16: hanrim beni seviyor!

294 40 42
                                    

mrb 1k olmusuz soylemeyı unuttum yerım sızı kocaman bır aıleyız bız.

cok uzun bır bolum bol bol yorum beklıyorum🤸

__

__

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

. . .

Yüzüme vuran güneş ışığını elimle engellemeye çalışarak kumda bacaklarımı gevşettim. Sabah sabah denize getirilmiştik, Minho'nun huysuz sesi beni uyandırmıştı. Hâlâ evimin kapısı olmadığı için Minho'nun evinde kalıyordum geceleri. Ne tamirci çağırmaya, ne de şimdi plajda eğlenmeye halim kalmıştı.

"Pas at, pas!"

"Sol ayağın yok oğlum senin."

"Var ya, bak."

"Aptal."

Ben ve Seungmin hariç diğerleri sıcak kumda futbol oynuyorlardı. Öğlen olmuştu ama plaja gelen giden yoktu. Birkaç kişinin bizi görmesiyle yolunu değiştirişini görmüştüm. Omuz silkip şezlonga yaslandım. Başımdaki güneş gözlüğünü gözlerime indirdim. Eğer kötü bir ruh halinde olmasaydım kesinlikle çocuklara katılırdım ama hiçbir eklemimi oynatmak dahi istemiyordum.

Yanımda şezlonga uzanmış Seungmin'in şapır şupur güneş kremi sürme sesini duyuyordum. Geldiğimizden beri surat asıyordu. Islanmayı sevmezdi. Daha doğrusu kirli hissettiği hiçbir yeri sevmiyordu. Yanmayı da sevmiyordu, açıkçası birçok şeyi sevmezdi Seungmin.

Bense, kendimi pek sevmezdim. Her şeyi berbat ederdim. Hayatımda gerçekten yıllar sonra birine güvenecek olmuşken hayal kırıklığına uğramayı sevmezdim. Gizemli şeyleri sevmezdim, uğraştırıcı işleri hiç sevmezdim. Kırmızı elmayı, karıncaları ve beni küçük hissettiren insanları sevmezdim.

Ama onu seviyordum.

Kahverengi iri gözleri severdim. Boyuma neredeyse yakın olan boyu severdim. Konuşurken sert vurguları, anında cevapları ve çatık kaşları severdim. Sol gözün altındaki beni severdim. Gülerken gözlerin kısılışını severdim. Hindistan cevizi kokusunu severdim.

Birkaç gündür hayatımda değildi ama ben onu çoktan özlemiştim. Ne kadar hızlı kapıldığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Duygular böyle şeylerdi, fark ettirmiyordu. Çok gizli ve hızlı bir şekilde kalbime girmişti. Çok hızlı ve gizli bir şekilde hayatımdan çıkmıştı. O kadar boşluktaydım ki, ne hissedeceğimi bile anlayamıyordum. Öfke? Belki. Beni çok güzel kandırmıştı, öfkelenmiştim başta. Sonra yerine sadece hüzün bırakmıştı. Neden bu kadar acıtıyordu ki? Chan hyungun dediği gibi, on günlük bir kız. Çok fazla kalbimi kırmıştı.

"Hyunjin! Lan Hyunjin duymuyor musun!"

Kafamı kaldırıp başımda dikilen Minho'ya baktım. Ben düşüncelere dalmışken onlar topu bırakmış, yere örtü serip atıştırmalık koymuşlardı çoktan. Minho hyungun bana diklenen laflarına aldırış etmeyip yanlarına ilerledim. Yanına oturduğum Jisung, denizden çıktığı belli ıslak saçlarını savurup beni ıslatmayı başarmıştı. Suratsızlığı bir kenara bırakıp kıkırdadım. Changbin karpuz kesiyordu, bana uzattı. Herkes hem sakin, hem de mutlu gözüküyordu. Bu görüntü beynimde güzel bir yer edinmişti.

freddy fazbear's pizza, hwang hyunjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin