Provalar ve Beklentiler

77 17 829
                                    

Akutagawa kafasını kuma gömer gibi omzuma gömerken kaşlarım çatıldı. Kadının gülüşü genişlerken masanın üstündeki kadehten bir yudum aldı.

"Neden şaşırmadın?"

Kadının yüz ifadesi durağanlaşırken tebessüm ettim. En az olayla bu geceyi kurtarmaktı tek derdim.

"Neden şaşırayım? Nişanlı olduğumuza göre ilişkiniz çoktan bitmiş."

Elimi kaldırıp yüzük parmağımı kadına göstererek tebessüm ettim. Kadının kaşları çatılırken bakışları Akutagawa'yı buldu.

"Madem bu adamı seviyordun daha önce niye söylemedin? Bir ay önce yatmışsınız, adamda da gözün varmış. Ayrılsaydın beni aylarca oyalayacağına!"

Kadın sesini yükseltirken yüzümdeki tebessümü bozmadım. Çevredeki masalarda oturan insanların bize dönmesiyle gerginliğimi gizlemek gittikçe zorlaşıyordu.

"Carolin!"

Sarı saçlı mavi elbiseli kadının biri bize gülümseyip masadaki kadının koluna girdi ve masadan kaldırdı. Beyaz saçlı siyah takım elbiseli bir adam da kadının diğer koluna girerken ne olduğunu idrak edemedim.

"Bırak beni!"

"Karım ilaçlarını almayı unuttu kusura bakmayın."

Beyaz saçlı adam çevredeki masalara yönelik konuşurken Akutagawa'nın kan ter içinde kalmış ifadesine baktım. Gerginliğinin nedeni belli olmuştu, beyefendi sevgilisinin(!) nişanımıza geleceğinden tedirginlik duymuştu.

"Herkes öğrenecek! Senin ne-"

Kadın bağırmaya çalışırken sarı saçlı kadın elini kadının ağzına kapattı. Üçü bahçe kapısına doğru giderken arkalarından bakakaldım.

"İzninizle."

Masadaki misafirlere gülümseyip Akutagawa'nın elini tuttum. Sinirden gözüm seğirmek üzereydi ancak gülmeye devam ettim. Kırmızı halıyı takip ederken Fyodor ve Yosano bize baktı.

Akutagawa'nın adımları başına gelecekleri bildiğinden olsa gerek benden daha ağırdı. Kapıdan içeri geçip merdivenleri çıkarken anında elini bıraktım.

Nefeslerim olması gerekenden sıktı ve ellerim titriyordu. Prova odasının kapısını açıp içeri girdim. Akutagawa kapıyı arkamdan kapattı. Ellerimi belimden birleştirip yüzümü ona döndüm. Suçlu çocuk gibi kafasını yere eğmiş duruyordu.

"Nasıl böyle bir şeyi yaparsın?!"

Sesim beklediğimden daha yüksek çıkarken Akutagawa irkildi.

"Ya kadın söyleseydi? Ne olacaktı Akutagawa? Biz bir anlaşma yaptık! Senden tek beklentimiz sadakatti! Onu bile yapamacak kadar işe yaramaz mısın?"

Akutagawa kafasını kaldırıp bana baktı. Gözlerindeki suçluluk duygusu beni rahatlatmadı aksine daha çok sinirlendirdi. Bundan bir hafta önce çalışma odamda onu bu konuda uyarmıştım ve bir hafta boyunca ayrılmayı aklına getirmemiş miydi?

"Dilini mi yuttun?"

"Üzgünüm."

Kaşlarım çatılırken nefes aldım, daha fazla öfkelenmenin manası yoktu. Bir şekilde başımıza bu işi açmıştı ve önüne geçmediğim sürece evlilik işi bize kârdan çok zarar getirecekti.

"Yıllarımı o şirket için harcadım, böyle saçma bir olayın emeklerimi heba etmesine izin vermem, anladın mı?"

Sesim normal çıkarken Akutagawa kafasını salladı.

"İcabına bakacağım özür dilerim."

Akutagawa'nın sesi kulağıma zar zor geldi. Pişmanlığı yüzünden okunuyordu.

"Ben halledeceğim. Artık sana bırakmayacağım."

Akutagawa'nın kaşları çatılırken alnımı ovuşturdum. Bir gecede ne yaşanabilirse her şeyi yaşamıştım.

"Bana bir daha işe yaramaz iması yaparsan seni pişman ederim Chuuya."

Şaşkınlıkla kafamı Akutagawa'ya çevirdim. Beklenmedik cümlesi ve tavrı bastırdığım öfkemi tekrardan uyandırdı.

"Halletseydin o zaman Akutagawa. Nişan gecesine kadar ne yaptın? Limuzinin içinde çocuk gibi babana klimayı değiştir diye şikayet etmekten başka ne yaptın?"

Akutagawa kahkaha atıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Yüz ifadesi anında ciddileşirken kafasını yukarıya kaldırdı. Dümdüz bir ifadeyle ona baktım, suçlu olduğu yerde bir de üste çıkacağını mı sanıyordu?

"Çok ön yargılısın. Zehir gibi değil mi bu?"

Akutagawa elini yanağıma yerleştirip hafifçe okşadı, kaşlarım çatılırken hareket etmedim.

"Vücudunu dolaşan ve kanına giren bir zehir."

Parmak uçlarını saçlarım arasında usulca gezdirirken belli belirsiz tebessüm etti. Dokunuşlarından uzak kalmam gerektiğini bilsem de yapamadım. Öylece ne yapacağını merak ederek hareketlerine izin verdim.

"Sen zeki bir adamsın. Bu tarz cümlelerin beni incitmeyeceğini bilmen gerekir. Anlaşmaya gelirsek..."

Akutagawa kolumdan destek alıp dudaklarını kulağıma sürttü, o an tüylerim diken diken oldu. Hipnoz olmuş gibi öylece bekledim.

"Siz bu işi zorla kabul ettiniz. Ama benim keyfim isterse şu an bile bozarım, senin aksine ben buna muhtaç değilim."

Akutagawa'nın nefesleri kulağımı okşarken kaşlarım çatıldı, dudaklarını şakağıma bastırdı.

"Bu ne demek?"

Sesim fısıltı gibi çıkarken Akutagawa'nın kıkırtısını işittim. Çeneme parmaklarını yerleştirip baş parmağıyla dudaklarımı okşadı. Dudaklarım kor gibi yandı o an, alev tenimde geziyor gibi hissettim.

"Seni istedim ve seni seçtim."

Kaşlarım çatılırken Akutagawa dudaklarını dudaklarıma sürttü. Vücudum kasılırken gözlerim istemsizce kapandı.

"Belli değil mi yeterince?"

Akutagawa'nın fısıltısı dudaklarımda dağılırken her cümlesinde dudakları dudaklarımı okşadı. Kalp atışlarım hızlanırken irademi yitirecek gibi hissettim.

Akutagawa belli belirsiz alt dudağımı emdi, ne olacaksa olsun diyerek ona karşılık verdim. Üstüne doğru yürüyüp dudaklarımızı ayırmadan sırtını kapıya yasladım. Elim elini bulurken parmaklarımızı iç içe geçirdi, üst dudağını emerken her zaman övündüğüm irademi yitirdim.

Akutagawa'nın tek eli ensemdeki saçları çekiştirirken dudaklarını ısırdım. İnlemesi ağzımın içinde kaybolurken aniden dudaklarımızı ayırdı.

Kafasını kapıya yaslayıp kısık gözlerle ve kızarmış dudaklarla bana baktı.

Akutagawa ellerimizi ayırıp bir elini yanağıma yasladı. Alnımdaki saçları geriye doğru tarayıp tebessüm etti.

"Baban şirketi bize sattı."

.

.

.

Bu hikâyeyi yazmak terapi gibi benim açımdan. Umarım siz de seviyorsunuzdur.

Diğer bölümde görüşmek üzere, Chuuaku'yla kalın.

-Lord










Careless Whispers | ChuuakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin