Azad Altunhan'dan
Son sözlerimi söyleyip 4 gün sonra çifte düğün olacağı için Rümeysa'yı da konağa götürmem gerektiğini fark edip, çıkmadan Rümeysa'yı da alıp gittim.Arkamdan Beytullah denecek it bağırsa da bir şey yapamazdı babası onu hemen susturdu.Arabaya binip konağa doğru yola çıktığımızda Rümeysa konuşmaya başladı.
"Abi gerçekten çok üzgünüm ama başka çaremiz yoktu,bizi birbirimize vermezlerdi." Dedi o an ne kadar ona kızmak istesem de kızamadım,o benim canımdı,cigerimdi.Sakin kalmaya çalışıp konuşmaya başladım.
"Rümeysa tek yolunuz kaçmak değildi,bana Beytullah'ı sevdiğini, evlenmek istediğini söyleseydin ben bir yolunu bulurdum." Dememle gözleri dolmuştu.Çenesi seyreyerek konuşmaya çalıştı.
"Sana demektende çekindim ağabey.Sende izin vermezdin.Seninde hayatını mahvettim sevmediğin biriyle evlenmek zorundasın.Özür dilerim, gerçekten özür dilerim.. Ağlamaya başlamasıyla içim kasıldı.Suçluluk duygusu içini sarmıştı belliydi.
"Olan oldu artık,olanla ölene çare yok.Hem ben kızı beğendim anlaşabiliriz, zamanla da severiz belki? Hem böyle olmasaydı görücü usulü birini alacaklardı bizimkiler.Aynı hesaba geldi, düşünme bunları." Dememle içi rahatlamıştı.Dedigim her şey içini rahatlatmak amaçlıydı zaten.Önüme dönüp hızla bizim konağa döndüğümde aklıma Beytullah denen ite en büyük cezayı vereceğim geldi.Keyfim artık yerindeydi O namussuz it yüzünden ben bu evliliğe zorlanıyorsam, kız kardeşi asla mutlu olamayacaktı bunu biliyordum.Konağa girer girmez annem Mehin Altunhan yanımıza koşarak geldi, Rümeysa'ya sarıldı, öptü, kokladı.Ardından bana dönerek konuşmaya başladı.
"kuremîn umarım bize yakışacak kızı seçmişsindir.Şahsen hem güzelliğiyle hem hamaratlığı ve saygısıyla Gülşirîn'in nâmı var Marin'de.Kimi seçtin Berdel için."diye sordu Gülşirîn'in kim olduğunu bilmiyordum ama karım olacak kızında kim olduğunu, adını bilmiyordum bildiğim tek şey gereksiz cesur oluşuydu.Anneme cevap verdim.
"Kızın adını bilmiyorum daye" Diyip odama çıktım.
...................................................................................
Mehin Altunhan'danAzad odasına çıkarken Rümeysa'yı kolundan tutup avluda ki sedirlere oturttum ardından Asel'i çağırdım.
"Asel bize 2 tane bol köpüklü bir kahve yap,getir bakalım." Dediğimde başını sallayarak mutfağa koşturdu.Hemen Rümeysa'ya döndüm, kaçması ile beni çok kırmıştı ama bu konuyu açmamakta kararlıydım.Merak ettiğim şeyleri sormaya başladım.Afallamış olmalı ki şaşkın gözlerle bana bakıyordu.
"Rümeysa, keçamîn abin kimi seçti?" Sorduğum soruyla yüzünde ki gülümseme büyürken hemen cevap verdi.
"Gülşirîn Şâdoğlu'nu anne,hemde direkt onun yanına giderek.Abim Beytullah'ın kafasına silah dayadığında abisinin önüne geçerek abime resmen karşı gelip meydan okumuştu.Cesaretine hayran kaldım doğrusu." Deyip son sözlerinde ki o kırgınlığı anlamıştım.Beytullah denen o iti sevdiğinden kafasına silah dayanması zoruna gitmişti.Hele ki Gülşirîn'in, Beytullah'ı herşeye rağmen bu denli korurken abisini bu uçuruma sürüklediği için kendini suçlu hissediyordu.Bir yandan gelinimin güçlü bir kadın olması beni mutlu ederken kızımın kafasını hemen başka bir soruyla kafasını dağıtmak istedim.
"Ben Gülşirîn'i hiç görmedim keçamîn. Nasıl dendiği kadar güzel mi?" Hemen cevap verdi.
"Ay gibi daye,su gibi çok güzel.Tam bir esmer güzeli.Giydiği her şey çok yakışıyor.Çokta hamarat ayrıca çok cesur." Diye bitirmesiyle kahvelerimiz gelmişti ne yalan söyleyeyim keyfim çok yerine gelmişti.