2

30 5 0
                                    


Felix'e anlattığımda olanları bir süre şaşkınca bekliyor konuşmadan. Beklemiyor sanırım benden böyle bir şey ki haklı, ben de kendimden beklemezdim.

"Jisung'u ders çalışsın diye kütüphaneye yolluyoruz öpüşüpte geliyor."

"Çok tuhaf bir ortamdı ama, öpüşmessek olmaz diye düşündüm."

Dediğim şeyle kahkaha atıyor Felix daha sonra da okulun sayfasından onu bulmaya çalışıyoruz. Azimli çalışma tabiki de sonuç veriyor ve o kişinin adının Chan olduğunu öğreniyoruz. Felix bazı arkadaşlarının ağzını yokluyor ve böylelikle onun hakkında bir iki şey öğreniyoruz.

"Ne olucak şimdi?"

"Ona bağlı, eğer bir adım atmazsa hiç olmamış gibi devam ederim olur biter."

Felix kısık gözleriyle bir süre beni izliyor sanırım ondan etkilenip etkilenmediğimi ölçmeye çalışıyor. Ama tanımadığım birinden hoşlanıp onun için üzülecek biri değilim.

Bu dediğimi okulun ilk günü Felix ile kantine girdiğimizde beni gördüğü halde kafasını arkadaşına çevirip konuşan kişiyle daha ciddiye alıyorum. Eğer o olanları yok sayıyorsa ben de ona uyarım diyerek bir daha o tarafa bakmadan tostumu yiyorum. Ama Felix benim kadar sakin kalamıyor ve tüm tenefüs boyunca adını yeni öğrendiğimiz çocuğa sövüyor. Onun çatık kaşlı ve yaratıcı küfürlerine gülüyorum ben de. Zilin çalmasıyla kalkıyoruz oturduğumuz masadan ve yanından geçip gidiyorum ondan tarafa bakmadan.

Öğle arasından sonra beden dersi için bahçeye çıkıyorum, son sınıf olduğumuz için bizi serbest bırakıyorlar biz de Felix ile ders çalışmak yerine çimenlerin üzerine yatıyoruz. Bazen mola vermek gerekiyor ve biz de beden dersini seçiyoruz bunun için.

Okulumuzun kedisi ve yavruları yanımıza gelirken onlarla oynuyoruz tüm ders boyunca. Ben minik yavrularla oynarken Felix annelerini seviyor. Soongi yanağımı yaladığında başının üstünden öpüyorum onu. Zilin çalmasıyla okulun kedilerinin koruması ve sorumlusu olan Lee Minho bize doğru yaklaşıyor, onunla bir iki muhabbetimiz var sadece.
Yanımıza oturup Dori'yi kucağına aldığında diğer ikisi de beni bırakarak Minho'ya gidiyorlar.

"Seni görünce beni bıraktılar."

Tebessüm ederek karşılık veriyor bana ve biz tüm teneffüs kedilerle oynuyoruz. Daha sonra Minho yemek vakti diyerek kedileri yuvalarına götürüyor. Felix ile boyamasına yardım ettiğimiz yuvalarına. Sanırım kimseyle pek konuşmayan Minho bu yüzden bize daha yakın davranıyor. Diğer ders kitap okuyorum böylelikle kendimize verdiğimiz mola bitiyor ve biz derslere geri dönüyoruz. Kütüphanede de devam ediyor bu durum ve yanıma oturan kişiyi umursamadan paragraf sorularına veriyorum tüm ilgimi. Okulda yokmuşum gibi davran kişi yeniden yanıma oturmakta sorun görmüyor anlaşılan.

Hepsini doğru yaptığım testle dudaklarım  kıvrılıyor memnuniyetle. Ortaokulda kazandığım okuma alışkanlığına minnetlerimi sunuyorum içimden. Elindeki kalemi bırakarak bana doğru, boynuma doğru yaklaşan kişiyle her ne kadar huylansam da diyeceği şeyi merak ederek bekliyorum tepki vermeden. "Aslında daha farklı bir tepki bekliyordum." O günden sonraki tutumumdan bahsettiğini anlıyorum hemen. "Sana ayak uydurdum sadece." kısaca bakışlarına karşılık vererek test kitabına geri dönüyorum. 
Ama o bundan memnun olmamış olacak ki daha da yaklaşıyor bana.

"Sana bir şey ifade etmemiş olmalı, öpüşmemiz yani."

Belki de kulağıma fısıldadığı içindir ya da ondan bunu duymayı beklemediğim içindir bilmiyorum ama utanıyorum elimde olmadan. Netice de her gün birini öpmüyorum hatta hiç kimseyi öpmüyorum.  Ama o sanki beni biraz aha utandırmaya kararlıymış gibi konuşmaya devam ediyor.

So What? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin