Did I Deserve This ?

23.Bölüm

Hyunjin:

Sabah olduğunda herkesin başı çatlıyordu,kahve içip ayıldıktan sonra Chan ve Minho kahvaltıyı hazırladı ve hep beraber gülerek kahvaltımızı ettik. Daha sonra evlere dağılmak üzere Han'lara veda edip evden çıktık.Eve gitmeden önce Seungmin'lere gidip Felix'in eşyalarını aldık.

Yoldayken Felix kedileri çok özlediğinden bahsedip duruyordu.

"Biliyor musun sen yokken adam akıllı mama bile yemediler."

"Ödül maması bile mi?"

Şaşkınlıkla sorduğu soruya güldükten sonra sahte bi üzüntüyle

"Evet"dedim

"Yaaa Hyun biraz daha hızlı mı gitsen?"

"Güzelim zaten 2 dakika kaldı sabret kaza mı yapalım?"

"Ama niye ki sen çok iyi sürüyorsun zaten"

"Bu yol çok kalabalık Lix sızlanma az kaldı"

Somurtarak camdan bakmaya devam etmişti.

"Somurtma somurtma sana bi süprizim var onu görünce inanamıycaksın"

"Ne süprizi?"

"Gidince görürsün"

"Yah! Gerçekten çok fenasın!"

2 dakika sonra eve varınca Felix hemen kedilerin arasına koştu.

"Jinnie"

"Efendim güzelim"

"Bir tane eksik var...Yoksa öldü mü?"

"Hayır eminim gelir birazdan hadi içeri girelim"

İçeri girmesiyle o bahsettiği güya kayıp kediyi ve yavrularını görmesi bir olmuştu.

"Jinnie! Şaka mı yapıyorsun!?"

Sevinçten hemen üstüme atlamıştı,düşmemesi için belime sardığı bacaklarının altından tutarak destek vermiştim.

"Baksana yavruları bile var!!"

"Belki bizim de olur he?" diyip göz kırpmıştım

Göz kırpışımın ardından

"Çok beklersin"

diyip kucağımdan inmişti

kedilerle oynarken onu böyle mutlu görmek sırıtmama engel olmamı zorlaştırıyordu.

"Jinnie"

"Efendim güzelim"

"Bunlar sütten kesilince sahipleniricez mi?"

"2 tane Minho'ya vereceğim.Biliyorsun kedisi ölmüştü o da biri ölürse diğerine bakar diye 2 tane istedi."

"Mantığa bak ya"diyip gülmüştü

"Ay o zaman birisi bizde mi kalıcak?"diye sormuştı heycanla

"Annesi dışarıya alışık olduğu için ona kapının önünde bakıcaz seçtiğin bi tanesi de bizimle yaşıyacak"

Toplamda 3 yavru vardı,aslında 5 tanelerdi ama 2'si maalesef öldü...Felix'e üzülmemesi için söylemedim.

"Ben bunu seçiyorum!"

Heycanla elindeki sarı küçük yavruyu göstermişti.

"Adı ne olsun?"

"Lixie"

"Efendim?"

"Hayır yani adı Lixie olsun"

"Kedi miyim ulan ben!"