"Ehmm... Vanitas doğru otele geldiğimize emin misin?"
"Doğrusu... Emin değilim."
İki gençte karşılarında kırmızı duvarlarla kaplı, büyük pencereli, bol aydınlatmalı ve yukarısında kocaman "GAY HOTEL" yazan bir yer görmelerini beklemiyorlardı. "Vanitas gerçekten içeri girecek miyiz?" Siyah saçlı genç biraz bekledikten sonra arkadaşına cevap vermek için ağzını araladı. "Geri dönüşü yok Noe!" Açıkçası kendisi de biraz ürkmüştü başta ama eğer her şey normal giderse hiçbir şey olmadan,sağsalim otelden ayrılabilirlerdi.
Dev kapıdan içeri girdikleri andan itibaren ortamın havası değişmişti. İkili ikili gezen insanlar. Uzun bir resepsiyon sırası ve daha birçok şey...
*
İki gençte sonunda kayıt yaptırabilmiştiler. Küçük bavullarıyla birlikte asansöre ilerlediler. Asansör beklediklerinden daha büyük ve ihtişamlıydı. Kocaman bir boy aynası ve -2'den 18'e kadar çıkan tuşlar. Beyaz saçlı oğlan elindeki otel saatine baktı. Bu saati otele ilk girdiklerinde vermişlerdi. Oda kapısını bu saat ile açacaklarını söylemişlerdi. "160. oda... sanırsam 8. kata çıkmalıyız." Her katta yirmişer oda olduğunu düşünürsek bu doğruydu.
Asansörden indikten sonra karşılarına uzun bir koridor çıktı. Öğlen saati olduğu için sessiz ve ışık alan bir yerdi. Koridorun sonundaki odalarının kapısını açtıktan sonra gördükleri yer biraz rahatsız ediciydi. Etrafı perdeyle kaplı iki kişilik bir yatak, dev televizyon ve altın lambalar. Aslında normal bir çift için idealdi ama eğer ki buraya sürekli kavga ettiğin bir "arkadaşla" geliyorsan bu kesinlikle çok utanç vericiydi. İki gencin yüzleri kızarmıştı. Bir şey demeden bavullarını kenara attılar. Ortam çok gergindi, ikisi de konuşmadan duruyorlardı. Ortamı normalleştirmek isteyen Vanitas kendini yatağa attı. Biraz zıplamaya başladı. "Yatak pek sağlam değilmiş." "Bu yatağın amacının zıplamak olduğunu sanmıyorum." Evet, başarmıştı. Birbirleriyle konuşmaya hatta komik şakalar bile yapmaya başlamışlardı.
Akşam yemeğinden dönen iki genç yorgunluktan ölecek gibi hissediyorlardı. Vanitas yatakta uzanırken, diğer genç duşa girmek için hazırlanıyordu. Havlusunu aldıktan sonra yatağın sağında duran kapıdan içeri girdi. Daha önce buraya bakmamıştı. Büyük bir küvet ile bolca şampuan vardı. Sıcak suyu açtı ve kıyafetlerini çıkarmaya başladı. Küvete girdi ve gözlerini kapatarak birkaç dakika dinlendi. Huzur vericiydi, köpüklerin havada süzülmesi ve daha birçok şey, harikaydı.
Bu sırada siyah saçlı genç pijamalarını giymiş eline ilk geçen magazini okuyordu. Bir sürü yakışıklı adam görünce uykusu açılıyordu. Tabiki bu adamlardan birinin duştan çıkan, ıslak beyaz saçlı, karın kaslı, sadece altında havlu olan Noe olmasını beklemiyordu. "Noe napıyorsun!" Beyaz saçlı oğlan şaşırarak karşısında elleriyle gözlerini kapatmaya çalışan gence baktı. "Bi sorun mu var?" Saçmaladığını fark eden genç bir şey demeden magazine geri döndü. Ne okuduğunu merak eden Noe arkadaşının yanına yaklaştığında havlusunun düşecek gibi olduğunu fark etti ve hızlıca kıyafetlerini giymeye başladı. Diğer genç ise kendi kendine mırıldanıyordu. "Bari gözümün önünde yapma..."
Sıra en korktukları zamana gelmişti... uyumak. İki gençte birbirlerine sırtlarını dönerek bu sorunu görmezden gelmiştiler. Birkaç dakika geçtikten sonra uyuyamayan iki genç konuşmaya başladılar.
"Hey Vanitas."
"Ne var?"
"Bugünden itibaren büyük bir oyunun içindeyiz."
"Biliyorum."
"Yani şunu demek istiyorum... sevgili gibi davranmalıyız."Aylardır yazmadığım hikayenin ikinci bölümünü atabildim sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~VaNoe~ No:169
FanficSıra en korktukları zamana gelmişti... uyumak. İki gençte birbirlerine sırtlarını dönerek bu sorunu görmezden gelmiştiler. Birkaç dakika geçtikten sonra uyuyamayan iki genç konuşmaya başladılar. "Hey Vanitas." "Ne var?" "Bugünden itibaren büyük bir...