Sabah nineyle beraber kahvaltıdan sonra kasabaya indik. Herkes birbirini tanıdığından beni görünce gözleri üstümden ayrılmadı. Etrafta sürekli atlı askerler geziyordu.
Nine ben kaybolmayayım diye sürekli beni çekiştire çekiştire götürüyordu.
En sonunda bir dükkâna girdiğimizde masalarda oturan kişilerin gözleri ilk nineye sonra bana döndü.
Nineyle tezgaha yakınlaştık ve nine arkası dönük olan barmene seslendi. Barmenin gözü nineye döndü ve anında bana döndüğünde bir flashback daha yaşadım.
Önümdeki çocuk yara olan bileğime krem sürmüştü ve üflüyordu. Ve o çocuk bu çocuktu.
Çocuk gözlerini gözlerime dikmişti ama ben gözlerimi kaçırarak nineye baktım. Nine tezgaha 8 altın koyarak "Borcum bu kadardı çocuğum patronuna söylersin."dedi.
Çocuk "Tamam nine."derken bile yüzüme bakıyordu. Ama o da şaşkın gibiydi.
Dükkândan çıktık ve yürümeye başladık. Başka bir dükkâna girdiğimizde karşımızda simsiyah saçlı bir kadın vardı.
"Bugün tercüman yok üzgünüm nine."dediğinde kadına döndüm. Kadın bana baktı ama sonra nineye geri döndü.
"Şu şanssızlığa bak."diye söylenen nineye döndüm.
"Ne tercümanı?"
"Fal baktıracaktım sana ama fal bakan kız konuşamıyor işaret dili bilen kadında burda yokmuş. Büyü yaptığı için cinlerin sesini aldığı söyleniyor."dediğinde gülümsedim.
"Ben işaret dili biliyorum."dediğimde ikisi de şaşkınlıkla bana döndü.
Perdelerin arasınan kızıl saçlı bir kız çıktığında ona döndüm ve tekrar flashback.
Bir arabadaydım ve bu kızın kucağında uyuyordum.
Kendime geldiğimde kız kaşlarını çatmıştı ve benim gibi anlam vermeye çalışıyordu.
Kolumdan çekiştirerek beni ortasına küre olan masanın etrafına oturttu...
~
Neredeyse akşam oluyordu biz eve dönmüştük, korku ve heyecan içinde askerleri beklemeye başlamıştım. O sırada nine sakinleşmem için konuşuyordu
"Senin gibi bir kaç kişi daha böyle bir anda yoktan var oldu. Ama yıllar önceydi. Kral ve kraliçenin çocuğu olmuyordu. Bir anda bir kaç tane küçük çocuk ormanda belirdi ve kral onları çocuğu yaptı. En büyük oğlu Stan,evli değil ama kız kölelerden biriyle görüldüğü söyleniyor,ailenin zihni o dur. Luke ve Cedric ikiz olan oğulları,çok yetenekliler ok,kılıç,bıçak ve türlü türlü marifetleri var. Onlar ailenin yetenekleri. Cedric'in, kraliyet şövalyesi Nicholas'ın üvey kardeşi Star ile birlikte olduğu biliniyor ama onlar da evli değiller. Prens Luke ile alakalı böyle bir söylenti yok. Prenses Mira şövalye Nicholas ile nişanlı,evlilik haberleri daha gelmedi. Bir de diğer ikizler var birisi Prens Hugo ailenin en cani olanı. İhanet edenleri kendi elleriyle bulur ve işkenceler içinde öldürür. O yüzden bu krallıkta korkudan ihanet etmeyenler var. Son olarak Veliaht Prens Hector,bu saydığım tüm kardeşlerde olan özellikler onda toplanıyor. Zihin,yetenek ve ihanete karşı olan nefret."
Ben bunları dinlerken sanki masallarda gibiydim. Kafam çok karışıktı. Sakinlemiştim ama kapı çalana kadar...
Dışardaki ses "Şifacı nine benim Nicholas, kızı götürmeye geldik."
Ayyy çok garip hissediyorum yaaa
Nine kapıyı açıp dışarı çıktı benimde beklememi söyledi. Ben meraklı biri olduğum için camın yanına geçip onları dinledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı Dünyalar Aynı Ruhlar(2.Kitap)
Teen Fiction~Geçmişim kötü olsa da geleceğimi onunla iyileştirebilirim~