Arabanın hız göstergesi 150'yi görürken öndeki arabalara yol vermeleri için sinyal verip korna çalmaya devam ettim.
Son yirmi dakikam kalmıştı.
"Çekilsene şu yoldan!"
Öndeki arabaya korna çalarken adam sonunda sağa sinyal verip yolu açtı. Gösterge 160'ı gösterdi. İlk defa bu kadar hızlı gidiyordum.
Telefonum çalarken kaşlarım çatıldı, arayan sekreterimdi.
"Bay Nakahara, isteğiniz üzerine adrese vardım. Sizin için özel bir oda ayarladım, makyöz ekibi, kıyafetleriniz ve hediyeniz de burada. Başka bir isteğiniz var mı?"
"Etrafı kontrol edebilir misin? Ne durumda insanlar?"
Birkaç saniye ses gelmezken perde sesi işittim.
"Misafirlerin hepsi gelmiş sayılırlar. Bay Fukuzawa da etrafta dolanıyor. Yanında Ranpo Bey var. Gergin görünüyorlar."
Bıkkınlıkla nefes verip kafamı salladım.
"Beş on dakikaya orada olurum, güvenliklere söyle kapının önünde beklesinler."
"Nasıl isterseniz."
Telefon kapandı, kırmızı ışığı gördüğüm hâlde durmadım. Hızımı kesmeden ilerlerken telefonum tekrardan çaldı, babam arıyordu.
Aramayı görmezden gelip yola odaklandım. Son on dakikam kalmıştı.
Bugün için özel olarak ayarlanan saray görünümlü villanın arka kapısına vardığım an ani bir fren yaptım. İndiğim gibi beni güvenlikler içeriye yönlendirdiler. Odaların birinin önünde Gin'i gördüm. Bana selam verip kapıyı açtı. İçeri girip kapıyı hızla kapattım.
Üstümdeki lekeli beyaz tişörtü bir tarafa fırlatıp altımdaki eşofmanı çıkarttım. Modelin üstündeki siyah damatlığın pantolonunu giyip üstüme de beyaz gömleği geçirdim. Gömleği pantolona sıkıştırıp kemerimi taktım.
Duvar saatine bakarken son yedi dakikanın içinde olduğunu gördüm. Gerginlikle damatlığın yeleğini giyip ceketi üstüme geçirdim. Spor ayakkabımı çıkarıp siyah rugan ayakkabıyı giydim. Damatlığın cebine beyaz gülü de yerleştirip aynadan kendime baktım.
"Makyözü çağırın."
Bağırmamla makyöz ekibi beklemeden içeri girdiler. Aynanın karşısına oturup gözlerimi kapadım. Spot ışıkları bana odaklanırken bir kişi yüzümle ilgilenmeye başladı, diğer kişi de gözümün önüne gelen saçlarımı geriye doğru taramaya başladı. Zaten uzun saçlarım yoktu, şekil vermesi de zor değildi.
"Son iki dakika."
Gin'in uyarısıyla ellerim gerginlikle kasılırken makyöz ekibi geri çekildiler.
"Bitti efendim."
Gözlerimi açıp kendime baktım. Yaptıkları makyaj sırıtmıyordu, dudaklarım bir tık daha koyuydu, fondöten ten rengimle aynı renkti hiçbir şekilde anlaşılmıyordu. Saçlarım ise iki taraftan sabitlenmiş alnım açıkta kalmıştı. Aceleyle ayağa kalkıp masanın üstündeki yüzük kutusunu cebime attım.
Odadan dışarı çıkarken etrafta kimse yoktu. Herkes bahçeye geçmişti. Bahçe kapısının ardından kalabalığa baktım. Aralarından tanıdık simalar gördüm.
"Son on saniye efendim."
Gin'in fısıltısı arkamdan gelirken içimden ondan geriye saydım.
On, dokuz, sekiz, yedi, altı, beş, dört ,üç, iki, bir.
![](https://img.wattpad.com/cover/346772983-288-k410667.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Careless Whispers | Chuuaku
RomansaChuuya, mantık evliliği yapmıştı: Hayatında görebileceği en şımarık adamla. Kitap kapağı: ©sskz_gsr 15.07.23