Yalan yok, çok konuşurdum. Özellikle de alkol kanıma karıştıysa dilimin ayarı kaçardı. Öyle vakitlerde genelde saçmalar, kendi kendime güler, biraz millete salça olur sonra da sızardım. Kimseye zararı olmayan, masum sarhoşluk alışkanlıklarıydı bunlar. Lakin bu defa dilim başıma bela olmuştu. Hem de öyle bir belaydı ki bu bedenim donma aşamasında kalmış, tepki verme evresine geçememiştim.
Çok değil yalnızca birkaç dakika içinde önümdeki insanlar yok oldu. Görüş açıma önce siyah bir kot pantolonun sardığı uzun bacaklar girdi. Gözlerim şokun etkisini atlatamayarak yukarı tırmanırken adımı küfür gibi haykıran adamla yüz yüze geldim. Sarhoş beynim olanları algılamakta güçlük çekiyordu. O saniyelerde bu adam kimdi, beni neden arıyordu ve neden gözleri öfkeyle yanıyordu bilmiyordum. Düşündüğüm tek şey biraz sonra ecelim olacak herifin ne kadar da yakışıklı olduğuydu. Pekala, daha önce söylemediğim ufak bir sırrım var. Ben biseksüelim. Yaşadığım coğrafya beni daha çok kadınlarla ilişki kurmaya meylettirse de arada bir içimi titreten adamlar da olmuyor değil. Şu an düşüneceğim şey kesinlikle bu olmamalı fakat sarhoş Baekhyun'a anlatamıyorum bunu.
Sertçe yutkundum. Gözlerim beni bakışlarıyla un ufak edecek gözlerden kaçmak için adamın her yerinde dolandı. Saçları gece kadar siyahtı, kaşları biçimli, çenesi keskindi. Dudakları ise alaycı ve öfkeli bir sırıtışla kıvrılmıştı. Beyaz gömleğin fevkalade yakıştığı yapılı vücudunda dolanan gözlerimin çok yanlış zamanda, yanlış adamı beğendiğini yakama yapışan ellerle anladım. Beni oturduğum yerden sertçe kaldırıp arkamdaki masaya yapıştırırken bir an için aklım başıma geldi.
Ne oluyordu ulan? Ne diye hakaret yiyordum ben?
"Piç herif seni." diye tısladı dişlerinin arasından. Suratıma çarpan tükürükle gözlerimi kırpıştırdım.
"Neye dellendin sen ajussi?" diye sordum kelimeler ağzımda yuvarlanırken. Hayır yani, herif yakışıklı olabilirdi ama benim de bir imajım vardı. Herkesin içinde yakışı kalıyor muydu hiç böyle laflar?
Kaşları daha da çatılırken üzerime doğru eğildi. Ulan bari güzel kokmasaydı..
"Nasıl bir belaya çattığın hakkında fikrin var mı senin?" diye devam etti dişlerinin arasından konuşmaya. Başımı iki yana salladım.
"İnan hiç tanımıyorum seni, böyle yakama yapışmadan evvel bir tanışsaydık bari."
Dudağındaki sinsi gülümseme büyürken gözlerindeki öfkenin harlanışına şahit oldum. "Park Chanyeol." dedi. "Her limanda sevgilisi olan kaptan."
Siktir.
İşte şu an tam olarak ecelim gibi görünüyordu. Suratımda masum olduğunu düşündüğüm ama daha çok ürkek bir ceylanı andıran gülümsemeyle "Memnun oldum Kaptan." diye mırıldandım usulca. "Ben de Byun Baekhyun, bana da kaptan derler, takım kaptanıyım, bizim takımın, futbol yani." Korktuğumda ne kadar saçmalayabildiğimi de az önce öğrenmiştim. Yakamdaki elleri sıklaşırken burnundan sert bir nefes bıraktı.
"Senin yüzünden," diye soludu. "Senin yüzünden terk edildim. Senin yüzünden sevgilim yok yere ağlıyor. Senin yüzünden masum bir kızın güzelim saçları yolundu. Ulan ne biçim adamsın sen, hiç mi utanmadın dedikodu yapmaya?"
Harbi ben nasıl bir adamdım ya, neler yapmıştım öyle.. Hiç haberim yoktu.
"Ben mi yapmışım bunları?" diye mırıldandım hayretle.
"Arsızım bir de diyorsun yani?" dedi yakamdan hızla çekip yeniden masaya çarparken. Kalçam masanın sivri yerine çarptığından çok fena canım yanmıştı. Acıyla inlerken korkunç gerçeğin farkına vardım. Bu herif beni dövecekti ve ben daha önce hiç dayak yememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
her limanda bir sevgili || chanbaek
FanficMini bir chanbaek hikayesi. "Futbolcuymuş. Kıçımın futbolcusu.."