06.30 25.05.2010
''Büyüyünce ne olacaksın, Arya?'' diye sordu, Murat Karaman. Beş yaşındaki yeğeni Arya ile konuşmaya çalışıyordu. Arya annesi ve babasına geveze bir kızken, diğer insanlarla asla konuşmazdı. Murat'ın kardeşi, Tugay, Arya doğduğunda işten atılmıştı. Maddi olarak kızına bakacak durumda değildi ve beş yıldır toparlayamamıştı. Aryanın bakımını Murat üstlenmişti ve yılın büyük bölümünde Arya onun evinde kalıyordu. Arya, buğday tenli, simsiyah saçları ve gözleri olan, kocaman ve hafif çekik gözleriyle etrafa ışık saçarak bakan, oldukça şirin bir kızdı. Murat'ın hiç kızı olmamıştı, ne kadar istese de... Bu sebepten Arya onun için çok kıymetliydi. suskunluğunu bozmak için var gücüyle çabalıyordu. Karısı Meryem, Aryayı evde pek istemezdi. bu sabah da Murat, yine arya ile işe gelmişti.
''Asker olacağım amca. Aynı senin gibi! Zaten sürekli seninle geliyorum. Asker sayılırım!'' Arya heyecanla konuşmuştu. Askerlikten bahsederken gözleri parlamıştı. Bu bir sevda işiydi ve Albay Murat Karaman, bu ışığı nerede görse tanırdı. Yeni gelen askerlerin talimlerinde Arya hep yanında olurdu. Askerlerle beraber şınav çekmeye çalışırdı minik bedeniyle. Silahlara olan inanılmaz sevgisi ve merakı da gözden kaçacak gibi değildi. Şimdiden silahların çoğunun ismini biliyordu.
''Öyle mi?'' dedi Murat. ''Neden peki?''
''Çünkü asker abiler beni çok seviyor. Bide hepsi çok havalı. Bide sende askersin. Bide sen çooook iyisin amca! Bide silahları çooook seviyorum. Bide, en önemlisi, vatanımı çoooook seviyorum amca! Vatanımızı korumazsak ne yaparız?'' diye heyecanla, hıphızlı konuşmuştu Arya. tüm ''çok'' deyişlerini de iyice uzatmıştı.
Murat onun vatan sevgisini gözlerinden okuyabiliyordu. Ayrıca yeğeninin kendine hayranlığı onu mutlu etmişti. Bir yandan da yetiştirdiği uzmanlardan kıskanmıştı yeğenini. Uyutmaları için Aryayı artık onlara emanet etmemeye karar verdi.
''Demek silahlar,'' Murat bu sevdayı bilirdi. belindeki tabancası onun can yoldaşıydı. ''En sevdiğin silah hangisi bakalım, prenses.''
''Prenses deme bana! Askerim ben! Prensesler korkak!'' diye bağırdı amcasına, Arya. ardından hemen pişman oldu. ''özür dilerim amca, kızdın mı?''
kızın ürkek bakışları Murat'ı hemen yumuşattı. Kızın azarlanmaktan değil, amcasını üzmüş olmaktan korktuğunu biliyordu.
''Hayır, asker. Kızmadım. Soruma cevap ver bakalım, hangi silah en sevdiğin?''
''AWM.'' dedi Arya yüzünde büyük bir gülümsemeyle. Kendi boyundan uzun olan bu keskin nişancı tüfeği onun göz bebeğiydi. henüz onu eline alabilecek kadar güçlü değildi, ama bu silaha dokunmak bile kalbini hızlandırıyordu. Minik bedeni bu silahla ortak olup vatanını korumak için yanıp tutuşuyordu. Amcası onun bu silaha duyduğu sevgiden ürkmüştü. Keskin nişancılar gizlice savaşırlardı. ve savaştıkları öğrenildiği an, şehit olurlardı. Keskin nişancı olmak, şehit olmaya her askerden iki kat fazla razı olmak anlamına gelirdi. bir anlık dikkatsizlik, sonu olabilirdi. Murat ne kadar yeğeni için endişelense de, kızın gözlerindeki ateşe bakan herkes, düşman için endişelenmenin daha mantıklı olacağını anlardı.
...
09.30 02.04.2023
Arya sınava milli savunma üniversitesine girmek için ilk adımını atmak üzereydi. Amcasına olan hayranlığı ve sonsuz vatan sevgisinin onu asker olmaya yönlendirmesinin üstünden tam on üç yıl geçmişti. Şimdi sınava gireceği salonun kapısının önünde bekliyordu. Bu on üç yılda çok şey yaşamıştı Arya. hayata asker olma umuduyla tutunmuştu. Başta hedefi hava harp okuluna girmekti. Fakat boyu ne kadar çabalasa da hedefine kavuşacak kadar uzamamıştı. Şimdi ise o çok sevdiği silaha kavuşabilmek için keskin nişancı olmak istiyordu. Umutlu olmaya çalışıyordu fakat yeterince ders çalışamadığı için bir yanı başarısız olacağını söylüyordu. Kalbi çarpmaya başladı. Elleri titriyordu bu düşünceyle. Annesine son kez sarılarak yanına anksiyetesini de aldı ve güvenliğe doğru ilerlemeye başladı.
Korku her yanını sarmıştı. Arya bir asker olmak için doğmuştu. kime ''asker olacağım.'' dese yargılanmıştı. ''kız başına ne işin var?'' demişti akrabaları. ''başına bir iş gelir,'' demişti annesi. Ve babası... Canını en çok o yakmıştı. Küfürler edip o kadar erkeğin içinde namuslarını kirleteceğinden bahsetmişti. ''Namusumuz'' diye bir kelime vardı toplumda. kız çocuklarının bedenine saklanmış ve herkesin sahiplendiği bir kelimeydi bu. Arya bu kelimeden nefret ederdi. Asker olması konusunda en büyük destekçisi amcası Murat olmuştu. ve tek destekçisi de oydu.
Murat, yakın dövüşte eğitmişti onu. Boks dersleri alması için kursa yollamıştı. Silah kullanmayı öğretmişti ona. Kısacası sessiz sedasız bir asker yetiştirmişti. Artık tek yapılması gereken kızın askeriyeyi kazanmasıydı. Arya amcasını ve kendini hayal kırıklığına uğratmaktan çok korkuyordu.
Kapıdaki güvenliğe doğru yaklaştı Arya. Üstü arandıktan sonra görevli kadına doğru ilerledi. giriş belgesini ve kimliğini onaylattıktan sonra sınav salonuna girdi. O salonda geçireceği 165 dakikanın, ona hissettirdiklerini asla unutmadı Arya.
Yıllardır depresyon ve anksiyete ile mücadele ediyordu. O salonda o gün tüm kaygılarını yaşamıştı. Tüm korkuları çığ gibi üzerine yıkılmış, vaz geçmişliğin pençesine düşmüştü. bir asker savaşını kaybederse, şehit olurdu. Arya o sınavda kazandığını sandığı bir savaşın ortasına düşmüştü.
---
YEPYENİ BİR KURGU İLE MERHABALAR! umarım keyifler yerindedir. giriş bölümü olduğu için kısa bir kurgu oldu. bölümü nasıl buldunuzzz? yorumları bekliyorum!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİNDE ASKER
General Fiction''kız gibi'' olamayıp, ''kız başına'' olan tüm savaşçı kadınlara... Savaşı kendi içinde vermek zorunda kalanlara... Savaşınızın yalnız başınıza olduğunu unutmamanız adına. Tüm savaşlarınızı kazanmanız için...