V- Saray'ın Kapıları

110 45 81
                                    

Hiç aklınıza gelir miydi? Bence gelmezdi.

Kral bir anda benim kayıp prenses olduğumu düşündüğünü söylediğinde herkes şok olmuştu.

Hatta sonrasında Jack ağzımızı kapamamızı yoksa sinek girebileceği hakkında bizi uyarmak zorunda kalmıştı.

Ben ise kahkaha atmıştım. Hatta kahkahalarımın içinde neredeyse boğuluyordum.

O kadar anlamsızdı ki? Bir kere benim saçım beyazdı. Beyaz. Neden kayıp prensesin saçının beyaz olduğunu düşünmüştü ki?

Şimdi ise bizim eve gelmiştik ve oturuyorduk. Çok saçma bir şey olmuştu. Annem meydandaki dükkanı kapatıp eve gelmişti ve salonunda oturan iki kraliyet ailesi görmeyi hiç mi hiç beklemiyordu.

Annem bayıldı. Onu ayıltmak adı altında bu kaotik ortamdan kaçmaya çalışam Reina kahve yapmak için mutfağa gitti. Jack ise prens ile kötü kötü bakışıyor. Prens'in gerçekten umrunda değil...

Kitap parıldayıp durduğu için onu odama koymuştum. Zaten ben bıraktığım an parıldamayı kesmişti. Zaten kitabı çalmıştım umarım bilge yakın zaman da kitabı geri istemezdi çünkü daha okuyamadım. Sağ olsun zihnimdeki ses onlar varken okumama izin vermemişti.

Annem baygın. Reina mutfakta. Jack yürek yemiş gibi davranıyor. Ben ise zihnimde yankılanan seslerle ve kralla uğraşmak zorundaydım. Ha bir de kitap var tabii.

Kral bana döndü.

"Sen gerçekten kim olduğunu biliyor musun?"

Yuktundum. Hayır. Ya da evet. Gerçekten kim olduğuma göre değişir. Ben denizde bulunan ve köydeki bir aile tarafından büyütülen normal bir kızım eğer gerçek buysa tabii.

"Sen biliyor musun peki?"

Bu sefer gözlerini tavana çevirdi. Gözleri acıklı gibiydi.

"O güzel bir kadındı. Onun gibi kimseyi görmemiştim. Bembeyaz saçları, kar beyazı gözleri ve süt beyazı teni. O tek kelime ile büyüleyiciydi. Sonra gitti. Onu bir daha görmedim. Sanki dünya üzerinden silinmiş gibiydi. Sonra ben de onu aramaya başladım. Yıllarca sadece onu aradım. Onu veya onun benden olabilecek bir çocuğunu."

O bahsettiği çocuğun ben olduğumu mu düşünüyordu? Jack bir anda lafa atladı.

"Çok pardon sözünü kesiyorum ama biz niye sizin hayat hikayenizi dinliyoruz. Anlatmaya çalıştığınız şey her neyse direkt söyleyebilirsiniz. Hiç birimiz zekagerisi değiliz söyleyeceğiniz şey her neyse anlayacağımızdan emin olabilirsiniz."

Jack'in bu anı çıkışı ile herkes bir duraksadı. Kral ayağa kalktı.

"Benim hayatımı harcadığım kadın Khione senin annen."

Nasıl bu kadar emin olabilirdi? Ben de onun gibi ayağa kalktım.

"Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz? Sadece saç ve göz rengim mi sizin için belirleyici olan?"

Bu dediğimde dudaklarına bir gülümseme yayıldı.

"Hayır... Ama bütün bu davranışların hepsi onunkiler gibi. İnatçı ve dominant. Tutarsız ama güçlü. Hırslı ama vicdansız."

Söylediği pek çok özellikte oldugum doğruydu ama vicdansız? Ben vicdansız değildim. Ben daha bir böcek öldüremezdim.

"Siz benim sevdiğiniz kadının kızı olduğum gerçeğine çok bağlanmışsınız. Sizi de anlıyorum hayatınızı verdiğiniz işin bir sonuca ulaşmasını istiyorsunuz. Ama üzgünüm ve aradığınız kız değilim."

"Kızım."

"Size dedim ya ben sizin kızınız değilim!"

Bağırmamın ardından kral bir anda kaşlarını çattı.

"Ben konuşmadım."

Bu sefer kaş çatma sırası bendeydi. Jack'e baktım. Hâlâ sinirle prense bakıyordu. Bu iş artık inada dönüşmüştü. Prensten gercekten bu kadar mı nefret ediyordu? Saçma şeyler düşünmeyi kes Alaria! Şu an konumuz bu mu?

Zihnimde bir kıkırtı duydum.

"Kral doğruyu söylüyor kızım."

Son kelimeyi o kadar sessiz söylemişti ki belki de yanlış duymuştum.

Şu zihnimdeki sesler ve kralın saçma sözleri iyice sıkmaya başlamıştı artık.

Ne yapacaktım?

Kar'ın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin