King's Cross

439 28 54
                                    

1. sınıf

"Hadi Ruby, geç kalıcaz"

"Geldim Anne!"

Küçük kız hızlıca saçını tarayıp aynada kendine son bir kez baktı. Sonra aşağı indi. Aşağıda onu annesi ve babası bekliyordu.

"Hadi hadi, gidelim artık! " dedi küçük kız. Heyecanını bastıramıyordu. Gerçi bugün Hogwarst'a gidecekti. Nasıl sakin olabilirdi ki?

Tam ayakkabılarını giymek için kapıya yönelmişti Ki annesi ona seslendi: "Ruby, bir dakika beni dinlermisin?"

Daha yeni eline aldığı ayakkabılarını geri yerlerine bırakıp annesinin karşısına geçti

"Ruby, artık Küçük bir çocuk değilsin, Hogwarst'a gideceksin. Bu yüzden sana bazı şeyler söylemeliyiz. Orada bazı kişiler Muggle doğumluları aşağılık buluyor. Bence bu tamamen yanlış. Muggle doğumlular Melezlerden çok daha saf. En azından kusurlu değiller. Öyle söyleyenlerle konuşma. Özellikle Küçük Black'le. Annesi onu tamamen kendi gibi yetiştirmiş." Diye söylendi arada. Blue'lar ve Black'ler yıllardır anlaşamazlardı. " Neyse, dediklerimi unutma. Hogwarst'ta hangi binada olduğun önemli değil, yeterki o binanın özelliklerini sonuna kadar taşı. Sen bir Blue'sun, Bunu oradakilere göster. derslerini asla boşlama, Takıma kesinlikle gir. Trende de düzgün davran.  Ve ne olursa olsun unutma, sen bir Blue'sun. Blue'ların başarısını ve güzelliğini herkese göster."

Ruby için bunlar sorun değildi. Yıllardır kitaplara baka baka sihir öğreniyordu ve oldukça iyiydi. İksire bayılıyordu. Ayrıca Ne zaman Sirius la yan yana gelseler beraber Quiditch oynarlardı. Trende düzün davranmaya gelince, annesi ne düşünüyordu? onun koştura koştura gidip herkese çarparak trene yetişmeye çalışacağını mı? Ha. Zaten erken gidiyorlardı. diğer yıllarda kendi gittiği zamanlarda da düzgün davranabilirdi. O bir Blue'du. Elbette böyle davranmayacaktı. Hiç bir yıl.

---------

"KOŞUN, KOŞUN!"

Mike, Ruby, Alice, Julia, Pandora ve Frank, trenden önce buluşmak istemişlerdi. Ama saate bakmayı unutmuşlardı. Ve şimdi trene yetişmek istiyorlarsa koşmalılardı.

Ruby koşarken saatine baktı. sadece 2 dakika kalmıştı. 

Koştular

Koştular

Yetişmek üzerelerdi

Ha gayret

Ve EVET

Trene binmeyi başardılar.

-------------

6 arkadaş kompartımanda oturuyordu. Ruby sırtını Mike'a yaslamış, karşısında oturan Julia ile konuşuyordu. Mike da yanındaki Frank ile Quidditch'den bahsediyorlardı.. Pans ve Alice'se tatilden konuşuyorlardı.

Julia birden konuya bodoslama  dalarak bir soru sordu.

"Frank, senin niye sevgilin yok?" diye sordu. Ruby ve Pans Gülmemek için kendini zor tutarken Alice seni öldürücem bakışları atıyordu. Aslında bu sorunun cevabını herkes biliyordu. İkisinin de birbirinden hoşlandıkları Belliydi. Ama çıkmaları için önce Alice in sadece "Arkadaş" olmadıklarını anlaması gerekiyordu. 3 kız da çok uğraşmasına karşın hala Alice kabul etmiyordu. Sonunda üçlü bu ikna çabasından vazgeçmiş, ne de olsa bir şekilde çıkarlar diye düşünmeye başlamışlardı.

 "Bilmem, Daha bana layık birini bulamadım" diye cevap verdi Frank gülerek. soruyu ciddiye almamıştı.Onun tam tersine Alice'in yüzü Ruby'nin saçlarının rengine bürünmeye başlamıştı.

"Buna cidden inanıyorlar mı?" diye fısıldadı Mike Ruby'ye

"Emin değilim. Normalde olsa hayır derdim ama o kadar çok arkadaşız dediler ki artık kendileri de arkadaş olduklarına inanıyor olabilir" diye aynı şekilde fısıldadı Ruby.

"Neyse ki Alice kadar karmaşık değilsin" 

"Neyse ki Frank kadar karmaşık değilsin"

"Siz ikiniz ne konuşuyorsunuz?" diye araya girdi Alice. "Sevgili olmadan önce bizimle de vakit geçirirdiniz. unuttunuz bizi."

Ruby gülerek Alice'in yanına gitti ve sıkıca sarılıp yanağını öptü. "Unutmadım seni merak etme." 

"Biraz daha boğazımı sıkarsan Sana hayalet olarak musallat olucağım ve beni cidden asla unutamayacaksın." dedi Alice konuşabildiği kadar.  Ruby onu bırakıp tekrar Mike'a yaslandı.

"Sizce bu yıl Nasıl Geçecek?" Diye sordu Pandora. Elindeki boncuklardan bileklik yapıyordu. Yanındaki Julia da onu izleyerek aynı şekilleri vermeye çalışıyordu ama Pandora gibi çiçekler yapmak yerine karmaşık bir şekil yapıp duruyordu.

"Dersler, Çapulculardan şakalar, Çapulcuların Snape ile kavgalarnı izleme, Slytherin tayfasının bulaşmaları, Mcgonagallın kızmaları, Slughorn'un Slug kulübü, Dumledore'un Konuşmaları ve diğer klasik şeyler." dedi Julia. Elindeki boncukları bırakıp cama yaslanmıştı.

"Bir yıl da garip bir şeyler olsun" Dedi Frank Bıkkınlıkla.

"Ne istiyorsunuz Mr Longbottom, Gökten Kurbağa yağmasını falan mı?" diye dalga geçti Alice. Tam o sırada Mike'ın zorla açtığı Çikolata kurbağa Alice'in yüzüne sıçradı Ve hepsi kahkahalar atmaya başladı.

"Kurbağaları hiç sevmiyorum" diye söylendi Alice.

"Hey, Ruffle alınıyor!" diye uyardı onu Frank Yanındaki Ruffle'ı eline alarak. Ruffle Frank'in Biricik evcil kurbağasıydı. 

"Özür dilerim Ruffle" dedi Alice gülerek ve Ruffle'ın başını sevdi. Daha sonrada 6 rakadaş gülüşerek konuşmaya devam ettiler. 

                                                                                 ----------------------

Seeeelaaaaam

Nasılsınız?

Bölümü nasıl Buldunuz

Sizce diğer bölümde neler olacak?

Alice normal de çapulcularla aynı yılda diye biliyorum ama bu kitapta bir yaş küçük, Frank de öyle. Çok takılmayın lütfen

Fikirlerinizi, Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum

Sihirli günler dilerim!

Blue & Black (Regulus Black)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin