Ah Eros.
Çılgınlıklara imza atan aşk oklarını insanlarla paylaşmak için yanıp tutuşan Eros.Zamanında eğer o aşıklar için kullandığın oku Jimin'in varlığını unuttuğu kalbine atmamış olsaydın bir insanın öldürecek kadar yüksek derecede güzel hissettiren aşkın pençelerine düşmesine neden olmuş olabilir miydin yine de Tanrı Eros?
Çılgınca gümbürdeyen kalbi dört nala koşulmuş at gibi karşısında ki adama doğru amansızca gidiyordu.Jimin bundan kati suretle şikayetçi değildi.Eğer bu dünyada kalbinin son ritmini paylaşacağı tek bir insan dahi kalmasaydı onu Jungkook için düşünmeden feda ederdi.
Yakınlıkları ile burnuna giren her bir oksijen deltanın saf kokusuna karışmış parfümünü de ciğerlerinde severek misafir olarak kabul ediyordu.Çalan telefon bir bıçak gibi tüm sessizliği kestiğinde girdiği transtan çıkan omega işlevini yitirme derecesine gelen ellerini kullanmayı akıl edebilmişti.
"T-telefon çalıyor."Tutulan dilinin yegane sahibi tam burnunun dibinde ki adamdan başka hiç kimse değildi.Ellerini kaldırarak kulak dibine sıcak nefeslerini üfleyen Jungkook'un göğsüne çıkararak ittirmek için gereken gücü kendisinde bulabilmişti.
"Bir bakayım ona ben önemlidir belki."Tamamen yalandı bu.Büyülü atmosferine daha fazla kapılıp gitmek istemediği için diline gelen cümleleri öylesine sarf edip bırakıvermişti.Jimin parmak uçlarında hissettiği yapılı göğse dayayarak biraz alan açtı kendisine.
"Bak bakalım sen bir telefonuna."Nefesini son kez tenine bırakan adam büyük bir sükunetle kendisini geriye doğru çekti.Bir an için şu yakınlıkta yaşamak istemişti sadece.
Uyuşmuş vaziyette olan bacaklarını kıpırdatıp onun ekseninden çıktı.Kafası allak bullak olmuştu.Bu yakınlıkları yumru gibi küçük kalbine zavallıca hissettiriyordu.Nasıl da saniyesinde kapılıp gittin Park Jimin?Derslerde zehir saçan zihnin nasıl da bi kaç saniye elde ettiğin yakınlıkla buhar olup havaya karıştı?
"Evet...Evet hemen açmam gerekiyor sanırım."
Hızlıca birbirine dolaşarak tökezleyen adımları ile çantasının içinde olan telefona çok önemli bir şeymiş gibi sarıldı.Fermuarın arasında durmadan çalan telefon aslında önemsiz ama bir o kadarda önemli birisinin aramasına eşlik ediyordu.
Babası arıyordu.
Güllerin arasında en parlak olan güzel suratı anında bozguna uğramış gibi sarsıldı.Her zaman parlak olan gülüşünün içine acının kırıntıları cam kırıkları gibi serpiştirilmişti.
Erostan babası içinde bir sevgi oku isteseydi eğer bu aşırıya kaçmış olur muydu?Para için aradığını biliyordu yine de bir umutla belki hatırını sorar diye yeşil tuşu kenara kaydırdı."Merhaba Jimin."Kulağına dayadığı ahizeden yükselen ses yabancı bir insanla mesafeli konuşuyormuş gibi fazladan uzaktı.Kalbi saf acıyla burkuldu Jimin'in.
"Merhaba baba."
Babası beklemeden konuya direkt girdi.Küçük olanın yüreğini sızlattığını bilseydi yine de bu eylemine devam eder miydi?"Bu ay para göndermedin."Diye huysuz bir çocuk gibi sızlandığında buruk olan tebessümüne histerik bir gülüşün dudakları arasından firar etmesine engel olmadı.
Hiç şüphe yok derdi.
"Baba."dedi Jimin gülüşlerinin arasından.Elinin altında tuttuğu çantasına tırnaklarını sinirle geçirdi."Kirayı ve faturaları yatırdım elimde kalan para ise ay sonunu çıkartmama bile yetecek kadar az nasıl olurda benden hala para istersin?"
"Vefasız velet seni yanında yalnızca ben kaldığım için kıymetimi bilmiyorsun ve kendinde bu hakkı görüyorsun öyle değil mi?"Sesinin yüksek desibelde çıkmasını umursamadan oğluna bağırdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/348394797-288-k149.jpg)