19: randevu!

229 32 46
                                    

kısa ve ÖZ bır bolum.

__

Sinir bozucu bir sıcakta, sinir bozucu kişilerle olabildiğince sakin bir şekilde mücadele etmeye çalışırken gözlerimi karşımda büyüleyici bir şekilde oturan Hanrim'den alamıyordum. Changbin'in tam olarak mükemmel bir buluşmayı mahvetmesiyle birlikte herkes peşimize takılmıştı ne yazık ki. Birkaç dakikadır da sakin bir kafe de oturuyorduk hep birlikte. Gözümün ucuyla Minho hyung ve Eunji'nin bakışmalarını görsem de çaktırmıyordum.

"Of off." diyerek homurdandım. Buradan gitmelerini başka hangi şekilde açıklayabilirdim bilmiyorum ama, beni hiçbir şekilde takmayacakları kesindi. Chan hyung hiçbir umursama göstermeden kollarını masaya koyarak öne eğildi.

"Hm, konuşacak bir şeyler olmasa biz de gelmezdik ama en son sizi kasabada gördüğümüzle kaldık. Sağ olsun Hyunjin anlattı ama madem şimdi aynı şehirlerdeyiz ve durumlar malum, konuşabiliriz."

"Konuşalım." Hanrim omuz silkerek cevap verdiğinde ne diyeceğimizi bilemedik. Neyden bahsedecektik? Bunu düşünmeye gerek kalmadan o devam etti.

"Biz Hyunjin'le birbirimizden hoşlanıyoruz, bu âşikar. Eunji ve Minho'da bir şeyler yapıyorlar kendi çaplarında."

"Minho!" Birkaçımız hep bir ağızdan söylediğinde Minho hyung köşede içeceğinden yudumlarken birden irkildi. Hanrim hiç bozmadan devam ediyordu.

"Görüşmemiz çok mümkün zaten. Sadece Hyunjin'le olan şahsi randevularımıza katılmasaydınız iyi olurdu."

Randevu! Randevumuz vardı bizim, Hanrim söyledi bunu. Daha da çok randevumuz olacaktı o zaman. Zevkten dört köşe olurken gülümsememi bastırarak arkama yaslandığımda onun parlak bakışlarını gördüm. Halime gülüyordu galiba. Tek bir lafından etkileniyordum işte.

"Niye ki canım hepimiz biriz, ha Hyunjin ha biz." Changbin bunu söylerken koluna masanın altından yumruk attığımda tınlamadı beni.

"Siz sevgili misiniz artık?" diye sordu Jeongin. Onunla bir sorunum yoktu ama ilk baştaki olaylardan dolayı her Hanrim'le ilgili sorularında sinirden kabarıyordum. Gözlerim Hanrim'le buluştuğunda ikimizde bu sorunun cevabını bilmiyorduk. Onun itiraf edişinden sonra her gün mesajlaşıp durmuştuk ama adlandırmak gerekirse ikimiz de bunların ne olduğunu bilmiyorduk. Eunji araya girdi.

"Evlendiler."

"Ne!"

"Şaka yaptım ya. Evlilik güzel şey, değil mi Minho?"

"Ha, bilmem."

"Garson bir tane daha şu salatadan alabilir miyiz?"

Birden herkes aşırı kendi dünyasında olmuştu ki beynim dönüyordu. Hanrim'in bakışları da sanki benim yüz ifademden anlamışcasına dikkatliydi. Birbirimize bakarken sessizce dudaklarından okudum. "Gel." diyerek yavaşça yerinden kalkıp kafenin aşağı katına doğru giderken ona yetişmek adına hızlı bir hareketle hiç fark ettirmeden yerimden kalktım. Zaten bizi fark etmeleri için önce susmaları lazımdı.

Hanrim'e yetişip kafenin kapısında onu yakaladığımda nefes nefese kalıp gülmeye başladım. O da güldü. Resmen kaçmıştık onlardan. Bir şey demeden sokağa çıkıp yürümeye başladık yan yana. Akşam saatleriydi, hava sıcakken arada esintilerini de tenimde hissediyordum. Hanrim yanımda yürürken saçlarının kokusu burnuma dolduğunda arada gözlerimi kapatıyordum. Pantolunumun ceplerine ellerimi koymuş, göz ucuyla Hanrim'e bakarken birlikte caddenin aşağısına ilerliyorduk.

"Hanrim."

"Hm?"

"Ben çağırmadım onları, peşime takıldılar vallahi." aniden kendimi ispatlamak ister gibi bir ses tonuna büründüğümde güldü bana.

"Sorun yok. İyi çocuklar, komikler birde. Biz yine buluşabiliriz sonra."

"Buluşur muyuz?"

"İstersen?"

"İsterim! İsterim yani."

Güldüğünde ben de güldüm. Onu evine bırakmayı teklif ettiğimde başını salladı sakince. Yol boyunca bana bu şehirde gezilecek yerlerden, ara sokaklardan bahsetti. Onu dinlerken huzurlu olduğumu fark ediyordum. Sanki önceden konuştuğu sert ses tonunu yanımda öyle uysallaştırıyordu ki, eriyordum. Birkaç sohbet ilerletip dururken çoktan onun evinin önüne geldiğimizi fark ettim. İç çekerek ona baktım. Aklımda olan o düşünceyi söylemem lazımdı.

"Hanrim, benimle sevgili olmak ister misin?"

Hemen hayır demesin, lütfen. İşi yoğun, nasıl olacak o diyebilir, anlarım. Ya da duyguları daha çok yeni, çok hızlı davrandım mı şimdi? Onun düşündüğünü fark ederken her şey aklımdan geçiyordu işte.

Sonra güldü güzelce, gözlerini yüzümde dolaştırdı. Yavaşça yaklaşıp, hızlıca elini saç diplerime atarken çok hafifçe dudaklarını örttü benimkilerle. Tüm vücudum titredi, ellerimi cebimden çekip onun ince beline sardım. Tüm uzuvlarım uyuştu âdeta, dudaklarını hissedemiyordum uyuşukluktan. Kendini geri çektiğinde boşlukta kaldım bir anda.

"İsterim Hyunjin." dedi. Evine girişini izledim bir süre. Kaç dakika orada kaldım bilmiyorum. Yüzümdeki kasları konrtol edemiyordum, gülüp duruyordum. Yavaş adımlarda, dans ediyormuş gibi oradan ayrılmaya başladım dudaklarını hâlâ dudaklarımda hissederken.

. . .

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



&

opusturdum guzel olmus mu.

ben fıcı sevgılı olduktan sonra bırkac bolumde bıtırıyormusum rıvayete gore..

arkadaslar uzatmaya calısacagım tamam mı tum tuslara basıcam bu sefer

gorusuruz bay💆🏻‍♀️


freddy fazbear's pizza, hwang hyunjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin