Aslı kucağına aldığı güzel kıza baktı.
-Merhaba canım,merhaba...Bihter.Bebek açık kahve-ela gözleriyle onu izliyordu.
-Aslı hadi işlemler tamam çıkalım artık bebeği de Merve hanıma teslim et lütfen.
Aslı 2 yıldır evli olduğu adama baktı.
-Ablamın emaneti...hâlâ tereddütlüyüm aslında.-Sizi temin ederim,çok iyi bakılacak.
Bebek yavaşça hareket etti Aslı'nın kucağında.Tombul yanaklarından öptü bebeği teyzesi.
İsmini Bihter koymasındaki ana sebep elbette Halit Ziya Uşaklıgildi çünkü Aslı ona hayrandı.Hatta bazen hiç tanışamamış olmasına üzülürdü gerçi o dönem tanışsa ne yapacaktı ki?
Bebek giderken ardından baktı,şimdiden pişman olmuştu bile.
-Aydın,biz emin miyiz?
Uzun boylu kirli sakallı esmer adam yıllardır beraber olduğu karısına hayret etti.
-Kendin çocuk istemiyorsun ama hazır yapılmışını mı alacaksın yani?Aslı kocasına sadece dişlerini sıkarak cevap vermeden geçip gitti.
Kapıdan çıktığında Bihter'i bir hademenin elinde görmüştü ve ona seslenmeden edemedi.
-Adı Bihter lütfen adını değiştirmeyin.
Hademe kadın hafif bir çaresizlik hissetsede sadece başını sallayabildi çünkü Aslı bilmiyordu ama o dilsizdi.
Yinede bu tanımadığı kadına sımsıcak gülümsemesini sundu.Belkide bunun kadının içini rahatlatmasını ummuştu.
Aslı kocasının koluna girdi ve oraya bir daha asla görmeyecekleri bu küçük canı bıraktılar.İşte bu çok kötüydü ileride iki tarafında yaşayacakları işte bu kötü kararla git gide çukura çekilmelerine sebep olacaktı.
O gece Bihterin çığlıkları durmadı çünkü o da bir şeylerin ters gideceğini hissediyordu yada belki mama saati geçtiği içindi bilinmez ama bu oradaki çocukların ondan nefret etmeleriyle sonuçlanmıştı.
Evet tüm kız çocukları aynı odada yatardı ki burası küçük bir çocuk esirgeme olduğundan on altı kişi vardı.
Tabi bir de tam yanlarındaki erkeklerin odası...duvarlar ince olduğundan elbette ses oraya da geliyordu.O gece hiç kimse uyumamıştı ve her şey yeni başlıyordu.
Hemen sonraki gün sistemden Bihtere yeni bir ev ayarlandı daha bebek olduğunu duyunca herkes istemişti elbette.Yarın daha burada vakit geçiremeden gidecekti tatlı kız....yeni hayatına.
*
Saat tam 05.42 de herkes sonunda uyuduğunda -Bihter ise yorgunluktan uyuyakaldığında- erkeklerin odasının kapısı gıcırdadı ve açıldı.
Bunu duyan bir yuva öğretmeni-ki su içmeye kalkmıştı- de ne oluyor diye bakmaya gelmişti çoktan.Gördüğü şeye müdehale etmedi.
Sapsarı bir oğlan çocuğu kızların odasına girmişti.
Kendisi henüz beş yaşındaydı mini mini adımlarla Bihterin yanına geldiğini görünce şaşırdı.Evet bebeğin adı herkese onu getiren hademe tarafından söylenmişti.
Sarı oğlan bebeğin yanına oturdu yer yataklarında yatıyordu hepsi bir süre bebeği izledi ve bir şey fısıldadı ama genç kadın duymamıştı.
Ardından çocuk bebeğin yanına destek olarak koyulan yastıklardan birini aldı ve sertçe bebeğin yüzüne bastırmaya başlayınca kadın fırlayarak gelip çocuğu oradan aldı.-HEY SEN!
Bu ses herkesi uyandırmıştı.
Karanlığın içinden bir erkeği gören kızlar çığlık atıp üstlerine yorganları çektiler ama bu çığlıklar bir yerden sonra ağlamaya dönüştü.Uzun boylu incecik yapılı bir bastona benzeyen,uzun beyaz yüzlü,karanlık çarşaf giymiş kadın tekrar bağırdı.
-SUSUN!
Bir sessizlik oldu.
Kadın sarı çocuğu ensesinden tuttuğu gibi sen odama diyerek sürüklemeye başladı.
Ve ağlayan bebeği de tek koluna aldı bu esnada.
Kapkaranlık yetimhane koridorlarında gidiyorlardı.
Tek pencereden zayıf bir ay ışığı süzüyor ama ortamı aydınlatmıyordu.
Her şey küf kokuyordu sanki ve bu bir yerden sonra insanı tıkıyordu.
Sabah 5.48 idi ve herkes bir sorun olduğunu biliyordu.
Orada yaşayan görevliler bile dışarı çıkmaya korkarken kadın uzun ince koridorun en sonuna gelip hafif paslı kapıyı açtı.-Efend-
-Şşşş içeri.
Dedi ve çocuğu kapıdan içeri öne doğru fırlatıp dizleri üstüne düşürdü.
Sarışın çocuk titriyordu ama belli de etmiyordu asla!Derken kadın karşıdaki boyaları yıpranmış masanın sandalyesini gıcırtıyla çekti.
Bebek kucağında kıpırdanırken konuşmaya başladı.
-Sen artık çok oldun buradan gideceksin.Çocuğun gözlerinden bir damla yaş düştü.
Peki ama nereye gidecekti?
🔐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsunkâr
RomanceEla gözlü bir çöl ahusu idi,bu güzellik gün batımından rol çalardı, bilirdi. Ah bir sevda aldı mı insanı ta götürürdü kaf dağına ama geri de getirirdi..ne zaman mı? Evlendiğinde. İlk aşk herkes için bir bahar yaratır,o minik kalp pare pare olursa ah...