thursday

1.3K 121 35
                                    

chan arabasına binip seungmin'in evine yaklaştığında köşede gördüğü çiçekçiyle gülümsemiş arabasını kenara çekerek arabadan inmiş ve çiçeklerde göz gezdirdi. gördüğü papatyalardan büyük bir demet yaptırıp tekrar arabasına geçiyordu ki elinde küçük bir iki poşetle yolda yürüyen seungmin'i gördü. hızla yanına ilerleyip selam verdi.

"günaydın seungmin"

seungmin yanına gelen bedenle ilk başta irkilse de sonrasında rahatladı. kaşlarını çatarak chan'a döndü.

"günaydın, niye burdasın?"

"sana kahvaltı hazırlamaya geliyordum, yolda çiçekçi gördüm durdum bir baktım sen. çiçek?"

"teşekkür ederim. ben kahvaltımı yaptım gerek yok gelmene."

"geleyim geleyim, çiçeği alsana."

"istemiyorum, evine dön chan."

"dönmeyeceğim, zaten senin evine geldik bile."

seungmin oflayarak chan'ın yüzüne baktı. evine kapısına geldiğinde chan gülerek peşinden girdi, ortada duran masanın üstüne çiçekleri bırakıp hızla mutfağa geçti. mutfaktaki malzemeleri çıkartıp güzelce bir kahvaltı hazırlamaya başladı. seungmin'de yüzündeki sırıtmayı saklamaya çalışarak chan'ın aldığı papatyaları dolapta sürahilerden birinin içine koydu.

chan yemeği hazırlayıp masayı kurana kadar salonda koltuğa uzanıp düşündü seungmin. acaba doğru yapıyor muydu bir şeyleri? acaba chan'ı zorluyor muydu yoksa chan bunu istediği için mi yapıyordu? uzunca süre düşündü. en sonunda chan'ın onu gerçekten sevdiğini fakat hayatının pek düzenli olmadığına karar verip kendini rahatlattı. içerden isminin çağırılmasıyla mutfağa ilerledi ve masaya oturdu.

"masa.. çok güzel olmuş. ellerine sağlık."

chan gülerek yüzünü inceledi sevgilisinin. yanına gidip saçlarını okşadı ve ufak bir öpücük kondurdu, seungmin bununla çok güzel hissetse bile bir şey demedi.

"afiyet olsun birtanem. sen her şeyin en güzelini hakediyorsun." deyip seungmin'in karşısına geçti.

yemek oldukça sessiz geçti. sadece chan konuştu, seungmin'de bazen sesli onayladı bazen de sadece kafasını salladı. chan bu duruma üzülmüyordu hatta üzülmek aklına bile gelmiyordu çünkü şu an tahmin edemeyeceği kadar huzurluydu. sevdiği adamın ona delicesine huzur verdiğini, onun yanındayken sonsuz bir mutluluğa sahip olduğunu tekrar hissetti. uzun zaman olmuştu bunu hissetmeyeli.

"yarın sahada işim var, haberin olsun." dedi seungmin yerinde dikleşip.

"bende geleyim?"

"gerek yok yani işinde yok zaten. napacaksın ki?"

"yanında olurum, sonrasında gezeriz."

"bilmiyorum."

"pekala." deyip gülümsedi chan.

yemeklerini yedikten sonra chan yine seungmin'i mutfaktan koymuş hiçbir şeye dokunmasına izin vermemişti. seungmin'de bunu fırsat bilerek koltuğa geçip oturdu ve uzun süredir devam edemediği diziyi açıp izlemeye başladı.

mutfakta işi biten chan odaya geldiğinde kanepede öylece uyuyakalan sevgilisini görüp gülümsedi. hızlıca onun odasına çıkıp yatağın üstündeki çarşafı çekti ve üzerine örttü. açık olan televizyonu kapatıp mutfağa gitti ve akşam yemeğini hazırlamaya başladı, işini bitirdikten sonra gece film izlerken yiyebilecekleri şeyleri almak için dışarıya çıktı.

o dışarıya çıktıktan bir süre sonra uyandı seungmin. kendine geldiğinde kalkıp etrafı gezdi, evde kendinden başka kimsenin olmadığını görünce sinirle gülüp mutfağa girdi. ocağın üstünde duran yemekleri ve değişik şeylerle süslenmiş hazır olan masayı görüp daha da sinirlendi. sandalyeye oturup sadece masaya bakarak gözlerinden yaşların akmasına izin verdi.

