"Sencede artık Yurda dönmemizin zamanı gelmedi mi?"
Bu soruyu bende kafamda çok kez tartmıştım. Yağmur'u, Sibel'i, Melek Ablayı o kadar çok özlemiştim ki, bazen geri dönme hissim ağır basıyordu.
Ama sonra Saliha Hanımın bana dedikleri geliyordu aklıma. Ağır basan hissim çaresizce ölüyordu. Ben neden gitmiştim?
Hata mı yapmıştım? O yüzden mi gittim? Hata yaptığımı düşünmüyorum. Zaten gitme sebebim birazda Mustafa Alp yüzündendi. Şimdi onunla gitmeyi düşünüyor olmak, çok tuhaftı.
Eğer Mersine geri dönersem Saliha Hanım nasıl benim yüzüme bakacaktı?
Ama doğru unuttuğum bir şey vardı. "Bırak gitsin." Derken benim tam gözlerimin içine bakarak söylemişti gitmemi.Neden gitmemi istemişti hiç anlamıyordum. Yağmurla Sibel'i ben mi bozmuştum? Hayır. Kimsede bozulmamıştı ki...
Saliha Hanım olmasa geri dönerdim. Ama o vardı. Bana dedikleri hep aklımdaydı. Gidemezdim. Gurur meselesi değil bu. Ben onun kırıcı sözlerini hak etmemiştim. Gitmememin bir sebebi de kırılmış olmamdı. Mustafa Alp gitsin, zaten ne zamana kadar burada duracak? Onunda bir hayatı var. Görevi var. Benimle daha ne kadar uğraşacaktı ki?
"Eylül. Sana diyorum duymuyor musun?" Dediğinde düşüncelerimi bırakıp ona baktım. Beynimden o kadar çok şey düşünmüştüm ki neredeyse dediğine evet diyecektim.
Yada belkide evet demek istiyordum. Emin değilim.
"Hayır seni gayet iyi duydum. Cevabımı en başından Otobüsün içinde söylemiştim sana zaten. Ben hiç bir yere gelmiyorum. Sen buraya benimle geldin ama tek git Mustafa Alp. Böylesi herkes için daha iyi." Dedim ve ayağı kalktım. Tam kapıyı açacağım sırada sesini duymak durmama sebep oldu.
"Neden? Neden gelmiyorsun? Senin gelmemen herkes için iyi falan değil. Kimin için iyi sanıyorsun?" Dediğinde arkamı döndüm. Bir şeylerin farkında değildi. Olmayacaktı da.
"Anlamıyorsun. Seninle kavga ettiğim gün Melek Ablanın hayal kırıklığı bakışlarını görmek beni ne kadar kırdı biliyor musun? Bilmiyorsun çünkü sana o şekilde bakmadı. Bilmiyorsun çünkü Melek Ablanın benim için ne kadar değerli olduğundan haberin yok. Hadi bunu geçtim. Saliha Hanımın dedikleri? Onlar ne olacak? Ya sen benim ne kadar kırıldığımı, Saliha Hanımın bana dediklerinin ne kadar kırıcı olduğunu biliyor musun? Bilmiyorsun. Hiç bir zaman bilmeyeceksin de. Ben hiç bir yere gelmiyorum. Daha fazla üstüme gelme ve git buradan." Dedim ve arkamı döndüm.
Ona son kez bir şey söylemek istediğim için son kez ona döndüm.
"Zaten sende yeterince kırıcısın."
💔
SİBEL'DEN...
Odada tek başıma oturuyordum. Gerçekten bugün çok sıkıcı bir gündü. Keşke bende Eylül'le gitseydim. En azından hayatıma neşe girerdi.
Odaya pat diye giren Melek Abla bu hayalimi pat diye kesmiş oldu. Sağolsun.
"Kız. Ne yapıyorsun odada tek başına?" Dedi ve yanıma geldi. Karşımda dikiliyordu.
"Hiç." Dedim sadece. Sıkıntıdan negatif enerjiye dönüştüm resmen.
"Ne demek hiç? Noldu yüzünden düşen bin parça?" Dedi. Offlayıp ayağa kalktım.
"Ya çok sıkıldım Melek Abla. Yurtta hiç aksiyon yok." Dediğimde elini ağzına attı.
"Kız sen manyak mısın? Aaa! Olmasın zaten aksiyon falan!" Dediğinde kendimi yatağa attım ve uzunca offladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ ZAMAN
Short Story"Eylül. Seni Avu çiçeğine benzetiyorum." Dedi Mustafa Alp. "Avu çiçeği mi? İlk defa duyuyorum. Anlamı ne?" Dedi Eylül. "Avu çiçekleri hem faydalı hem de zehirlidir. Ve zamansız açarlar." Eylül anlamayarak ona baktı.. "Zehir mi? Beni neden o çiçeğe...