Soyunma odasına ahıra dalar gibi giren takım arkadaşlarım üstlerindeki kokuşmuş tişörtleri çıkarıp rastgele bir yerlere savururken galibiyetimizi böğürerek kutluyorlardı. Normal şartlarda onlara katılırdım fakat şu an önceliğim başkaydı. "Yixing!" diye bağırdım. Düşük çenesi benim başıma bela olan arkadaşım kana kana içtiği buz gibi suyu göğsüne de dökerken kaşlarını kaldırıp ne var dercesine bir bakış attı suratıma.
"Oğlum sen nasıl bir adamsın lan?" dedim karşısına geçerken. "Ne ara tanıştın o kızla?"
Önce boş boş baksa da sonrasında gevşek bir gülümseme kapladı yüzünü.
"Hyejin'i mi diyorsun?"
Şerefsize bak adını da biliyordu. Bana çapkın diyenler gelip de bu iti görselerdi. Kadın görünce bukalemun gibi kılık değiştiriyordu. Ben onun yüzünden ne badireler atlatırken o gitmiş neredeyse dayak yememe sebep olacak kadını tavlamaya çalışıyordu.
"Yanggu'dan değil mi o?" diye sordum. Oyunculardan birinin ablasıydı ve aynı zamanda da kaptanın sevgilisi. Eski sevgilisi.
"Evet, aldatılmış." dedi duş kabinlerinin olduğu yere doğru yürürken. "Ben de bizim kasabanın erkeklerinin nasıl delikanlılar olduğunu gösterdim kendisine." Aklında ne canlanıyorsa suratındaki sırıtış büyüdü. Göz devirip terli bedenine yaklaştım yavaşça.
"Kaptanın sevgilisi o salak." diye fısıldadım. Hala aynı aldırmazlıkla durmaya devam edince "Size anlattığım adamın." dedim kısık bir sesle. Omuz silkip şortunu da çıkarırken duş başlığının altına geçti.
"Eee," dedi bu bilgi onu hiç etkilememiş gibi. "Artık değil."
Ne yani herif sadece beni mi korkutuyordu? Tabii onlar hiç tehdit edilmemişlerdi ki, bilmiyorlardı nasıl bir etkisi olduğunu..
"Ne halin varsa gör." diyerek yalnız bıraktım onu. Çok istiyorsa kendi deneyimleyebilirdi.
Hızlı bir duş alıp benimle görüşmek istediğini söyleyen koçun yanına gittim. Yanında Jongdae de vardı. Hararetli hararetli konuşurlarken beni görmesiyle "Hah Baekhyun da geldiğine göre gidebilirsiniz." dedi. Jongdae'ye kaş göz yapıp neyden bahsettiğini anlamaya çalışırken odanın içindeki kalabalık grup bana bakıyordu.
"Nereye böyle?" diye sordum gülerek. "Adayı fethetmeye mi gidiyoruz?"
Koç bana uyarıcı bir bakış attığında elimle ağzıma fermuar çektim. Esprilerim bazen zamansız olabiliyordu.
"Baekhyunla tanışın." Beni öne doğru sunarken gruba ufak bir baş selamı verdim. "Takımımızın kaptanı. Size eşlik edecek."
Keşke ben de bilseydim neye eşlik edeceğimi. Yine de suratımdaki gülümsemeyi bozmadan kafamı salladım. Herhalde koç beni illegal işlere bulaştıracak değildi. Takımın yüzü olarak genelde ben gönderilirdim gidilecek yerlere.
"Ekip Seul'den geldi Baek, turnuvamızın haberini yapmak istiyorlar." İşte şimdi heyecanlı olmaya başlıyordu. İlgim artarken bu defa gerçekten de kulak verdim koçun dediklerine. "Önce kasabanın tanıtımını yapacaklar, sonrasında da takımlarla röportaj."
Bu benim için de takım için de bulunmaz bir fırsattı. Ne kadar ligde yükselsek de haberimizin yapılması çok daha fazla tanınmamızı sağlayacaktı. "Ben gezdiririm kasabayı!" diye hemen öne atladım. "Seve seve efendim."
Jongdae başını iki yana sallayarak bana gülerken dudaklarımdaki kıvrımı gizleyemedim. Koç ikimizi görevlendirmişti ekibi gezdirmek için. Aslında benim işim öncelikli olarak takım tanıtımı olsa da ne Jongdae'yi yalnız bırakabilirdim ne de kendimi gösterme şansını kaçırabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
her limanda bir sevgili || chanbaek
FanficMini bir chanbaek hikayesi. "Futbolcuymuş. Kıçımın futbolcusu.."