"aptalsın seungmin. ona binlerce kez inandığın için aptalsın."

kendi kendine söylendi dakikalarca, kenarda burnunu ve gözyaşlarını sildiği bir dağ yaptı peçetelerden. o süslü masanın şimdi her yeri onun pis peçeteleriyle doluydu. kapı açıldığında yerinde huzursuzca hareket etti, yardımcılardan biri gelmiş olmalıydı. onların kendisini böyle görmesini istemeyip konuştu.

"evde herhangi bir sorun yok bir süre gelmeyin, iyi akşamla-

"seungmin?"

seungmin, chan'ın sesini duyduğu gibi arkasına döndü. elinde bir sürü poşetle mutfağa giren chan'a dolu gözlerle bakıp hızla yerinden kalktı ve sarıldı. chan ne olduğunu anladığı için elinde duran tüm poşetleri yere bırakıp sıkıca sarıldı sevgilisine. sırtını okşadı, saçlarını öptü, kokusunu derince içine çekti ve sessizce onun konuşmasını bekledi.

"ben, yine gittin sandım chan."

"seungmin, sana bu kadar endişe verdiğim için özür dilerim. söz veriyorum, bir kez daha olmayacak bu. ben sadece seni uyandırmak istemediğim için haber veremedim. ağlama lütfen, güzel gözlerin benim yüzümden zarar görmesin."

"chan."

"bir şey demene gerek yok, hadi elini yüzünü yıka gel. hiçbir şey olmamış gibi yapalım, olur mu?" gülerek baktı seungmin'e. seungmin kafasıyla onaylayıp hızla banyoya çıktı.

ikili işlerini bitirdiklerinde güzelce akşam yemeklerini yemiş, şimdi birlikte film izliyorlardı. açtıkları şey, her gece buluşmalarında izledikleri vazgeçemedikleri o filmdi. deadpool. chan çok sevdiği için bir yerden sonda seungmin'in de vazgeçilmezi oldu seri.

"bayılıyorum bu adama ya." deyip kahkaha attı chan.

seungmin'de onun kolları arasına biraz daha sokulup güldü.

"chan."

"efendim birtanem?"

"bu gece, birlikte uyuyabiliriz."

chan duyduğu şeyle gülümsedi. bundan pek umudu yoktu çünkü.

"emin misin? affettin mi beni?"

"hayır affetmedim ama seninle uyumayı özledim."

"bende çok özledim. teşekkür ederim." deyip sıkıca sarıldı sevgilisine. seungmin gülüp sarılışına karşılık verdi.

filmlerin ikiside bittikten sonra ikili yatağa geçmiş uzanıyorlardı. arada bir şeyler hakkında konuşuyorlardı fakat uykulu oldukları için çoğu şeyi anlamıyorlardı.

"chan, bir daha tuvalete gitsen bile bana haber ver olur mu?" dedi seungmin gözlerini kapatarak.

"olur, her saniyemden haberin olacak artık." deyip seungmin gibi chan'da gözlerini kapattı.

seungmin güldü. yüzünde gülümsemesiyle uykuya daldı, chan'da tıpkı onun gibi yüzünde oluşan kocaman gülümsemeyle uyudu.

bu bolum kisa yani 200 kelimecik bi azlik mevcut.. bence sorun degil ya.

neyseeee azicik kaldi bitmesine zaten😭😭

optum guzel gunlerrr

seven | chanmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin