Taehyung'un beni hastaneye götürdüğü günün üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti ve başlayan sınavlarımız yüzünden birbirimizle görüşemez olmuştuk.Çalışmak için 7/24 açık olan kafeye girdiğimde gördüğüm dolulukla şaşırmadan edememiştim. Evet tamam herkesin sınavı vardı ama kimse mi evinde çalışmayı sevmiyordu yahu?
Eunwoo'nun isteği üzerine gelmiştim ve biraz pişman olmuş olabilirdim. Daha fazla oyalanmadan yukarı kata çıkmış Eunwoo'nun oturduğu masaya doğru ilerlemiştim. Beni görünce gülümseyerek yanındaki sandalyeyi çektiğinde karşısına oturmak yerine oraya oturmuştum.
"Hoşgeldin kardeşim."
"Hoşbulduk demek isterdim Eun ama bu kalabalık da ne böyle?"
Bir süre kafeyi tarayan gözleri kafa karışıklığı ile beni bulmuştu.
"Tüm kampüsü görüyorum desem yalan olmaz."
Eunwoo'ya sen iflah olmazsın bakışı atarken bir anda sırtımda hissettiğim ellerle irkilerek arkama döndüğümde gördüğüm bedenle şokla kalakalmıştım. Rose ve Eunwoo tipime gülerken hızlıca ayaklanıp bana gülümseyerek bakan Lisa'ya sıkıca sarılmıştım.
"İnanamıyorum cidden Fransa'dan dönmüş olamazsın!"
"Tam olarak öyle yaptım canım."
Lisadan ayrılıp değişmiş mi diye şöyle bir süzüvermeden edememiştim. İki yıldır görüşmüyorduk ve tahminimce Rose'un yapmış olduğu bir sürprizdi bu.
"Hoşgeldin bayan kakül."
Eunwoo'nun omzuna vurarak karşılık veren Lisa ile hepimiz gülerken Rose bana dönüp meraklı bakan gözleriyle konuşmuştu.
"Sürprizimizi beğendin mi?"
"Evet cidden kaliteli bir sürprizdi."
Eunwoo ile yumruk tokuşturan Rose'u yana itekleyerek yanıma gelen Lisa ile ne diyeceğimi bilemeyerek yüzüne bakmıştım. Kavgalı ayrılmıştı yanımızdan ve açıkçası şu an onu toparlanmış bir şekilde görüyor olmak tekrardan bu huzurun bozulup bozulmayacağını bana düşündürtüyordu.
"Bazı şeyleri sonra konuşalım. Şu an sadece güzel vakit geçirmek istiyorum. Ve sınavlara hazırlanmana yardımcı olmak istiyorum."
"Peki Liz sen nasıl istersen."
*********
Saat iyice ilerlerken kafede iyice boşalmıştı. Zihnimi ayık tutmak için kahve almaya aşağı indiğimde gördüğüm bedenle şaşkınca kalakalmış ardından gülümseyerek yanına ilerlemiştim.
"Merhaba Taehyung."
Sesimi duyup irkilerek bana döndüğünde beni gördüğüne pek de şaşırmamış gibiydi.
"Merhaba Jungkook."
"Sen de çalışmaya gelmişsin anladığım kadarıyla."
"Başka ne için gelmeliydim?"
Ters cevap vermesi biraz rahatsız etsede hatta çok rahatsız etsede benle konuşmak istemediğini düşünerek hatta düşünerek değil bence kesin bir şeydi bu son kez "İyi çalışmalar o zaman." deyip kahve almak için sıraya girmiştim. İki haftadır görüşmüyorduk ve galiba aramızdaki samimiyet bitmişti. Bilmeden onu üzecek ya da kıracak bir şey mi yapmıştım bilmiyordum açıkçası. Üzgünce oturduğu tarafa bakarken ders çalışmaya devam ettiğini görmüştüm. İster istemez bunu kafama takacağım bilinciyle daha fazla bu ortamda kalmak istemediğime karar vermiş kahve almadan geri yukarı çıkmıştım.
Elim boş bir şekilde geri dönmem masadakileri şaşırtırken umursamadan eşyalarımı toplamaya başlamıştım.
"Jungkook iyi misin?"
"İyiyim Rosei. Sadece yorulduğumu fark ettim ve eve gitmeye karar verdim."
Endişeli bakışlarla bana bakmalarını umursamadan bilgisayarımı da çantama attığım gibi ayaklanmıştım.
"Kalacak bir yerin var mı noona?"
"Var canım. Şu anlık Rose'larda kalıyorum ama kısa süre sonra geri döneceğim. Sadece burada bir şeyleri yerine oturtturmam ve kardeşimi görmem gerekiyordu."
"İstersen benimle de kalabilirsin noona hiç sıkıntı değil biliyorsun?"
"Evet biliyorum tatlım ama eski anılarımı depreştirmeye pek niyetim yok."
"Üzgünüm noona gerçekten. Tüm bu olanlar için."
"Senin suçun değildi ki kardeşim. Sen de hiç bir şey bilmiyordun. Ama bunu boş bir zamanda güzelce oturup konuşalım. Sen bunu kafana takma tamam mı?"
"Peki noona görüşürüz. Ve size de Eun ve Rosei."
"Görüşürüz canım."
"Görüşürüz Jungkook."
Çantamı tek omzuma takıp hızlıca aşağı inmiş istemsiz bir şekilde Taehyung'a doğru bakmıştım. Tesadüfen mi bilmem ama göz göze gelmemizle ayaklanıp yanıma doğru gelmişti. Merakla ona bakarken bir yandan da kalbimi kıracak bir şey söyleyip söylemeyeceğini merak ediyordum.
"Jungkook çok özür dilerim cidden."
Gerçekten pişman olmuş bir şekilde yüzüme bakıyor olması kafamı karıştırsa da sanki hiç üzülmemiş gibi "Sorun yok Taehyung. Zaten şurda toplasan üç dört defa konuştuk hemen bu kadar samimi olmamız beklenemezdi zaten."
Yalan ben bekliyordum."Hayır, hayır öyle değil Jungkook cidden. Sadece yarınki sınavım için gergin ve stresliydim ve bunu sana yansıttım. Çok üzgünüm cidden."
"Sorun değil Taehyung. Olabilir böyle şeyler."
"Sorun. Hem de büyük bir sorun. Seni üzdüğümün farkındayım. Ama cidden özür dilerim Jungkook. Gerçekten."
"Taehyung tamam özürünü kabul ediyorum. Sorun yok tamam mı? Şimdi izninle eve gitmek istiyorum yorgunum."
"Peki tamam. Seni bırakmamı ister misin?"
"Yok teşekkür ederim. Sen sınavına çalışsan daha iyi olur. Görüşürüz Taehyung."
Üzgünce yüzüme bakarken mırıldanarak karşılık vermişti bana.
"Görüşürüz Jungkook."
********
Bu bölüm biraz kısa oldu üzgünüm
Lisa tam olarak kim tahminleriniz var mı?
Diğer bölüm görüşürüz ✌️
•Leo
YOU ARE READING
Market≈Taekook
FanfictionMarkete pijamalarınızla gittiğiniz zaman karşınıza Brad Pitt bile çıkabilir #kısa hikaye #angst değildir!