3.BÖLÜM EMANET

41 6 3
                                    

"Aç gözlerini emanet"

Kurtarın beni diye çığlık attım, yankılanan sesim ve koşmaktan yorulan ayaklarımı zorlamaya devam ediyordum. Nefesim daralıyor, dudaklarıma kadar titriyordum. Sen öldün, sen yaşamıyorsun diye bağırdım. Ayaklarım koşmayı kesti. Durdum. Durmamla yere düşmem bir oldu. Sesli nefes alıp veriyor, öksürüyordum. Git diye bağırdım. Git dedim yine çaresizce. Yanıma birinin oturduğunu hissettim. Yolun ortasında oturmuş karşıya bakıyordum. Ağlamıyordum. Beni saatlerce kovalayan o şerefsiz adama bakmaya cesaretim yoktu. 

"Seni ölsem de rahat bırakmayacağım," dedi kalın, gür sesi ile. Yüzüne tükürmek istedim ama yüzüne bakamadım. 

Eli, kolumu sıktı. Canımı yakıyordu ama umurunda değildi. Nefes alışlarım git gide artıyor, yüzümde ki terler boynumda yuva kuruyordu. Git yanımdan dedim güçlü çıkmaya çalışan sesimle. Gülme sesi geldi, sonra o gülüş kahkaha ile devam etti. Kalın ve gür sesi susmadı. 

"Benden kurtulmuş olsa da," dedi ciddileşen korkunç sesi ile, "geçmişin seni asla bırakmayacak" 

Yankılandı on kere bu cümle. Geçmişin seni asla bırakmayacak. Kafamın içinde susmadı bu cümle. Geçmişin seni asla bırakmayacak.

Kolumu sıkan pis eli yumuşadı ve başımı sağıma çevirdim. O gitmişti ama bu kimdi? Yüzü bulanıktı. Eli kolumu pamuk tutar gibi tutuyordu. Gülümsedim ve Enis'in çığlığı yankılandı. Enis'in çığlığı. Ve Enis'in bağırarak söylediği o cümle yankılandı;

"Abla geçmiş bizi asla bırakmayacak!"

Gözlerimi açmamla derin bir nefes verdim. Gerçek değildi. Gerçek olamayacak. Buna izin vermeyeceğim. Kuruyan boğazımla çok susamıştım. Terden sırılsıklam olmuştum.

Etrafıma baktığımda Süsen'in odasındaydım. Süsen'in yatağında uzanmıştım. En son Mert'in sesini duymuş sonrada bayılmıştım. Yataktan doğrulup, ayağa kalktım. Süsen'in odasından çıkacağım sırada amcam ve Mert'in sesleri geliyordu. Kapı kolunu tutan elim durdu. Kapıyı açacağım sıra da

"Senden başka kimseye güvenmiyor. Anla artık oğlum," dedi amcam. Sesi bitkindi. Amcam her şey biliyordu. Çok şey biliyordu. 

"Yiğit Taşdeviran," dedi soğuk sesi ile Mert. "üvey kuzeni mi?" 

Yarım dakika sessizlik oldu. 

"Evet ama Hayat'ı her gördüğünde taciz eden ve bakışlarıyla Hayat'ı zehirleyen üvey kuzeni," dedi orada yeni olduğunu fark ettiğim Süsen. 

"Süsen!" dedi Selin yengem. 

"Yalan mı anne? Ne sen ne de annesi ne de babam, siz hiçbiriniz o kızın elini tutmadınız," dedi Selin yengeme. Tam kapıyı tekrar açacağım sırada "ben yardım etmek istemedim mi sanıyorsunuz?" Diye sordu amcam.

"Baba isteseydin belki Hayat bu durumda olmayacaktı," dedi yüksek çıkan sesi ile Süsen.

Mert sanki orda yoktu. Sessizdi ya da bana acımakla meşguldü. Belki de arkadaşlarına anlatmak için sabırsızlanıyordu.

"Sizinle tehdit edildim hep," dedi amcam. Sesi titriyordu. "Fatih ve senle tehdit etti."

"Kim?" Diye sordu Mert.

"Hayatın öz babası benim kardeşim. Hayat'ın öz babası ölmeden on yıldan fazla bir süre sonra bana bir mektup geldi. Ama kimden olduğunu bilmiyorum. Mektup kardeşim tarafından yazılmıştı. Yani Hayat'ın öz babası tarafından. Hayat bana emanet ettiğini ve ona kimsenin zarar vermesine izin vermemem gerektiği bir mektup. Sormuştun ya buraya taşınacağımız gün, bu lüks dairelere neden apar topar taşındığımızı, Hayat için" dedi amcam. "Kim diye sordun ya hani Mert? Hayat'ın üvey babası. Ziya'nın oğlu cezaevinden çıkmış. Sizce Ziya acımadan abisini öldürmüş Hayat ve kardeşine zarar veremeyeceğini mi sanıyorsunuz?" 

KAYIPWhere stories live. Discover now