beslediği ve merhamet duyduğu bu kızın başka biriyle olma ihtimali ile yıkılmıştı."Hayır hayır, hamile olmadığımı biliyorum. Hastaneye gittiğimizde testlerde çıkardı. Gördüğüm rüyada kucağımda bir bebek vardı. 3 yaşlarında gibiydi. Anne diyordu.." yüzünde hatırlamaya çalışan bir ifade vardı. Kızın gözleri büyüyordu.
Biraz utanmış gibiydi, elleriyle ıslanmış kıyafetlerini sardı. Yeni farkına varıyordu arsız Şırtansu.
Sözlerine devam etmek istemedi ama Kalas'ın yüz ifadesi onu zorladı.
"Galiba rüyaydı. Çünkü.."
Kalas dayanamayıp müdahale etti.
"Düzgün anlat da öyle karar verelim, rüya mı değil mi diye."Kız derin bir soluk aldı ve "Çünkü bebek sana doğru ilerleyip baba diyordu. "
Kalas şaşırmıştı. Kendine çeki düzen verdi ve
"Rüya olduğu kesin." Diyip odasına geri girdi. Kapıyı biraz sert olacak şekilde çarpmıştı.Zavallı Şırtansu yüzüne kapanan kapıyla kala kalmıştı.
O da odasına doğru ilerledi.Maraz sessiz küfürler eşliğinde banyoyu tamir etmeye koyulmuştu.
..........
Kalas kafasındaki sesler ve eşyaları ile evden çıkmaya hazırdı. Maraz'a birkaç görev verip evde kalmasını söyleyip evden çıktı.
Şırtansu'nun rüyasını ve kendi rüyasını düşünmeden edemiyordu.
Fitnat hanımdan gelen telefon ile her şeyi bir kenara bıraktı. Girmeli ailesi ile bir ihaleye katılacaklardı. Bu her şeyden daha önemliydi.
Aylardır hazırlanıyorlardı. Zihnindeki sesleri susturdu ve hızla yola koyuldu.Evde tesisatçı ile ilgilenen Maraz, Şırtansu'yu tamamen unutmuştu.
O sırada Şırtnasu haftalardır ilmek ilmek işlediği planını kafasında değerlendiriyordu.
Kalas ona alışıyordu. Ve yavaş yavaş farketmeden aşık oluyordu.
Tek bir sorun vardı, koruma Maraz.
Malak sorun çıkartmıyordu ama ikizi Maraz tam bir belaydı.
Kızdan şüphelendiğini alanen hissettiriyor ve ters davranıyordu.
Bu sabahki sözleriyle Kalas'ı etkilediğini tepkisi sayesinde anlamıştı.
Bugün dedi içinden, bugün çok güzel olacak Kalas Dağoğlu................
Bölüm sonu aşkolar diğer bölüm neden böyle dediğini öğreneceğiz.
Hikayeyi birlikte yazdığım varislerim olmadan bölüm yazmak için yeterli ilham olmuyor...o yüzden sorryy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şırtansu'yun günlüğü
HumorKalas Dağoğlu'nun bir çiçekçi olan Şırtansu ile tanışması ile tüm macera başlar.