~bizi arıyorlar~

26 9 24
                                    


Olduğum yerde öylece kaldım. Sadece gazetedeki yazıyı tekrar tekrar okudum. Korkuyodum. Korkuyodum çünkü arkadaşlarımın her biri eşcinseldi. Onlardan birinin parmağı çizilse benim içim acırken bu durumu düşünemiyorum bile. Gazete sahtede olabilirdi değilmi? Sonuçta her habere inanacak değiliz ya. Değil mi?

Ah burda sadece kendimi kandırıyorum. Şimdiye kadarki haberlerin hepsi gerçekti ve bununda gerçek olması yüzde doksan sekiz gibi bişeydi.

Namjoon benim burda öylece durduğumu görünce yanıma geldi. Ona gazeteyi göstermeli miydim? Bilemiyorum. Ah tanrım ben çok aptalım. Sadece korkuyorum. Ne yapmam gerektiğini bilemedim. Gözlerim dolmaya başladı. Kahretsin bu benim en sevmediğim özelliğimdi. Her şeye çabucak ağlayabilirdim. Bundan nefret ediyorum.

"Hey iyimisin? " dediğinde hala gazeteye bakıyordum. Endişeleniyordum ve ona ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Ne yazıyor gazetede, baya hoşuna gitmiş olmalıki başını gazeteden alamıyorsun. " dedi ve güldü. Diğerleride yanımıza gelip ne olduğunu sordu ama cevap veremedim. Kafamı kaldırıp hepsine baktım. Bunun olmasına izin veremezdim. Onlar benim tek umudum.

"Ayy ver bu gazeteyi ne yazıyo bizde bakalım. " dedi seokjin. Titremeye başladım. Seokjin hemen elindeki gazeteyi alıp ilk sayfada ki kocaman olan yazıyı okuduğu an elleri titremeye başladı. Onunda gözleri dolmaya başlamıştı. Her ne kadar çok pozitif ve neşeli biri olsada hemen ağlayan biriydi oda benim gibi. Aslında hepimizde bu özellik vardı. Hepimiz aynıydık. Hepimiz birdik.

Seokjin'in böyle olduğunu görünce diğerleride gazeteye baktı. Herkes bunun gerçek olup olmadığını sormaya başladı. Gerçekti...

Bu gün annem mesaiye kalacağı için ev boştu ve hepimiz benim evime geldik. Salona geçip oturduk. Kimse konuşmuyor diye ve ortam çok sessizdi. Ne konuşacaktık ki? Hepimiz sadece gözlerimizi birbirimizin üzerinde gezdirip sonradan da yere bakıp duruyoduk. Bu durum hepimizi şok etmişti. Eşcinsel olmak kmtü birşey değildi ki? Her insan istediği kişi ile olur sonuçta değil mi? Bir anda aklıma gelen fikir ile sessizliği bozup konuştum.

"Sizin eşcinsel olduğunuzu bilen birileri varmı? " dedim hemen. Eğer kimse arkadaşlarımın eşcinsel olduklarını bilmiyorsa onların ölme -düşünmesi bile çok kör kurucu-rol riski olmaz değil mi?

"Sen hariç kimse bilmiyor. " dedi yoongi. Azda olsa sevinmiştim çünkü kimse bilmiyordu.

"O halde dışarıda veya evde her ne olursa olsun asla sevgili olduğunuzu belli etmeyin. " dedim. Eğer belli etmezler ise bunu kimse anlamazdı.

"Haklısın, ama bu ne zamana kadar sürecek? " taehyung'un dediği şeyde biraz duraksadım. Harbi bu ne zamana kadar sürecekti? Bilemiyordum.

"Bilmiyırum ama illaki bir süre sonra bundan usanıp bırakırlar demil mi? " dedim. Kendi dediğime bile zor inanıyordum. Ya hiç bitmezse? Ya yakalanırlarsa?

Jimin'in gözleri doldu ve kafasını yoongi'nin omzuna koyup ağlamaya başladı. Sanırım en duygusalımız oydu ve bu oyun ona çok zor gelecekti.

"Bizim kimseye bir zararımın yokki? Neden böyle bir karar alındı? " dedi jungkook. Hiç bir fikrim yoktu.

***
Akşam olmuştu ve arkadaşlarım artık evlerine gideceklerdi. Hepsi eşyalarını aldılar ve gitmeden önce hepsine dikkatli olmalarını ve belli etmemelerini söyledim ve hepsi onayladı. Onlar gittikten yaklaşık yarım saat sonra kapı çakmıltı ve bende annemin geldiğini bildiğim için hemen kapıyı açtım. Annem hemen içeri girdi ve salona geçip koltuklardan birine oturdu. Sanırım mesaide kalması onu baya bir zorlamıştı. Babam öldükten sonra annem çoğu zaman mesaide kalması gerekti. İkimizede bakması biraz zordu ama zaten geç geldiği içinde sadece onu akşamları görebiliyordum. Her sabah işe gitmeden önce yatağımın yanındaki masaya biraz para koyar ve hemen ile giderdi. Bu her zaman böyle ilerlemişti.

"Haberi okudunmu? " dedi annem. Sanırım o haberden bahsediyordu. Hala üzgündğm ama anneme belli etmemek için yüzümü nırmal haline çevirmeye çalıştım.

"Evet." diyip sustum. Çünkü bu konu hakkında konuşmayı hiç istemiyordum. Her an ağzımdan bilet kaçarsa hayatımın en bi yüksek hatasını yapardım. O yğzden kısa cevaplar vermek en iyisiydi.

"Bu haber gerçekten de beni mutlu etti. O insaların yaşaması çok berbat bişey. " dediğinde gözlerimi kocaman açıp şaşkınlıkla gazeteyi okuyan anneme baktım. Ciddimiydi? O insanların ölmesine seviniyor muydu yani? Hemde onların kimseye zarlarının dokunmadığını bilse bile. Bu gerçekten benim annem miydi?

"Ciddimisin? Onalrın size ne zararı dokundu da böyle seviniyorsun. Bizler gibi onlarda insan. " dedim sinirle.

"Aptallık etme, bir insan neden kendi cinsinde biri ile olsun ki? "

"Herkes özgürdür anne. Herkeste birbirine saygı duymalı. "

"Ne o sendemi eşcinselsin? " diye sorup kafasını gazeteden kaldırdı ve bana ters bir şekilde baktı.

"Hayır değilim ama eşcinsel olan insanlara saygım sonsuz anne. " dedim. Çünkü öyleydi.

"Aklını başına topla. Onların yaşaması ülkemizi kötü etkiliyor." cidden böylemi düşünüyordu annem yani?

"Onalrı boş yere öldürmeyi çok istiyorsun heralde anne. Suçsuz insanların hayatlarını yakıcaksınız ve buna seviniyor musun? Ben sana ne diyeceğimi bilemiyorum anne. " diyip hemen odama doğru ilerledim ve odamama geçip kendimi yatağa attım. Bu olanları düşünmeden duramıyordum. Neden böyle bişey olmuştu ki? Susuz insanların canlarına kıyacaklardı ve bundan zevk alacaklardı. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Sadece rahat bir uyku çekebilmeyi istiyordum.

***
Sandalyeye bağlanmış bir şekilde duruyordum ve bütün arkadaşlarım karşımda diz çökmüştü. Arkada ise elinde tabanca olan bir adam vardı. Silahı ilk önce Jimin'in kafasına dayamıltı ve kıkırdamaya başlamıştı.

"Artık dünyada hiç bir eşcinsel kalmayacak. " diyip kocaman bir kahkaha patlatmıştı. Hepsi ağlayıp o adama yalvarırken ben ise ağzımı bir kumaş parçası ile kapatmışlardı gözlerim ise ağlamaktan kızarmış şekilde ağlamaya hala devam ediyordum. Adam ise bana bakıp güldü.

"Açın bu piçin ağzını. " dedi ve bir adam gelip ağzıma bağladıkalrı kumaş oarçasını çözmüştü.

"Yalvarırım onları bırak. Onların hiçbir suçu yok. " diyip bağırarak yalvardım. Arrık ağlayamıyordum bile. Korkuyordum. Onların ölmesinden korkuyordum. Bir daha onları görememekten korkuyordum.

"Sonunuz geldi sizi piç eşcinsel yaratıklar. " diyip yeniden bir kahkaha attı ve bir silah sesi geldi.

Vurmuştu. Jimin'in kafasından vurmuştu. Gözlerimin önünde en yakın arkadaşlarımdan biri ölmüştü.

"HAYIR! "

Hızla uyanıp kafamı kaldırdım. Rüyaydı. Ağlamıştım ve ter içinde kalmıştım. Rüya olduğu için defalarca kez tanrıya şükr etmiştim ve ayağa kalkıp odamdan çıktım mutfağa doğru ilerledim ve mutfağa geçip kendime su doldurdum. Yavaşça suyumu içerken kapı çok sesli bir n şekilde ve hızla çalmaya başlamıştı.

"Jimin kapıyı aç hemen! " bu ses Namjoon'un du. Nolmuştu ki?

"Jimin yalvarırım hızlı ol. " ardından biri daha konuştu. Bu ses ise Taehyung'un du.

Hemen mutfaktan çıkıp kapıya doğru hızla şek eledim ve kapıyı açtığımda hepsinin kapının önünde endişeli bir şekilde durduğunu gördüm. Neden hepsi sabahın altısında endişeli bir şekilde burdaydı. Daha fazla düsünmeden hemen konuştum.

"Noldu, iyimisiniz?" diye sordum.

"İlk bi içeri girelim anlatırız. " dedi seokjin ve hemen hepsi ileriye geçti ve bend ekapuçıyı kaoatım onların ardından içeri geçtim. Koltuğa oturup dinlenmeye çalışınca bende mutfağa gidip hepsine bir bardak su getirdim ve suyu hızlıca içip bıraktılar. Nefes nefese kalmışlar. Koştukları belliydi.

"Ee ne oldu anlatın. " dedim hemen merakla.

"Bizi arıyorlar... "

٭٭٭

The Painful Past~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin