III- Prens'in Aradığı

105 46 113
                                    

Soğuğun vücudumu sardığını hissedebiliyordum. Onun acıma kulak verdiğini biliyordum. Beni önemsediğini fark edebiliyordum.

Her yer kapkaranlık. Gözlerim açık ama görmüyor sanki. Soğuk bir rüzgarın üstüme ettiğini hissediyorum. Hissettiğim soğukluk beni her ne kadar biraz ürpertse de fazlasıyla da rahatlatıyor.

Derin bir nefes almaya çalışıyorum ama nefesim şanlı boğazıma düğümleniyor. Bir şeyler yapmam lazım sanki ama bunu yapmam istenmiyor.

Birileri beni kendi doğrularımdan kendi doğrularına çekmeye çalışıyor.

Zihnimde tekrar sesler duymaya başladım bu sefer sanki ben duymuyormuşum gibi konuşuyorlardı. Sanki duyacağımız tahmin etmiyorlar gibi.

"Kızın varlığı Khione güç kaybetmesini açıklıyor."

"Hayır anlamıyorsun öyle olsa bilirdik."

Bu iki cümleyi arada zar zor ayırt edebilmiştim.

Khione de kimdi? Bahsettikleri kız ben miydim?

Bir anda sanki sudan çıkmışım gibi kulaklarımdan uğultu kesildi ve bir kapı çarpma sesi duydum.

Ardından sanki odada bir sürü kişi varmış ama gelen kişinin varlığı sebebiyle kimse nefes almaya bile cesaret edemiyorum gibiydi.

En sonunda biri konuşmaya karar vermişti ki kulağıma bazı sesler doldu.

"Prens... Sizin burada ne işiniz var?"

Prens mi? Prens Christian ?

Prens Christian, Kralın değil onun kız kardeşinin oğludur. Annesi gizemli bir şekilde öldükten sonra onun prenses ünavına ithafen Christian'ı Prens yapmışlardı.

Sonra Prens Cristian'ın sesleri kulağıma doldu.

"Onun için geldim."

Gözlerimi büyük bir acıya rağmen açtığımda etrafa buzlu gözlerle bakmaya başladım.

Herkes bana bakıyordu. Prens Christian ise parmağı ile beni işaret ediyordu. Ben mi? Benim için mi gelmişti? Peki ama neden?

Gözlerimin önündeki buğlu perde kalkmaya başladığında Prens ile aramda duran biri vardı. Jack...

"Kız kardeşimi alamazsın!"

Jack'in sinirli sesi odayı doldurduğunda herkes şok içindeydi. Prense karşı gelmek için kafayı sıyırmış olmak gerekirdi.

Prens'in attığı kahkaha kulaklarımızı doldururken başka kimseden çıt sesi bile çıkmıyordu.

"O senin gerçekten kardeşin bile değil köylü."

Prensin dediği ile yattığım yerin yanına çömelmiş olan Reina'nın yutkunduğunu gördüm.

Kapı tekrar sertçe açıldığında içeri Kral girdi. Gözleri direkt beni buldu ve şaşkına konuşmaya başladı.

"Bu gerçekten o..!"

Sesinden ne kadar şaşkın olduğu anlaşılıyordu.

Tekrar kulağıma uğuldama sesleri dolmaya başladı. Şanlı birden fazla kişi benim zihnimde birbirleriyle konuşuyorlardı. Söylediklerinden anlayabildigim kelimeler bunlardı. Gitmemeli, gitmeli mi, bu o, kar, dönüş, kral, acı, prens ve en önemlisi tanrıça.

Benim için en anlamlandıramadığım kelime bu iyisiydi.

Kar ve tanrıça. Yok artık Kar Tanrıçası mı yoksa? Daha neler!

Yanımda duran Reina'ya doğru eğildim ve kimsenin duyamayacağı bir sesle konuşmaya başladım.

"Kar Tanrıçası'nın kim olduğunu biliyor musun?"

Bana sessizce cevap verdi.

"Hayır hiç bir fikrim yok."

Prens ile Jack hâlâ birbirlerine kötü bakışlar atıyordu. Kral ise beni incelemeye devam ediyordu.

Kimsenin yapmamı beklemeyeceği bir şey yaptım. İnanılmaz hızlı bir şekilde yattığın yerden doğruluo hemen sağımdaki camdan dışarı atladım.

Kimsenin tepki vermesine bile zaman bırakmamıştım. Düşüşünü yumuşatan diz boyu karla gülümsedim ve hızla meydana koşmaya başladım.

O bilgenin dükkanında aradığım cevapları bulacağımı bıkıyorum... Eminim!

~~~

Selam yalvarırım durun gitmeyin hikaye ile ilgili çok önemli bir şey söyleyeceğim.

Şimdi Christian Prensesin oğlu dedik ama (bir şekilde -daha açıklayamam-) Prens Christian ve Alaria (adını hiç kullanmadığım için bilmiyorsunuz bu bizim başrol kızın adı) akraba değiller. Yani kan bağları yok gönül rahatlığı ile shipleyebilirsiniz.

Bu kadar işte.

Bir de son olarak size adanın haritasını gösterip gidiyorum.

Bir de son olarak size adanın haritasını gösterip gidiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kar'ın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin