⋆ ˚。⋆୨♡୧⋆ ˚。⋆
son beş dakika kalmıştı. jungkook sürekli telefonunun saatini kontrol ediyor, çıkmak için dakikaları sayıyordu. ve ders sonunda jungkook ve jimin, yoongi'yle buluşup kısa bir tanışma faslından sonra ise bahçeye çıkarak bara doğru yola koyulmuşlardı. başlarda her üçü de utangaç davransa da birlikte biraz zaman geçirdikçe birbirlerine alışmış, arkadaş olmuşlardı.
"hoseok ve mark gelmeyecek mi?" dedi yoongi jimin'e bakarak. jimin de önce jungkook'a sonra da yoongi'ye bakarak konuştu. "hoseok gelemeyeceğini söylemişti ama mark'a sormadım. çünkü, biliyorsun işte." dedi gözleriyle jungkook'u işaret ederek.
yoongi başını sallarken jungkook, aralarında geçen konuşmaya pek hâkim değildi, bu yüzden sessizce yürümeye devam etti. biraz daha ilerlediklerinde taehyung'u görmüşlerdi. jungkook onu görür görmez kalbinde oluşan heyecanı gizleyemedi ve tabiri caizse nefes almayı bile bıraktı. sürekli gözlerini kırpıştırıyor, taehyung onlara doğru her adım atışında yüzü kızarıyordu heyecandan.
bu jimin'in dikkatini çektiğinden jimin gülmeye başladı. dirseğiyle jungkook'un koluna hafifçe vurduğunda kulağına eğilerek "çok belli ediyorsun." dedi. jungkook bunu duyar duymaz elini kalbine koyarak aldığı nefesleri düzenlemeye çalıştı. hafifçe öksürdü ve taehyung yanlarına gelmeden önce kendine çekidüzen verdi.
"hayırdır, nereye böyle hepiniz?" dedi taehyung üçünde de göz gezdirerek. hepsi birbirine bakarken taehyung, jimin ve jungkook'un arasına geçmişti. yürümeye devam ederlerken yoongi konuştu.
"jungkook'a eşlik ediyoruz."
taehyung şaşkınca bakmaya başladı. bu ikisi ne ara jungkook'la takılmaya başlamıştı ki? dudaklarını birbirine bastırarak başını salladı anladığını belli etmek amacıyla ama aklındaki soruyu da kelimelere dökmeden edemedi.
"ne zaman tanıştınız ki siz?"
"çok olmadı ama jungkook çok sıcakkanlı birisi, kaynaşırken hiç zorlanmadık." dedi jimin hemen. daha sonra jungkook'a bakarak göz kırptı. jungkook sadece konuşmaları dinliyor, gerektiğinde gülümsüyor ve taehyung'la çok fazla göz teması kurmamaya çalışıyordu.
taehyung anladığını belli eden mırıltılar sundu konuşmanın sonunda. jungkook'a dönerek baştan aşağı onu süzdü, aşırı çekingen duruyordu. yürümeye devam ederlerken biraz daha yaklaştı jungkook'un olduğu yere.
"iyi misin sen? bu ikisi seni zorla alıkoyduysa bana söyleyebilirsin."
taehyung, bunu jungkook'a doğru eğilerek söylemişti ama jungkook şaşkınlıktan ne diyeceğini bile bilmiyordu. taehyung hatasını telafi etmek için çabalıyordu, evet jungkook bunun farkındaydı ama istemsizce kaçıyordu tüm diyaloglardan. bu kadar yakınındayken pot kırmadan durmak çok zordu ve jungkook hiçbir zaman kendi sırlarını tutmada iyi olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
evanesce
Fanfictionve rastgele bir gecede her şey değişir; senin beni hatırlayasın gelmez, tanışmamış gibi oluruz.