5- ' Yara.'

134 10 17
                                    

---

-koyduğum şarkı eşliğinde okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar:)-

"Aç mısın?"

"Hayır."

"Hadi ama Leya! Bir şeyler yemelisin. Neden yemiyorsun?"

"Aç değilim çünkü, sağ ol."

"Yok yok, sen de bir haller var. Sen aç olmasan bile benim yemeklerimi kaçırmazsın."

Alisa'nın sorgulayıcı ve ısrarcı konuşmaları bittikten sonra başımı koyduğum masadan kaldırıp ona baktım.

"Özür dilerim, pek bir iştahım yok."

"Peki..."

Alisa yemeğini alıp balkona geçti. Balkonu benim balkonuma kıyasla biraz daha büyük olduğu için oturup yemek yiyebileceği bir alanı vardı.

Canım hiç bir şey yapmak ya da yemek istemiyordu. Bir hafta, tam bir hafta olmuştu Çağan'dan haber alamayalı. En son sanki içeride can çekişiyor gibi bir hali vardı fakat ben umursamadan uzaklaşmıştım. En son da benden tentürdiyot istediğin de evde birinin yaralı olduğu belliydi.

Kapısına gidip 'iyi misin, bir şeye ihtiyacın var mı?' diye sormaya bilr utanıyor ve çekiniyordum. Ben onu neden saçma sapan bu kadar önemsiyordum?

Hem gıcık hem de kalpsizin biriydi.

Onun için endişelenmem saçmaydı. Ancak olmuyordu işte. Beni absürt bir şeyler itiyordu ona karşı. Anlayamıyordum. Evden çıktığını da görmemiştim zaten.

Derin bir iç çektikten sonra ayağa kalktım. Zaten yakında kokusu ortaya çıkardı.

"Alisa, ben eve gidiyorum. Kendimi fazla iyi hissetmiyorum. Sanırım üşüttüm."

"Ya ama Leya, daha yarım saat olmadı."

"Kusura bakma Alişim ama cidden gitmem gerek. Teşekkür ederim."

Kafasını salladı.

"Peki."

Beni kapıya kadar uğurladıktan sonra çapraz binaya, yani kendi evime gittim. Merdivenleri tek tek, ağır ağır çıktım.

Sonunda eve ulaştığımda kapısına baktım ilk. Ses seda yoktu. Döndüm ve anahtarı çıkardım çantamdan. Eve girecekken durdum. Giremedim. İçim içimi yiyordu. Arkamı döndüm. Halini soracaktım ve nasıl olduğuna bakacaktım. O benim burnumu çarptığımda yanımda olmuş, iyi olana kadar gitmemişti. Benim böyle bir şey yapmam sadece nankörlük olurdu.

Kapısına yaklaştım ve tıktıklamak için elimi kaldırdım. Bir iç çektikten sonra kapıyı çaldım. Elimi geri çektim ve açmasını bekledim. Yerimde duramıyordum adeta, her an heyecandan bayılabilirdim. Bir kaç adım sesi geldikten sonra kapının önünde durdu.

Bekledi biraz. Sanırsam kapı deliğinden baktı. Daha sonra yavaşça açıldı kapı. İlk biraz aralıkta, kimse görünmedi. Daha sonra dalgalı ile kıvırcık karışımı açık kahverengi, kumral bir saç. Sonra da ela gözünün biri.

Gözünü görür görmez kalbimde bir çarpıntı hissettim. Utancını yenmek için konuşmam gerekiyordu.

"Leya?"

"Çağan."

Bir süre bir şey demeden baktık birbirimize. Hâlâ yüzünü tam olarak açmamıştı. Sessizliği bozan ilk o oldu.

"Ne için geldin?"

'Seni günlerdir merak ediyorum, acaba canın mı yanıyor, ne oldu da çıkmıyorsun evden, sadece bunları merak ediyorum.'

efulim.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin