t w o

178 28 20
                                    

Arisu ve Karube Tokyo'yu arıyordu. Sakai hiçbir yerde yoktu ve hepsi gitgide endişeleniyordu. Chota da onlara yardım etmek istemişti fakat bacağındaki büyük yanık yürümesine engel oluyordu, arkadaşlarına engel olmamak için beklemek zorunda kalmıştı. Sakai, Chota, Karube ve Arisu liseden beri arkadaşlardı. Hiçbirinin arkadaş çevresi pek geniş değildi fakat birbirlerine yetiyorlardı.

Gece yarısı olmuştu yine de Sakai aradıkları hiçbir yerde değildi. Arisu ve Karube endişe ve karamsarlık içinde diğerlerinin yanına döndü. Kızın nerede olabileceği hakkında hiç bir fikirleri yoktu.

"Belki sahili bulmuştur ama geri dönüşü yoktur" dedi Chota. Hemen ümitlerini kaybetmemeleri için uğraşıyordu.

"Onu nerede arayacağımızı bilmiyoruz, koca Tokyo'daki herhangi bir yerde olabilir. Burada her gün ölen o kadar çok insan var ki onlardan biri Sakai olabilir." dedi Karube sigarasının dumanını üflerken.

"Arisu, sen hep bir şeyler bulursun değil mi? İlk oyundan da bizi sen kurtardın... Bir şeyler düşünmeyi denesen?" Chota bu sefer de Arisu'ya bakıyordu. Arisu başını aşağı doğru eğmiş düşünüyordu.

"Oyunlarda kurallar ve çıkış yolları vardı. Bu sefer yok. Oyuna girmediğine eminim fakat nerede bulabileceğimizi bilmiyorum"

Rei sahile girmişti. Odasında çıkış yolunu düşünüyordu, bir şekilde dışarı çıkıp arkadaşlarına iyi olduğunu ve burayı aramayı bırakmakarını söylemesi gerekiyordu. Burası Karube'nin hayalini kurduğu gibi bir yer değildi.
Buraya girerde çıkışı bulamazdı.

Akşam herkes oyuna gittiğinde buradan çıkmayı deneyebilirdi. Çıkmak için doğru zamanı beklemesi yeterliydi.

Herkes arabalarına binmişti. Onlar sahilden uzklaştığı anda Sakai hızlı adımlarla kapıdan çıktı ve ilerlemeye başladı. Yakalanmaktan korkuyordu fakat arkadaşlarını uyarma isteği daha ağır basıyordu.

Sahilden biraz uzaklaştığın koşarak ilerlemeye başladı tabi birinin hızla kolunu tutması ve kendine çevirmesi bir olmuştu. Rei onu tutan kişiye baktığı anda çenesinin altına dayanan tüfek ile başını biraz yukarı kaldırdı.

Karşısındaki kişi Niragi’ydi. Daha sahilin ilk günü onun adını çok fazla duymuştu ve onu yakalayan kişinin de Niragi olduğunu gördüğünde yaşamaya dair ümidi oldukça azalmaya başlamıştı. Neden onu yakalayan başka biri değildi de Niragi’ydi?

"Şuna bak, sahilin ilk gününden kaçmaya mı çalışıyorsun." dedi Niragi kızın çenesinin altındaki tüfeği biraz daha bastırıp başını kaldırmasına neden olarak. "Son zamanlarda insanların anlama kapesitesi azalıyor, üç tane kural var ve bunları anlamıyor musun?" dedi Niragi, kızın kolunu bırakmıştı fakat tüfeğinden dolayı Rei hareket edemiyordu.

Sallanan adımlarla Rei'ye biraz daha yaklaştı. "Seni burada mı öldürmeliyim yoksa sahile götürüp herkesin önünde mi vurmalıyım?"

"Kaçmıyordum! Gerçekten geri dönecektim, Sadece biraz dolaşmak istemiştim."

"Ya öyle mi?" dedi Niragi. Kızın üzerine tüfeği ile o kadar bastırmıştı ki geriye tökezlemesine neden olmuştu. Kızın yüzüne yaklaştı ve dil hareketini yaptı. "Nasıl kanıtlayacaksın"

"Ben... Bilmiyorum, sadece biraz dolaşıp geri dönecektim."

"Koşarak mı dolaşıyordun?" dedi Niragi gülerek. Kızın kolunu tuttu ve sahile doğru ittirdi. "Sanırım seni insanların önünde vurmayı tercih ederim"

Kız öne doğru tökezlemişti fakat birkaç adım arkasında olan Niragi’ye baktı. "Kaçmıyordum! Gerçekten, ölmek istemiyorum!"

Niragi tüfeğini aşağı doğru çevirdi ve kıza olabildiğince çok yaklaştı. Kızın yüzünü tek eliyle tutarak, sıktı.
"Seni affedersem karşılığında ne alacağım? Biliyorsun, artık kimse kimseye iyilik yapmıyor."
Kızın yüzünü iyice sıktı ve kendi yüzüne yaklaştırdı. "Yani ölmemek için istediğimi yapacak mısın?"

Rei yüzünü kurtarmak için birkaç adım geriye gitmeye çalıştı fakat Niragi’nin tutuşu fazla sıkıydı. "Bunu  hayır olarak mı saymalıyım?"

Rei endişeyle konuşmaya başladı. "Hayır, ölmek istemiyorum!"

"Öyleyse kabul ediyorsun yani, sanırım yararlı bir anlaşma oldu." dedi Niragi kızın suratına doğru gülerek. Ardından kızın kolunu sıkıca tuttu ve sahilin yolunda sürüklemeye başladı.

Kapıdan içeri girdiklerinde kızı sert bir şekilde itti ardından da üzerine yürüdü."Ne isteyeceğimi düşünmem gerek, bu süre boyunca kendini öldürecek davranışlarda bulunma. İstediğimi yaptırma şansımın boşa gitmesini istemeyiz." dedikten sonra kızın yanından çekilip gitti.

Rei ise ümitsizlik içinde odasına döndü, hem arkadaşlarına haber verememişti hem de boşu boşuna başına Niragi derdini almıştı.

Yüzünü yastığına bastırdı ve çığlık attı, buradan kurtulmanın bir yolunu bulmalıydı.

Ertesi sabah gece nasıl uyuduğunu anlamadan uyandı Rei. Yine kaçmaya çalışsa yine yakalanırdı bu yüzden denemeye bile gerek duymadı.

Bu gün Shibuki ile Chota'nın vizesi bitiyordu bu yüzden oyuna katılmak zorundaladı, Rei belki akşam bir oyuna katılırsa onları bulabileceğini düşündü.

Chota ise yanmış ve tamamen kullanım dışı kalmış bacağıyla nasıl oyuna katılacağını düşünüyordu. Zaten koşamıyordu ve neredeyse bütün oyunlar da koşmak ile ilgiliydi.

Hava kararıyordu ve oyun alanları açılmaya başlamıştı, Karube ve Arisu Chota'nın hızlı yürümesi için yardım ederek oyun alanına gitmeye başladılar, Shibuki ise peşlerinden geliyordu.

Shibuki ile oyuna girmek ne kadar mantıklıydı tartışılır. Sonuçta yaşamak için diğerlerinin canını hiç düşünmeden tehlikeye atabilecek biriydi.

Rei ise numarasının yazdığı arabanın önünde duruyordu, takım arkadaşlarının gelmesini ve yola çıkmayı bekliyordu.
Arabaya yaslanmıştı ve kapılara doğru bakıyordu.

Bir anda ellerini kızın iki yanından da arabaya yaslanıp Rei'nin bedenini kendi kolları arasına almış Niragi göründü. "Küçük cadıyı oyunda izlemek isterdim fakat ne yazık ki bu mümkün değil." dedikten sonra kızın gözlerinin içine bakarak güldü.

"Ölmemeye çalış." dedikten sonra yavaşca kızın boynuna doğru nefesini üfleyip kendini bekleyen arabaya doğru ilerledi.

Rei de onunla herhangi bir konuşmaya girme gereği duymadan kendi arabasına bindi, takım arkadaşları da çok geçmeden gelmişti ve arabayla ilerlemeye başladılar.

Oyun alanına ilerlerken Rei arkadaşlarını bulabilme konusunda çok ümitliydi, sonuçta onların da bir oyuna katılması gerekiyordu ve katılabilecekleri çok fazla da bir oyun sayısı da yoktu.

Oyun alanına vardıklarında buranın büyük bir ev olduğunu gördüler. İçeri girdiklerinde eline aldıkları telefon ile geriye sadece iki telefon bıraktılar. Rei gelen bütün oyunculara hızlıca baktı ve aralarında kendi arkadaşlarını göremediğinde yine kötü hissetmeye başladı.

Sakai sırtını duvara yasladı ve oyunun nasıl bir şey olduğunu düşünmeye başladı. Oyunu öğrenmek için başlamasını beklemek gerekiyordu fakat daha başlamasına sekiz dakika vardı.

Rei elinde çeverip durduğu telefon ile oyunun başlamasını bekliyordu. Bir yandan da arkadaşlarını daha sonra canlı bir şekilde görmeyi diliyordu.

Süre dolduğu anda herkesin telefonuna 'lütfen ilk odaya geçin' yazan bir yazı çıktı. Bütün oyuncular ilk odaya girdiğinde arkalarındaki kapı çarparak kapandı.

Rei etrafına baktığında girdikleri kapı dışında dışarı çıkabilecekleri tek yerin karşılarındaki kapı olduğunu gördüler.

Daha kurallar okunmadan bira daman gitti ve ilk önce girdikleri kapıyı açmayı denedi. Hiçbir şekilde açılmıyordu, onun ardından da ikinci kapıya ilerledi fakat onun da kilitlenmiş olduğunu anladığında zorlamayı bıraktı ve odanın ortasında duran koltuğa oturdu.

"Karo oyunu çıkacağına eminim. Buradan çıkmamız zor olacak" dedikten sonra ellerini başının arkasında birleştirdi ve başını geriye doğru eğdi.

Veni Vidi Amavi || Suguru Niragi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin