24: final

291 37 71
                                    

fınal arkadslr..

__

Yaz yağmuru başlamıştı. Ağustos sıcağı yüzüme eserken yağmur damlaları ince tişörtüme düşüyordu. Alelacele dükkâna attım kendimi. Çocuklar yuvarlak masanın etrafındaki birleşik koltuklara serilmişti çoktan. Onlara doğru ilerlemeden önce dükkânın ışıklarını açtım sol yanıma uzanarak. Gün çoktan batmıştı ama bu aklıselim yedi adam karanlıkta oturmayı tercih ediyorlardı. Masaya geçene kadar birçok konuşmayı değiştirip durmuşlardı.

"Jisung pizzaları getirsene kanka, actıktık yani."

"Kızlar gelmedi daha."

"Aa onlar da vardı değil mi lan?" Changbin şaşırmış gibi olduktan sonra yüzünü buruşturdu yapmacık bir tavırla. "Lan oğlum biz sekiz asker tek kurşun olarak nasıl iki kızla beraber oturup konuşuyoruz? Önceden yoktu böyle bir şey."

"Önceden sevgililerimiz yoktu da ondan." diye cevap verdim.

"Ha, bak bu olabilir evet."

Dükkânın kapısındaki zil tiz bir sesle çaldığında, içeri girenleri belli ettiği için oraya döndüm hemen. Eunji ve Hanrim gelmişti. Ayağa kalkarak Hanrim'i karşıladım ve onu hemen yanıma oturttum. Ellerindeki poşetlerden içecekleri ve çerezleri çıkartıp masaya koydular. Eunji'de hemen karşımda oturan Minho'nun yanına geçtiğinde Minho'yla birbirimize sırıtarak bakmadan duramadık.

"Siz şimdi evlenmiş misiniz?" diye sordu Felix. Hah, cevaplasın bakalım Minho bey.

"Elbet bir gün. Evlenme teklifi ediyoruz diye evleneceğiz diye bir şey mi var?"

"Evet hyung."

"Bundan sonra yok."

"Sen şuna bizi kandırdın desene."

"Sizi kandırdım." diyip kötü bir kahkaha patlattığında hep beraber gülmeye başladık onun bu garip kişiliğine.

Jisung ve Seungmin mutfağa pizzalara bakmaya gittiklerinde ben de dükkânın kapılarını kilitlemek için kalktım. Işığı gören müşteri gelebilirdi, ortam bozulmasın maksat. Kilidi çevirip storları indirdiğimde aklımdan geçen düşünceleri diğerlerine söylemiş bulundum birden.

"Ay, sanki şimdi depodan kostümleri giyinip işe çıkacağız gibi bir hava oldu bak." Hanrim anında bana dönerken gözlerimi büyüttüm ona bakarak. "Misal dedim."

Geri yerime döndüğümde pizzalarda önümüze geldi hemen. Başımızın üstündeki loş ışıkla, bardak sesleri birbirine vurarak hem gülüşüp, hem de yüksek sesle konuşup duruyorduk. Yapılan esprilerden dolayı Changbin üç kere yere düşmüştü. Üstelik onun yanına bilerek oturttuğumuz Seungmin'de her yere düşen Changbin'den ve çatallardan dolayı kusma tehlikesi geçiriyordu. Ortam bâyâ güzeldi anlayacağınız.

"O zaman oyun oynayalım." dedi Chan hyung. Yediği şeylerden şişmiş gibi karnını tutarak arkasına yaslandı. Minho hyung hemen itiraz etti.

"Yirmi altı yaşındasın be adam!"

"Salak herif, öyle oyun değil. 'Ben hiç' oynayalım."

Surat buruşturup itiraz etmeye hazırdım ki yanımdan Hanrim'in onaylayan sesi yükseldiğinde ben de onayladım hemen. Diğerleri de bize katılınca başlamış olduk. Masanın en ucundaki Eunji'den başladık.

"Hmm, ben hiç birinin üstüne kusmadım."

"Iyy." Seungmin ağzını tutarak geri çekildi hemen. Changbin, Jisung ve ben içkilerimizden içtik mecbur. Hanrim şaşırıp bana döndü. Ona gülümseyerek omuz silktim. Birkaç kere yapmıştım böyle rezillikler. Tavrıma karşı gülüp önüne döndüğünde bir süre onu izledim. Sonra oyun devam etti. Minho hyunga geldi sıra.

freddy fazbear's pizza, hwang hyunjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin