Herkese merhaba.
Bu zamana kadar çok kez yazıp sildiğim bir sürü hikaye oldu. Bir iştahla başladığım ilk bölümlerden öteye gidip hiç paylaşmadım.
Bu kez denemek istedim. Kendime bir şans verip belki de beğenilir ve okunur diye ümit ederek başlıyorum.
Seveceğinize inanıyorum. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Geri bildirimleriniz benim için çok önemli.
Keyifli okumalar.
Şuraya da bir başlama tarihinizi bırakın lütfen. Benimki 8 Ağustos 2023.
***
Her romanın, şiirin, filmin, şarkının bir başlangıcı vardır. İpe ilk düğümün nerede atıldığı, denize ilk çapanın nerede atıldığı iplikçi içinde kaptan içinde az çok bilinir.İlklerin yeri çoğu zaman bir başkadır. Bak dersin ilk defa burada gördüm onu, ilk defa burada söyledik birbirimize sevdiğimizi diyerek mutlulukla anlatırsın. İlkler mutluluk sonlar acı verir çoğu zaman.
İlklerimi yazdığım bir defterim vardı. İlk kez nerede denize girdiğimi, ilk kez ne zaman midemde kelebeklerin uçuştuğunu, ilk kez nerede mutluluktan delicesine ağladığımı yazdığım dışı deniz manzaralı bir defterim var.
Tabi ki yalnızca güzel olan ilkleri yazmadım bu deftere. İlk kez ölümün bize de uğradığı anın tarihini, aşk acısından delicesine ağladığım o günü, memleketimi sevdiklerimi terk ettiğim o günü de yazdım.
Bir çok insanın aksine hayatımdaki kötü olayları unutmak gayretinde olmadım hiçbir zaman. Zira yaşanan iyi ve kötü olaylar bugünüme ulaştırdı beni.
Ben böyle derin düşünceler içerisinde kaybolup yatağımda uzanarak tavanı izlerken biricik ev arkadaşım içeriden bana seslenmişti.
Ben daha cevap veremeden tabiri caizse dingonun ahırına girer gibi odama girip söylenmeye başlamıştı.
"Ooo Deniz Hanımlar lütfedip uyandınız mı ya!? Kızım insan gelir bir yardım edeyim Ece'cim o kadar erkenden uyanıp kahvaltı hazırlıyorsun falan der ya! Tamam elim lezzetli hamarat bir hatunum ama yeter yahu!!?"
Serzenişlerine göz devirirken "Tamam geldim ya, amma abarttın kırk yılın başı bir miskinlik yapayım demiştim. O da battı hanımefendiye!"
"Tamam tamam demedim bir şey. Ama kahvaltıya acilen gelmen konusunda haklıyım. Arabayı muaneye götüreceksin daha saat on bire geliyor çabuk ol canikom."
Ufak bir baş sallamayla onaylarken bir yandan da odadan çıkması için iteliyordum. Ben size arkadaşımın çok konuştuğundan hiç bahsetmismiydim. Neyse bahsetmediysemde yakında anlarsınız.
Ece. Nam-ı değer can ciğer kuzu sarmam, iyi günlerin yol arkadaşı kötü günlerin kurtarıcısı ki aynı zamanda ev arkadaşım. Lisenin son iki senesinde Istanbul'a geldiğimde uyum sağlamam için oldukça yardımı dokunmuştu. Okuldan arta kalan vaktimizde eğer antremanım yoksa İstanbul sokaklarını didik didik edip gezilmedik yer bırakmıyorduk. Günden güne Istanbul'a alışmama yardımcı olmuş ve en iyi arkadaşım olma yolunda hızla ilerlemişti.
Üniversiteye geçtiğimizde halamın evinden ayrılıp Ece ile beraber bir ev tutmuştum. Ece hukuk okurken bende psikoloji seçmiştim ama antremanlar yüzünden o kadar zorlanıyordum ki bir süre ara vermek zorunda kalmıştım.
Sizlere daha uzun uzun arkadaşlığımızın nasıl ilerlediginden bahsetmek isterdim ama mutfaktan gelen homurtulara daha fazla kayıtsız kalırsam sizlere bahsedebileceğim bir arkadaşım artık olmayabilir.
Saçlarımı toplamamın ardından mavi bir kot giyip üzerine de beyaz tişört geçirmiştim. Kahvaltıdan sonra daha fazla geç kalmadan arabayı muayene için götürmem gerekiyordu. Mutfak masasına baktığımda Ece'nin yine maharetlerini sergilediğini görünce ufak bir ıslık çalmıştım. Islığıma kocaman bir kahkaha atarken bir yandan da bana çay dolduruyordu. Bazen birbirimize söylensekte aslında çok iyi anlaştığımız yadsınamaz bir gerçekti.
"Ee napacaksın? Turnuvalarda bitti. Ben diyorum ki ufak bir yurtdışı tatili yapalım be dersin? Sercan'la Elif'te gelir belki..."
Ağzımdaki lokmayı yutarken "Bilmem olabilir. Belki babaannemgil gelebilirler onları çağırmayı düşünüyordum. En son geçen sene gelmişlerdi" dedim.
İkimizde kendi içimizde tatil planları yaparken sessizliğimizi oturma odasından gelen telefon melodisi bölmüştü. Telefonumu alıp masaya döndüğümde bir yandanda tekrardan halamı arıyordum. Ben gidene kadar telefon susmustu.
"Efendim halacım?" Aslında dün antrenmanlarımın bittiğini söylemiş buraya gelmeleri için ısrar etmiştim ama orada işleri olduğunu yazın çok yoğun geçtiği üzerine biraz yakınmış yine de gelmeye çalışacaklarını söylemişti.
"Deniz, kızım iyi misin? Evde misin?" Sesinin biraz kötü ve boğuk gelmesi içimden acaba kötü bir şey mi oldu diye düşündürmüştü.
Sabırsızca "Hala ben iyiyim de siz iyi misiniz. Birine bir şey mi oldu ?" dedim.
"Deniz şimdi sana bir şey söyleyeceğim ama sakin ol tamam mı? Annem kalp krizi geçirdi sabah bizde şimdi hasta hastaneye geldik hatta. Doktorlar daha bir şey demediler ama haber vereyim dedim sana."
Halamın hıçkırarak anlattığı şeylerin ne kadarını anladım bilemiyorum zaten bir noktadan sonra bende ağlamaya başlayınca Ece elimden telefonu alıp o konuşmuştu.
Ne ara odama geldik ve Ece benimle beraber valiz hazırlamaya başlamıştı hatırlamıyorum. Şokta gibiydim inanamıyordum.
Ece valizin içine bulduğu kot pantolonları bir kaç elbise ve tişörtü atarken ben yatağa oturmuş onu izliyordum. Kendine ufak bir valiz hazırlamak için odasına gittiğinde hala oturduğun yerden kalkmamıştım.Aradan kaç dakika geçti Ece ne zaman yanıma geldi arabamla ve evle ilgili bir şeyler söyledi ve biz onun arabasına binip ne zaman Muğla'ya doğru yola çıktık inanın bilmiyorum.
Aradan uzun bir süre geçtiğinde bizde Muğla il sınırlarına çoktan girmiştik.
Ece ani bir frenle beraber gelişi güzel bir şekilde hastanenin önünde arabayı durdurduğunda olayı yeni idrak edebiliyor gibiydim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes çekecekken içime gözlerimin yanmasıyla elim yüzüme gitmişti. Usulca akan ve hatta yüzümde kuruyan göz yaşlarımı bile fark etmemiştim.
Zorla derin bir nefes alıp arabadan indim. Ece'nin de inmesiyle beraber hızlı ve aceleci adımlarla danışmaya doğru yürümüştük.
"Dürdane Yılmaz. Sabah saatlerinde gelmiş."
Söylediklerimle beraber odasının 3. katta 101 nolu odada olduğunu öğrenmiştik. Asansöre binip üçüncü kata çıktığımda yol üçe ayrılıyordu. Sıra numaralara bakıp koşarcasına sol koridora gittiğimde göreceklerimden habersizdim.
Zira O'nu görmüştüm. Bir zamanlar sevdiğim adam koridorda volta atarken artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağından oldukça emindim.
Tek ricam bu karşılaşmayı oldukça hasarsız bir şekilde atlatmaktı.
*
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen benim için çok önemli <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denize Çıkan Yollar
Teen FictionDerler ki eğer iki insanın kaderi birse bir gün mutlaka karşılaşırlar. Yıllar önce ansızın çıkıp gittiğim memleketime geri dönmek zorunda kaldığımda yaşanacaklardan habersizdim. Babama bir sözüm vardı. O madalyayı kazanacaktım, gerekirse canımı diş...