18

182 20 0
                                    


Dersin başlamasına az bir süre kala herkes bahçeye inmişti. San merakla Wooyoung'ın gelmesini gözlerken, Mingi ve Yeosang yine bir konuda tartışıyordu. Seonghwa ise her zamanki gibi telefona dalmış, okul magazin sayfasında olan bitene göz atıyordu.
Az sonra yanlarına gelen Wooyoung ve diğerlerini farkettiler.

"Geliyor bizimkiler"

"Yaa, ne demezsin"

"Selam millet"

Seonghwa hariç herkes cevap vermişti Wooyoung'ın selamlamasına. Tüm gözler ona döndüğünde istemese de o da selamlamıştı Wooyoung'ı.
Dersin başlamasına daha vakit olduğunu anlayınca elini San'ın omzuna atan Wooyoung yine onu biyerlere götürürken, Jongho ve Yeosang'da liseli aşıklar misali uzaktan birbirlerine gülümsüyorlardı. Hongjoong ve Seonghwa birbirlerinden uzağa oturmuş, göz göze gelmemeye gayret ediyordu. Yeosang Jongho'yla flörtleşmeye başlayınca bigbang teorisini çürütme tartışması yarım kalmıştı Mingi'nin. Telefonunu sınıfta bıraktığını hatırlayınca morali daha da bozuldu.

"Selam..Mingi"

Yanına oturan Yunho'ya baktı Mingi. Onun hakkında pek bir şey bilmiyordu, sadece bir zamanlar tüm okulun konuştuğu konu olan Minho'nun eski sevgilisi olmasından haberdardı. Onun dışında iyi birine benziyordu. Onunla konuşmaktan zarar gelmez diye düşündü.

"Selam..Yunho"

"Ders başlamak üzere..Bu arada, basketbol oynamayı sever misin?"

"Daha önce Hwa hyungla bir kaç kere oynamıştık, çokta iyi olduğum söylenemez."

"Istersen, yardım edebilirim.."

Mingi kendini gülmemek için zor tutuyordu. Yalan söylemişti, basketbolda bir çok kez birincilik madalyası almış, çok kez yarışmalara katılmıştı. Ama okul haricinde olduğu için çoğu kişi bundan haberdar değildi. Eh, biraz eğlenmekten zarar gelmezdi herhalde.

"Oh, ciddi misin? Gerçekten mi?"

Yunho kollarını önünde birleştirip arkasına yaslandı ve uzaklara bakmaya başladı.

"Şimdiden üzgünüm."

"Ne için?"

"Bizim takım...ayıptır söylemesi biraz iyidir de, biraz."

"Hmm, öyle mi.."

Öğretmenlerinin gelmesiyle hazırlanmaya başladı iki takım da.

"Mingi, çok ağlamayın he, yenersek"

"Aynen Yunho kurumuş boğazım aynen"

"Jongho karşı takımdaki arkadaşı kesmeyi ne zaman bırakacaksın?"

"Hyung, hızlı damat lazım mı?"

"Yani yavaş olanına ihtiyacımız yok, önemli olan ne konuda hızlı old..Jongho odaklanır mısın artık!"

"Hyung, ben ne bok yicem şimdi?"

"Kuzu başta yalan söylemeyecektin, her koyun kendi...Yardım ederim ben sana, sen bana ayak uydur yeter"

"Ya rezil olursam"

"Şu karşıdaki kertenkeleye mi rezil olmaktan korkuyorsun San?"

"Hyung, deme öyle ya"

"Yeosang, yine ekmeğindesin karşim"

"Siz zamane gençleri ne anlarsınız, anca kıyıda köşede...Biliyor musun,yarın buluşalım mı dedii"

"Obuaaa, first date diyosun"

"Arkadaşlar odaklanalım lütfen! HER ŞEYİ BEN Mİ SÖYLEYECEĞİM YA, YETER BIKTIM HEPİNİZDEN OF"

"Dikkatli bakarsan biraz sinirli ama çok dikkatli bakman lazım"

...

Maçtan sonra Yunho ve Mingi hariç herkes sınıflara dağılmıştı.
Öğle arasına girdiklerinde arka bahçede biraz soluklanmak, aslında daha çok muhabbet etmek istemişlerdi.

"Tamam ağlama bi dahakine yeniliriz"

"Ahaha biz siz ağlamayın diye yenildik asıl"

"Yalnız Seonghwa hyung olmasa kazanamazdık, ben bu kadar iyi olduğunu tahmin etmemiştim"

"Bende senin bu kadar iyi olduğunu tahmin etmemiştim. Hey, bana neden söylemedin?Haksızlık bu"

"Biraz eğlenmek istedim"

"Ve başardın da"

İkisi de gülmeye başladığında Mingi, aralarındaki bağın yavaş yavaş kuvvetlendiğini hissetti.
Sessizlik hakim olduğunda, konuşmayı tekrar başlatmak içi ilk hamleyi Yunho yaptı.

"Jongho ve Yeosang..Onları biliyorsun değil mi?"

"Evet, sanırım yeni bir aşk dizisine konuk olacağız, sıkıcı"

"Hey, neden? Çok tatlılar bence"

"Açıkçası, Yeosang'dan beklenecek bir hamle değil. İnsanlara karşı tahammülsüzdür ve onların sıkıcı olduğunu söyler. Birbirlerine hemen bağlanmaları biraz ilginç.. Gerçi, tanışmalarına ben manî oldum sanırım"

"Nasıl? Onları sen mi tanıştırdın?"

"Tam olarak değil, koridorda oyun oynuyorduk. Yeosang kaybedince koridorda arkası dönük yürümesini istedim. Sonra Jonghoya çarptı, tanıştılar bla bla"

"Onun mutlu olması seni de mutlu etmez mi?"

"Tabiki de eder, hatta uzun bir süredir sadece mutlu olmasını istiyorum ve ilerde üzülmemesini.."

"Jongho'nun öyle biri olmadığına emin olabilirsin, değer verdiği insanları yüz üstü bırakacak biri değildir"

"Umarım haklısındır"

"Eh, peki sen? Yani, sormayı unuttum.. Hetero-"

"Hiç düşünmedim. Gereksiz bir konu"

Yunho aniden ayaklandı ve elindeki lolipopu ağzına attı. Kollarını önde birleştirip uzaklara bakmaya başladı.

"Kendini editte gibi mi hissediyorsun yoksa?"

"Yarın..Benimle sahile gelir misin?"

"A-a, birlikte mi?"

"Arkadaşların da gelebilir. Baş başa kalmak istemezsen tabi"

"Aslında yarın dönem sonu ödevimi yapmam gerek"

"Hangi ders?"

"İngilizc-"

"Güzel, sana yardım edeceğim. Ders başlamak üzere, bana konumu atarsın!"

Başka bir şey demeden hızlı adımlarla ordan uzaklaşan Yunho'nun teklifini kabul etmekten başka şansı yoktu Mingi'nin. Neden bir anda böyle bir teklfite bulunduğunu anlamamış olsa da hoşuna gittiğinin farkındaydı.
Dersin başlamasına az kaldığını hatırladığında, ayaklanıp Yunho'nun peşinden koşmaya başladı.

"Hey, bekle bir dakika! Bende numaran yok"

"Sahi mi? Ah, doğru. Unutmuşum"

Hızlıca telefonunu çıkarıp Mingi'ye uzattı.

"Numaranı yazabilirsin"

Telefonu alıp kendi numarasını tuşladı. Neden böyle bir şey yaptığından emin değildi. Ama mutluydu sebepsizce.

"Pekala, artık gidebiliriz"

09.08.2023

its our style | ateez |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin