4. BÖLÜM: SADECE BİR ISIRIK ALACAKTIM

21 3 0
                                    

Uyandığımda aynı yerde, elimdeki kelepçe yardımıyla bir zincire bağlanmıştım. Kapı dışında iki kişinin konuştuğunu duydum. Biri bizim ruh hastasıydı diğeri ise tanımadığım bir sesti.

Belki yardım edebilecek biridir diye düşünüp bağırmaya başladım. Kişi sesimi duymuş olsa gerek, kapının önüne geldi enazından ben öyle düşünüyordum bir gölge kapının başındaydı. Kapı açıldı ve yine o serseri manyak karşımdaydı.

"Sesini kessen iyi olur, misafirim benim kadar sabırlı ve nazik değil, ona göre."

"Sen dünyada sabırlı ve nazik kelimeleri ile anılabilecek son kişisin, bilyor musun?"

"Hayır" dedi ve kapıyı arkasından kilitleyip çıktı.

Bende başımı yere koydum ve ailemi düşünmeye başladım. Kim bilir beni ne kadar çok merak ediyorlardır.

Kaç gündür kayıp olduğumu bile bilmiyordum. Aslında kayıp değilim, buradayım. Ama onlar benim burada olduğumu bilmedikleri için onlara göre kayıp biriyim.

Bunları düşünürken gözlerimin ağırlaştığını hissettim ve gözlerim kendiliğinden kapandı. Uyurken o ruh hastasının misafiriyle bağırarak konuştuğunu duydum, bu beni korkutmuştu.

Bundan dolayı uyandım ama gözlerimi açmadım ve uyuyor rolü yapamaya kara verdim böylece işime yarayacak bir bilgi edinebilirdim belki.

Kapı açıldı yine o ruh hastası geldi sandım, ama bu kişinin o ruh hastası olmadığını içeri girer girmez anladım. Çünkü kokusu farklıydı, farklı bir koku içeri sızmıştı ve aynı şekilde farklı biri.

Bu kişinin erkek olduğu parfüm kokusundan belliydi, heralde ruh hastasının misafirim dediği kişiydi. Bu adam bana yaklaştı ve boynumu kokladı, hareket etmemek ve titrememek için elimden geleni yapıyordum.

Daha sonda boynuma doğru eğildi, ne yapacağımı bilmiyordum bende artık rol oynamamam gerektiğini, buna bir son vermem gerektiğini anlamıştım. Karşımda duran adamı itip geriye doğru çekildim.

"Seni piç, ne yaptığını sanıyorsun?" diye bağırdım.

O sırada sesimi duymuş olmalı ki ruh hastası orada belirdi.

"Neler oluyor? Ne diye bağırıp duruyorsun? Seni ahmak." diyen ruh hastası bunu bana değilde misafirine söylüyormuş gibiydi, bana değil misafirine bakıyordu.

"Yok birşey sadece tanışıp konuşmak istedim."

"Hadi oradan be, ne yapmaya çalışıyordun? Söyle!" diyerek itiraz ettim adamın söylediğne.

"Ne yaptın?" diye sordu ruh hastası manyak besbelli beni umursamıyordu, içinden olanları öğrenmek gelmiyordu.

"Hadi ama, sadece bir ısırık alacaktım."

"Ne kadar kolay söylüyorsun. Demek ki siz topluca seri katilsiniz." derken söylediğim şeye inanmak istemiyordum.

Seri katil olan iki kişiyle zincirlenmiş bir şekilde karanlık bir odadaydım.

"Ne dedin?" ruh hastasının gözleri alev topuna döndü, sanki ateş etmeye hazırlanıyordu.

"Ne yani tadına bakamazmıyım? Dostum cimri olma."

Adamın bunu söylemesi ve yüzüne hokkalı bir yumruk yemesi bir oldu. Yere fırlayan adam yerden kalktı.

"Çok cimrisin bir ısırıktan ölmez ya."

"Seni piç sırrımızı öğrensin mi istiyorsun?"

Ben bunu söyleyen ruh hastasının benim orda olduğumu unutup unutmadığını düşünürken adam sinirle ruh hastasına bakıyordu.

"Ne yani bu nimetten sadece sen mi yararlanacaksın?"

"Bu seni alakadar etmez, ayrıca onu ben buldum. O benim, anladın mı?"

Ben olanları şaşkınlıkla izlerken misafir adam sinirden morarmış bir şekilde oradan ayrıldı.

"Afedersin ama beni yemek olarak mı görüyorsunuz. Çünkü ben bir insanım bir piliç veya sığır değilim."

Bunu söylediğimde annesine küfür etmişim gibi bana baktı. Gözleri ateş gibi parlıyordu.
 
"Bir daha sakın yüksek sesle bağırma ve tekrar böyle bir şey olursa, birisi ben olmadan odana gelirse beni çağır. Anladın mı?"

Tek yaptığım başımı aşağı yukarı sallamak oldu.

"Güzel şimdi git ve şu köşede yat!"

"Kusura bakma ama ben bir tür köpek veya kedi değilim. Ayrıca bana emir vermeden önce olanları açıklamalısın."

"Bu seni ilgilendirmez."

"Yeter ama, beni zorla burda tutman yetmiyormuş gibi birde hiçbir şey anlatmıyorsun. Bıktım usandım artık."

"Sen mi bıktın? Asıl bana sor, seni buraya getireli iki hafta oldu ama hala senden o çocuk hakkında tek bir bilgi bile alamadım."

"İki hafta mı? Azmış. Ama şunu bil, ikiyüz yıl bile geçse sana asla onun hakkında bilgi vermem."

"Biliyor musun senden ve bu bitmek bilmez inadından bıktım!"

"O zaman beni sal ve benden kurtul."

"Hayır, daha iyi bir fikrim var."

"Neymiş o?"

İçimden bu sorunun cevabının seni öldürmek olmaması için dua ediyordum.

"Sen burada kalacaksın ve ben çocuğu takip edeceğim."

"Daha onun nerede olduğunu bile bilmiyorsun birde takip edeceğim diyorsun. Hiç güleceğim yoktu doğrusu."

Ben yalandan bir kahkaha atarken o bana sinsi bir gülüşle bakıyordu.

"Sen gül bakalım. Ama gülerken yarım saat sonra bir randevumuz olduğunu unutma."

"Ne randevusu? Yoksa bana yemek mi ısmarlaycaksın?" çok zavallı bir adamım ben.

"Aslın da birşey yiyeceksin ama bu yemek değil."

"Tüh o kadar heveslenmiştim oysa, peki ne yiyeceğim? İnsan eti falan mı?"

"İstersen onuda yiyebilirsin tabi, ama önce güzel bir sopa yemelisin, yoksa akıllanacak gibi değilsin."

"Her neyse benim için fark etmiyor, sonunda öleceğim zaten ha dayak yedim ha yemedim ne farkeder ki."

"Çok akıllısı ama aynı zamanda da çok aptalsın küçük çocuk."

"Bana küçük çocuk diyene bak, sanki sen çok büyüksün ya. Aramızda en fazla bir bilemedin iki yaş vardır."

"Boşuna aptalsın demiyorum ya."

Bomboş bir şekilde ona bakıyordum, hani öküz trene bön bön bakar ya işte ona olan bakışlarımda aynı meselenin biraz farklı hâli.

Ben bir kuzu olarak kocaman canavar gibi bir kamyona bakıyordum.

"Asıl aptal olan sensin daha adını bile bilmiyorum, yaşını nerden bilebilirim ki."

Bu cevabıma karşılık söylediklerime anlam veremiyormuş gibi bakıyordu.

"Adımı biliyorsun."

Ah ben tambir aptalım, oturmuş karşımda kazık gibi duran ve beni bu pis yere hapis eden adamla ne konuşuyorum.

"Hayır bilmiyorum."

"Evet biliyorsun."

"Hayır efendim bilmiyorum."

Bunu söyledikten sonra beni dövecek gibi üzerime atıldı. Başımı ellerinin arasına aldı ve sıkmaya başladı. Biraz daha bastırsaydı kafatasımı kırabilirdi.

Çatırtı sesleri mi duyuyordum yoksa hayalden sesler mi?

"Ben Ares, hatırladın mı?"

"S-sen beni bayıltıp evime götüren, ölümle tehdit eden ve evime bir kadının iç organlarını bırakan kişimisin?"

"Ah evet, o şeyler için kusura bakma. Canım sıkılmıştı."

Instagramım: bl_drama_sevengelsin

The Vampire Prince| ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin