/5/nasıl olur!?

34 4 0
                                    

   Birleşmenin 2. günündeydi melek ve şeytanlar. herkes yine masanın etrafında toplanıp konuşuyorlardı. jimin 2 gün önce hazırladığı dosyaları çıkardı ve bazı yetkili şeytanlarla konuştu. 

"evet bu da bu günün son değerlendirmesi."

"teşekkürler jimin, çok çalıştığın belli. tanrı en yakın zamanda sana karşılığını verecektir."

"ben teşekkür ederim, size iyi günler şimdilik gidip dinleneceğim."

"peki, görüşmek üzere."

 jimin aldığı iltifatın gururuyla oradan uzaklaştı. bir şeyler içmek için ortak kafeteryaya doğru yürüdü, boğazı oldukça kurumuştu. şekerli bir limonata aldı biraz oturdu ve etrafı izlemeye başladı. gözleri kendiliğinden kapandı, sonuçta dün gece yaşadığı şeyi düşünüp uyuyamamıştı. başını geriye attı ve derin bir nefes verdi. bir süre sonra yakınından bir öksürme sesi geldi, daha çok "ben buradayım " der gibi bir öksürmeydi bu. jimin kafasını yavaşça karşıya çevirdi, ve anında gözleri açıldı. bu o şeytandı, dün ona dokunan ve gece boyu aklından çıkmayan şeytan bozuntusu.

"noldu birtanem, beni gördüğüne sevinmedin mi?" şeytan bozuntusu kafasını hafif yana eğip ellerini masanın üzerinde kenetlemiş şekilde söylüyordu bunu.

"neden buradasın sen? başka masa mı yok??" dedi jimin, sinirli çıkarmaya çalıştığı ses tonuyla, ama tam aksine bu diğerinin hoşuna gitmişe benziyordu.

"ah küçüğüm, beni korkutmaya mı çalışıyorsun sen." biraz daha eğilip masanın üzerinden jimin'e yaklaştı jungkook ve devam etti;

"şu hallerin o kadar tatlı ki."

Jimin, adamın dedikleri karşısında ne diyeceğini bilemedi. çünkü bu şeyler alışık olduğu tarzda konuşmalar değildi. hem de hiç. sadece bu aşırı yakınlıktan rahatsız oldu ve masadan kalkıp hızlı olamsına dikkat ettiği adımlarla uzaklaşıp gitti. jungkook arkasından sadec bakakaldı, tıpkı dün olduğu gibi. sonra masadaki buzlu içeceğe baktı her zaman arka cebinde tuttuğu not defterini çıkardı ve not almaya başladı.

   jimin yaşadığı bu üst üste denk gelen olaylar ve uykusuzluk yüzünden hızlıca dikkatsiz bir şekilde yürürken aniden birine çarptı. hemen özür dilemek için eğildi, kalktığında karşısındakinin yüzüne bakma fırsatı oldu. bir melek, ama daha önce görmediği bir melekti. 

"oh, çok üzgünüm jiminie. iyi misin?"

"hayır hayır, asıl ben özür dilerim. fazla hızlıydım. bana bişey olmadı sağol uhm..."

"taehyung."

"ah güzel isimmiş, benimkini nereden biliyorsun?"

"boşver şimdi bunu, neden acelecisin sen? böyle bir ortamda koşuşturmak tehlikeli."

taehyung bunu söyleyerek jimin'e asıl yaşadığı şeyi ona tekrar hatırlatmıştı. jimin gitmek için daha fazla konuşmayı uzatmamak adına bir bahane uydurup uzaklaşacaktı oradan.

"ah haklısın, benim önemli bir işim vardı da. üzgünüm şimdi gitmem gerek, tanıştığıma memnun oldum hyung~"

 jimin oradan öncekine nazaran daha yavaş bir hızla uzaklaştı, hyungu ise onu arkasından izlemekle yetinmişti...

.     .     .     .     .     .     .

   Saat akşam sekiz olmuştu. yine partiye benzer bir etkinlik vardı, ama jimin odasında kalmayı tercih etmişti. en son partiye gittiğinde yaşadığı şeyler onu biraz korkutmuştu. ama onun odasında bile yanlız kalmaya hakkı yoku anlaşılan çünkü kapı sanki testereli birinden kaçarcasına çalınıyordu. jimin kafasını iki yana salladı ve bıktığını belli eder gibi yanaklarını şişirdi. gidip kapıyı açtığında ise karşısında jojo'yu gördü. bir anda kendine sıkıca ve sevincini saklayamayarak sarılmasını beklemiyordu jimin.


