⋆ ˚。⋆୨♡୧⋆ ˚。⋆
hemen telefonunu cebine koyarak üzerine hırkasını aldı jungkook. az önce okuduğu her şey kanının kaynamasına, kalbinin göğüs kafesini yoklarcasına hiddetle atmasına neden oluyordu.
taehyung ondan hoşlandığını söylemişti ama bu hiç gerçekçi gelmiyordu. zihninde oturmayan bazı parçalar vardı ama kalbi taehyung'un sözleriyle deli gibi atmaya başlamıştı. ve hızla inip kalkan göğsünü görmezden gelerek binadan çıktı.
taehyung kapının önünde sırtını duvara yaslamış bir şekilde duruyordu. hava hafif kararmak üzereydi ve gün batımı kızıllığını en güzel tonda gözler önüne seriyordu. jungkook adımlarını yavaşlattı ve nefes nefese olan hâlinden kurtulmaya çalıştı.
derin bir nefes verdi taehyung'a yaklaşırken. sessiz olmaya çalışmıyordu ama ister istemez nefesini tutmuş bir şekilde olabildiğince sessiz yaklaşıyordu ona. lakin taehyung bir şekilde jungkook'un geldiğini fark etmiş, yüzünü jungkook'a dönmüştü.
hızla elindeki telefonu cebine koymaya çalıştı, birkaç denemeden sonra göz kontaklarını ayırmadan cebine koyabilmişti telefonu. jungkook, taehyung'un bu hâline gülmek istese de o an yapabileceği son şey kahkahalarla gülmekti.
taehyung'la göz göze geldikleri ân jungkook aralarında üç adım mesafe kala olduğu yerde durdu. elleriyle oynuyor, avuç içlerinin terlemesine rağmen parmak uçları buz kesiyordu. dudaklarını birbirine bastırarak gülümsemeye başladı fakat ortam öyle gergindi ki ikisi de gülümsüyor, garip bir görüntünün oluşmasını sağlıyorlardı.
"selam."
"selam jungkook, hoş geldin."
"sen geldin."
"evet haklısın, hoş geldim o zaman."
taehyung ne saçmalıyorum diye düşünerek gözlerini kapattı ve dudaklarını birbirine bastırdı. jungkook bu sefer gülmeden edememişti. taehyung duyduğu hoş tınıyla kapattığı gözlerini açtı. jungkook'un güldüğünü görmesiyle de rahatlayarak gülümsedi. anlaşılan ikisi de bu konularda berbattı.
"konuşabilir miyiz jungkook?"
"bunun için geldim." dedi jungkook. taehyung da başını salladı ve jungkook'a elini uzattı. ayakta konuşmak yerine onu manzarası güzel olan ve gün batımını izleyebilecekleri bir yere götürmek istiyordu. jungkook biraz düşünerek elini uzattı taehyung'a ve parmaklarını birbirlerine geçirip el ele tutuştular.
jungkook bir ellerine bir de taehyung'un gözlerinin içine bakarken nefes almayı unutmuşcasına bekliyordu ve kızardığını da yanaklarında hissettiği sıcaklıktan anlamıştı.
"nereye gidiyoruz?"
"yalnız kalabileceğimiz bir yere."
"ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
evanesce
Fanfictionve rastgele bir gecede her şey değişir; senin beni hatırlayasın gelmez, tanışmamış gibi oluruz.