"Noe sosislerimi ver!"
"Dört tane sosis var ve bunlara ikiye böleceğiz!" Siyah saçlı somurtarak kollarını göğsünde birleştirdi. "Tamam o zaman üçünü ben birini sen al."
"Matematiğini sorgulamak istemiyorum." dedi ve karşısındaki gence izin vermeden tabaktaki iki sosisi de ağzına attı. "GE₺@/Nİ//(&-YE!" Ağzındaki lokmadan söylediğini anlamak imkansız gibi bir şeydi. Noe'nin ne dediğini anlamasa da sosisleri yemesine sinirlenmişti Vanitas. "Bütün sosisleri yedin!" Noe ağzındaki lokmayı yutmasıyla konuştu. "Tadını merak ediyorsan sana tattırabilirim sevgilim~" Bu sözlere karşı yüzü kızarmış olan Vanitas elleriyle Noe'nin ağzını kapadı. "Öyle demesene!" Noe gencin ellerini çekti ve alaycı bir şekilde gülümsedi. "Neden böyle dedinki sevgili değil miyiz?" Vanitas etrafına bakındı. Bir sürü insan vardı. Eğer Noe'nin dediğini inkar ederse planları suya düşerdi. "Evet evet öyleyiz."Kavhaltılarını yapmalarıyla odalarına çıktılar. Noe yatağı toparlarken Vanitas masada bulduğu market kahvelerinden yapmaya çalışıyordu. Suyun ısınmasını beklerken dün bulduğu magazine devam ediyordu. Dergideki kasları gördükçe değişik bir hisle karşılaşıyordu. Tıpkı bir şeyi beğenirsin ama bunu kabul edemezmişsin gibi. "Ne okuyorsun Vanitas?" diye sordu yatağı toplamayı bitirmiş olan Noe. Vanitas dergiyi görünmemesi için arkasına sakladı ve hiçbir şey olmamış gibi konuştu. "Neyden bahsediyorsun Noe?!" Noe gözlerini kıstı ve ellerini beline koydu. "Beni aptal mı sanıyorsun?" dedi ve Vanitas'ın arkasındaki dergiyi kaptı. "Bakalım nasıl bir şeymiş." Derginin sayfalarını çevirmeye başladı. Her açtığı sayfada farklı bir adam vardı. Fakat son sayfadaki adamı görünce adeta gözleri parladı. Siyah saçlı, mavi gözlü ve en önemlisi karın kaslarına sahip bir adam. Birkaç saniye daha sayfaya baktıktan sonra dergiyi yatağa fırlattı. "Galiba benim tipim uzun siyah saçlı, mavi gözlü erkekler."
*
Odadan çıkmaları pek uzun sürmemişti. Vanitas'ın ısrarıyla otel havuzuna gitmişlerdi. Noe güneşten pek hoşlanmadığı için kapalı havuza gideceklerdi. Asansöre bindiler ve -1'e bastılar. "Asıl amacımızı unutmamalısın Vanitas." diye konuya girdi Noe. "Biliyorum otel sakinlerini kurtaracağız." dedi ve asansördeki boy aynasına döndü. "Saçlarım uzamış." Noe Vanitas'ın yanına doğru yürüdü. "Aslında hala aynı uzunluktaymış gibi görünüyor." "Görmüyor musun? Bir milimetre daha uzamış!" dedi saç telini göstererek. Bu saçmalığa gülümseyerek karşılık verdi Noe.
Asansör -1. katta durdu. Kapılar açıldığı gibi iki genç hızlı adımlarla asansörden indiler. Çabucak havuza girip yer kapıcaklardı. Noe gördüğü boş şezlonglardan ikisini kaptı. Eşyaları şezlongun üstüne koydu ve çantasından güneş kremini çıkardı. Güneş kreminin kapağını açan Noe'yi gören Vanitas gülmemek için adeta direnmeye çalışıyordu. "Noe kapalı havuzda güneş kremini ne yapıcaksın?" "Güneş kremini sürmem için güneş mi lazım?" diye sordu öfkeli bir ses tonuyla. "Evet! Bu yüzden ismi 'güneş kremi'ya!"
İki gencin sesini tanıyan sarı saçlı oğlan yanlarına giderek selam verdi. "Vanitas selam!" Noe'nin ismini bile söylememiş gence baktı Vanitas şaşkınlıkla. "Roland?" Cümlesine devam edecekti fakat ağzı konuşmasına izin vermiyordu. Adeta dilini yutmuştu. Vanitas'ın şaşkınlıktan konuşamayacağını anlayan Noe arkadaşının cümlesini tamamladı. "Senin burada ne işin var?"
"Sizin demek istedin." dedi havuzdan yeni çıkan siyah saçlı. "Olivier? Sen de mi?" Saçlarını kurulamak için sıkan genç Noe'nin sorusunu cevapladı. "Doğruyu söylemek gerekirse..." Roland geri kalmadı ve Olivier'ın sözünü kesti. "Biz sevgili olduk;)" iki genç de duyduklarına anlam veremediler. Etrafta büyük bir sessizlik oldu. Kimse konuşmuyordu, daha doğrusu cesaret edemiyordu. Bu sessizliği bozan Vanitas oldu. "Yani siz gerçekten de sevgili misiniz? İğrenç." dedi iğrenerek. Sarışın gülmesini tutamadı. "Fakat siz de bu oteldesiniz, yani ikiniz sevgilisiniz değil mi?" Etrafta kimsenin olmadığından emin olan Vanitas öfkeyle karşılık verdi. "Buraya isteyerek gelmedik!" Roland aklındaki senaryoları düşündü ve bayılacakmış gibi bir hal aldı. Kendisini toparlaması uzun sürmedi. "Onu sen zorladın değil mi lanet vampir! Seni kurtaracağım Vanitas!" Noe elini başına koydu. "Haah yine başladık." Kesinlikle bu adamla konuşacak hali yoktu."Vanitas havuza girmeyecek misin?" Konuyu değiştirmeye çalışan Noe'yi fark eden Vanitas bir anda ortamın havasını değiştirdi. "Ah doğru ya! Birlikte girelim mi Roland?" Sarışın konunun değimesine karşılık hırladı fakat Vanitas'ın teklifini geri çeviremeyeceği için kabul etti. "Sizin gibi değerli, yalnız biri bana teklif eder de kabul etmez miyim?" Bu konuşma kimsenin umrunda olmayacak olmalı ki kimseden ses gelmedi.
Vanitas ve Roland havuzda güreşirken Olivier büfeden aldığı kahveyi içiyor, Noe ise odadan çıkmadan önce yanına aldığı magazini okuyordu. O adamı yeniden görmek istiyordu. Sayfaları karıştırmaya başladı. Önüne bir sürü farklı adam çıkıyordu fakat hiçbirinden onun kadar etkilenmiyordu. Sonunda zaferine ulaşan Noe sayfayı süzmeye başladı. Gözleri arada bir Vanitas'a kayıyordu. Islak siyah saçlarıyla birlikte eşsiz duruyordu. Mavi gözleri ışıkla beraber parlıyordu,tıpkı yeni doğan güneşin denize yansıması gibi. Biraz düşününce Noe fark etti ki "o kesinlikle aşık oluyordu"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~VaNoe~ No:169
FanfictionSıra en korktukları zamana gelmişti... uyumak. İki gençte birbirlerine sırtlarını dönerek bu sorunu görmezden gelmiştiler. Birkaç dakika geçtikten sonra uyuyamayan iki genç konuşmaya başladılar. "Hey Vanitas." "Ne var?" "Bugünden itibaren büyük bir...