(jungkook'tan)

"şey özür dilerim, yanlı- hayır hayır fazla mahcup oldu"

"jimin, benim birtanem- of oldu olucak kocacım de kook?"

"ah tanrım, nasıl onu sinirlendirmeden ve korkutmadan konuşacağım..."

jungkook tahmin edeceğiniz gibi giyinip süslenmiş aynanın karşısında küçüğüne kendini affettirmek için prova yapıyordu, ama bir türlü istediği o duygu konuşmasına ulaşamıyordu. jungkook ellerini aynanın çerçevelerine yasladı ve kafasını eğdi, sıkıntılı bir şekilde iç geçirdi ve bir eliyle burun kemiğini sıkarak derin derin düşünmeye başladı.

"ah küçüğüm.. seni korkutup kaçırmadan nasıl seveceğim ben?"

aynanın yanından ayrılıp yatağına oturdu düşünceli adam. sonra aslında ne kadar düşünürsen o kadar çuvallarsın diye içinden geçirdi. partiye gidip küçüğüne içinden geçeni düzgünce anlatacaktı, jimin onu buna bile affetmeyecek kadar kalpsiz değildir diye geçirdi içinden ve kapından dışarıya, herkesin deli gibi eğlendiği o partiye adım attı. sonra birbirine karışmış çokça şeytan ve meleğin arasında onu aradı. çok kalabalık diye odaların oradan yürümeye başladı, gözleri her yerde geziniyordu kook'un. sonra açık olan penceresi sayesinde kapının dışına ışık yansıtan o odaya çevirdi gözünü, ve jojo'nun birine sarıldığını gördü. "ah demek bizim takıntılı manyak kendine birini buldu" diye düşündü. keyfi yerine gelmişti, çünkü artık küçüğüne daha rahat ulaşabilirdi etrafında sapık bir manyak olmadan. fakat tam kafasını çevireceği sırada jojo sarıldığı kişiden ayrıldı, artık kim olduğu görünüyordu artık fakat jungkook meleğinin yüzünü görmeyi cidddi anlamda beklemiyordu...

.     .     .     .     .     .

" jojo ah, sana noldu böyle??"

"JİMİNN İNANAMACAKSIN! EN SEVDİĞİM DERGİNİN YENİ SERİSİ GELMİŞ"

"aman tanrım nasıl güzel bir haber bu böyle.." sarışın çocuk ciddi ve "saçma buluyorum" dercesine bir ifade yerleştirdi yüzüne, hem ilgilenmediğinden hem de onu sinir etmek hoşuna gittiğinden yapmıştı bunu. e haliyle jojo'nun da morali bozulmuştu. içeri doğru yürüyüp koltuğa bıraktı kendini.

"ciddi olamazsın jiminie"

"oh hayır ciddiyim. beni bunun için rahat ortamımdan ayırmamalıydın jojo"

"iyi ben gidiyim-"

"of saçmalamaa. hadi gel okuyalım birlikte" dedi jimin gönlünü almak için de içten bir şekilde gülümsedi.

"yuppii hiç sormayacaksın sandım!"

evet ikisi şakalaşıp takılsınlar biz ise şoka uğrayan jungkook'a dönelim. o da kapı kapanana kadar ikisini düz bir ifadeyle izledi ve kafasında ki tüm konuşma seneryoları bir bir uçtu, gitti. nasıl olabilirdi? birtanesi o iğrenç sapıkla mı... ah cidden. aklı almıyordu, ya jojo jimini kandırıp sırf kendisinden intikam almak için birlikte olduysa? gerçi jimin'i sevdiğini nereden bilecekti o aptal kız. yani sonuçta o gün yanlızlardı ve kimse jiminle onu görmemişti. kafe de mi görmüştü? yoksa... siktir kapıyı nasıl tam kapatmazsın kook! sağol artık en öğrenmemesi gereken kişi bilyor.

ah tamam sakin henüz ikisinin arasında ne var bilmiyoruz, ayrıca jojo onu etkileyemez. o, bir kere oldukça çirkin...değil mi? ya değilse? hayır hayır aptallaşma kook, yok öyle birşey. plan kurmalısın. tamam sadece aralarında ki ilişkiyi öğren ve kendini jimin'e affettir, seni sevsin, evlenin 6 çocuk ve bahçeli güzel bir ev... ah dur belki de 4 çocuk daha iyidir...

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

diğer bölümde görüşmek üzeree.

Benim Birtanem.jikook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin