Rêve

313 29 15
                                    

Marinette kendisini bir anda Eiffel kulesinde bulmuştu. Derince nefes almaya ihtiyacı vardı. Bütün şehir ayaklarının altında olsa bile sanki üstüne geliyormuş gibi hissettiriyordu.
Bütün göz alıcı ışıklar gözlerini ağrıtıyordu sanki. Buraya, en tepeye nasıl çıktığını bile anlamamıștı. Gözlerini açıp kapattı ve buradaydı sanki. Kafası o denli karışık ruhu o denli darmadağındı.

Kafasındaki düşünceleri toparlamaya çalışıyordu.
Neden aklına onun geldiğini ve onu bu günlerde çok istediğini anlayamiyordu.
Ona aşık mıydı? Onu seviyor muydu?
O sadece maskeli bir kahramandı. Ne ara aşık olabilmişti?
Peki ya red ettiği halde neden onu düşünüyordu ki? Ayrıca her gördüğü yeşil göz ve siyah maskeyi neden ona benzetiyordu?

Sırf bu yüzden Adrien'i ekip daveti terk etmişti. Adrien'dan bahsediyoruz, yıllardır Marinette'in hayran olduğu o kişi. Ancak bir kedi yüzünden onu orada bıraktı. Bu normal miydi? Hem ondan korkup hemde onu sevebilir miydi? Onu seviyor muydu? Ondan nefret etmiyor muydu? Onu takip etmesinden, mesaj atmasından, ilgilenmesinden? Marinette ne hissediyordu?

Gözlerini kapattı ve kendisini demire yasladı. Derince nefes aldı ancak gözlerinin önüne bir karanlık çökmüştü, bir gölge gibiydi. Sanki tüm ışıklar sönmüştü ve gözlerini açtığı anda karşısında yeşil gözleri görmüştü.

Şoka uğramıştı resmen. Ne diyeceğini bilemez bir şekilde kalakalmıștı.

"İşte burdayım Leydim, beni özlediğinizi hissettim."

Marinette gözlerini tekrar kapatıp açtı ama hâlâ oradaydı. Gitmemişti. Gerçekliğini sorgulamaya başlamıştı sanki. Ama ordaydı işte. Sopasının üzerinde bağdaş kurmuş bir şekilde tam olarak karşısındaydı.

"Sen.. Beni nasıl buldun?"

"Hissettim. Sen bilmiyorsun belki ama biz birbirimize bağlıyız Leydim."

"Nasıl bir bağlılık??"

Marinette küçümser bakışlarını yönelmişti. Kara kedi ise bilmiş tavırla,

"Kaderimiz aynı bizim."

Marinette hafif kıkırdadı.

"Saçmalama Kara kedi."

Kara kedi daha fazla yaklaştı.
Yeşil gözleri bir anda büyülemeye başlamıştı.

"Peki ya şimdi Leydim? Gözlerime ne  zaman karşı koyabildin ki?"

Marinette ne diyeceğini bilemez bir haldeydi. Geriye doğru gitmeye başladı daha çok geriye ve bir anda ayağı takıldı.
Sanki bir anda demirler küçülmeye başlamıştı ve kendisini boşlukta bulmuştu. Var gücüyle çığlık atmaya başladı.

Ve Marinette uyandı.
Ter içinde kalmıştı. Rüya görmüştü.
Hayır bu bir kabustu. Kalbi oldukça hızlı atıyordu. Gördüğü kabusun üzerinden atmaya çalışıyordu ama yapamıyordu.

Ayağa kalktı ve lavaboya gitti. Yüzünü yıkadı ve mutfağa inip bir bardak su içti. Ağzı kurumuştu resmen. Yaşadığı korkuyu tarif edemeyiz.
Çok gerçekçi rüyayı atlatmak kolay değildir. Ve sonu kötü bittiyse.

Tekrardan yatağına döndü ve uykuya daldı. Her ne kadar kafasında ki düşünceleri susturamasa bile.

Sabah daha düzgünce uyandı ve hazırlanıp kendisini iş yerine attı adeta.
Morali bozuk olan Marinette kimseye bir günaydın dahi demeden ofisine çıkıp çizim yapmaya başlamıştı.

3 saatin ardınan Alya gelmişti.
Odaya bütün enerjisini saçarak girmişti sanki.

"Günaydınnn Marinetteee, sana bir kahve ve sevdiğin makaronlardan aldım."

Marinette gülümsedi.

"Tüm ihtiyacım olan şey bu sanırım."

Alya aldıklarını masaya koydu ve Marinette'in karşısında ki koltuklardan birisine oturdu.
Meraklı gözlerle bakmaya devam ediyordu ve Marinette ise anlamaz bakışlarla ona baktı.

"E hadi kızım anlat neler yaptın dün davet nasıl geçti."

Marinette bir anda dün geceyi hatırladı.
Eğer her şeyi mahvetmeseydi şuan Adrien ile sevgili olabilirlerdi belkide.

"Fena değil. Aslında sıkıcı geçti işte klasik moda defilesi."

Alya şaşırmıştı.

"Nasıl klasik? Yaptığın tüm tasarımlar nasıl beğenildi biliyor musun sen? Herkes yüksek fiyatlar biçmiș, az önce Emilie Agreste ile konuştum hatta. Tüm geliri şirkete vereceğinden bahsetti."

Marinette yorgunca gülümsedi.

"Ne güzel gelen gelirlerle şirketi geliştirirler işte."

"Hatta patron bile maaşına zam yapacağını söyledi getirdiğin gelirlerden dolayı. Böylece kariyerin bir üst seviyeye taşındı Marinette!"

Marinette ise çok normal bir şekilde karşılamıștı. Şuan tüm konuşanlar bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu.

"Sen iyi misin? Dediğim hiçbir şeye tepki vermiyorsun adeta"

"Geç yattım bilirsin davetteydim uzun sürdü."

Alya başını salladı artık daha fazla bir şey söyleyip yormak istememişti.

"Peki o halde iyi çalışmalar dostum kendine dikkat et şu sıralar hiç enerjik değilsin."

"Teşekkürler edeceğim."

Alya çıktıktan sonra Marinette içtiği kahveyi kenara koydu. Aklına Adrien gelmişti. Onunla konuşması gerekiyordu.
Bu yüzden ona mesaj atmaya karar verdi.

Marinette:
Merhaba Adrien. Dün ki yaşanılan olaylar hakkında konuşmak istiyorum benimle öğleden sonra 5te buluşalım mı

Marinette yazıp telefonu bir kenara koymuştu. Her ne kadar utanç duysa bile zorunda hissediyordu kendisini.
Ve bir kaç dakika sonra bildirim gelmişti.

Adrien:
Olur tabii, annenin mekanında değil mi:)

Marinette:
Ah tabii mekan söylememişim üzgünüm

Adrien:
Önemli değil Marinette, umarım iyisindir?

Marinette:
Dün geceden daha iyiyim teşekkürler

Marinette suçluluk duygusuyla telefonu kapattı. Tabii mesajlar kısmına Blacknoir adlı kişiye de bakmıştı. Ve böylece kendisini daha aptalca hissetmişti.

Hem ondan nefret edip hemde sevebilmek mümkün müydü?

Marinette Adrien'a mi aşıktı?

Marinette birisine mi aşıktı?

Tüm duyguları içinde büyük karmaşaya girmişti ve birisinin yokluğuna alışamamak onu mahvediyordu.
Tekrardan çizimine odaklandi en azından bu buluşmadan sonra kafasını toplardı belki.

Belki.


Biliyorum marichat özlediniz çok az kaldı 🤭

Bu bölüm kısa oldu çünkü geçiş bölümü 🫣👀

Kitap 30 bölüm mü olsun 20 mi?

Ayrıca yeni bir marichat fici yolda millet✍️

Mascarade〝Marichat 〞 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin