2. Bölüm

264 29 0
                                    

Sabah gözlerimi büyük bir gürültüyle açtığımda doğum günümdü. Bunu fazla aldırış etmedim çünkü bizim evde her zaman kavga olurdu ve doğum günüm olduğu için bunların son bulmasını beklemiyordum. Aşağı kata inen merdivenlere yaklaştıkça kulağıma gelen kavga ve gürültü sesleri git gide daha da artmaya başladı. Uyku sersemi ile tam neler olduğunu anlayanamıştım ama yeni yeni kavramaya başlamıştım. Ablam ve babam mutfakta kavga ediyorlardı, diğer kavgalardan ayrı olarak büyük ve şiddetli bir kavgaydı. Herşeye rağmen her zamanki gibi saçma problemlerden biri olduğunu düşündüğüm için onları dinlemiyordum bile. Mutfak kapısının eşiğine geldiğim zaman 2-3 saniye duraksayarak onlara baktım.
Sinirliydi
Babam çok sinirli gözüküyordu. Yaşadığım şeylerden dolayı kalan travmalardan dolayı aklıma hemen babamın kontrolünü kaybettiğini ve ablama saldırdığını düşündüm fakat bu düşünceleri göz ardı ederek mutfaktan içeri girdim. Ne kadar bunların travma olduğunu bilsem bile eğer babam ablama saldırırsa, babamı durdurabilmek için mutfakta biraz vakit geçirmek istiyordum. Raftan bir kase çıkardım ve mutfakta daha uzun kalabilmek için hiç istemesemde kendime bir tost yapmaya karar verdim.
Bir yandan sucuk kesiyor bir yandan da onları dinliyordum

Nona(ablam)
"Para benim param!"


Jing-bin(babam)
"sana o parayı ben veriyorum! Zıkkımlandığın o 2 parça ekmek bile benim sayemde lan!!Ben olmadan hiçbirşeysin!!! "

Nona(ablam)
"senden kurtulmak için gerekirse bok temizlerim, yeterki geber!! "

Ablamın sonda söylediği cümlenin ağırlığı babamı çileden çıkardı. Dikkatimi onlara verebilmek için sucukları kesmeyi bıraktım ve onlara doğru döndüm. Az önce sucukları kesmek için kullandığım bıçak babamın radarına girmiş olacak ki onu ellerimden çekti ve ablamın tam göğüsüne sapladı. Sonra tekrar, tekrar ve tekrar. Ablam acı haykırışları ile kendini yere attı. Ölüyordu. Babası onu öldürüyordu.
Babam elindeki bıçağı yere attı ve ablamın üstüne çıkarak onu boğmaya başladı. Hiçbirşey yapamadım, ablamın ölüşünü izledim ve buna izin vermek zorunda kaldım...

Sonrasını çok hızlıydı. Ambulans sesleri, polisler, annemin yardım haykırışları, yerde kanlar içinde yatan ablam, hastaneye gitmek...
Herşey çok hızlı ve ani yaşandı. Şuan hastanenin koridorlarında şuursuzca oturmuş ablamın cesedini teslim almayı bekliyordum.
Yanıma yaklaşan iki silüet gördüm, başımı kaldırıp onlara baktığımda polis olduklarını gördüm. Bir tanesi karşıma diğeri ise yanıma geldi ve bana soru sormaya başladılar, kısa ve net cevaplarla yanıtladım.

"Lee Nona'nın nesi oluyorsunuz?"

"kardeşi"

"peki olay anında neredeydiniz?"

"mutfakta"

"yani olaya tanık olduğunuz"

Yanaklarımdan aşağıya doğru süzülen gözyaşlarım ile kafamı olumlu anlamda salladım.

"babanız neden bir anda ablanıza saldırdı biliyor musunuz?"

"kavga ediyorlardı"

"kavga sebebini biliyor musunuz?"

"ı-hı"

"bay Lee, bıçakta sizin de parmak iziniz var, ve olay yerinde orda bulunduğunuzu söylüyorsunuz. İfadenizi almak üzere sizi karakola götürmeliyiz"

Cebinden kelepçe çıkardı.

"ifadeniz alınana kadar güvenlik önemlerini almamız gerekiyor. Kusura bakmayın"

İtiraz etmedim. Zorluk çıkarmadım. Bileklerimi uzatarak beni nasıl kelepçelediğini izledim ve 3 polisin önüne geçerek arabaya doğru yürümeye başladım.

༺༽༼༻༺༽༼༻༺༽༼༻

Sorgu odasından çıkmak için kapıya yöneldiğim sırada beni sorguya çeken adam beni durdurdu.

"bayım, bu ablanızın odasında bulundu"

Elinde tuttuğu kalp şeklindeki siyah kutuyu bana uzattı

"üstünde 'iyiki doğdun Lix' yazıyor, kutuyu alabilirsiniz"

Aldım.
Elimde siyah bir kutu, sessiz haykırışlar ve çırpınışlar etkisinde karakoldan çıktım ve bir taksiye bindim.
Taksinin arka koltuğunda oturmuş elimdeki siyah kutuya bakıyordum. Bunu açmayı kaldırabilir miydim bilmiyorum ama içinde her ne varsa ablam bu yüzden ölmüştü.
Açtım...
İçinde bir not ve bir çift spor ayakkabısı vardı. Pahalı ve güzel bir spor ayakkabısı, gözlerimden akan yaşlar ikiye katlanırken notu açtım. Okuyorum...

" İYİKİ DOĞDUN LİX!!
  bu gün benim minik civcivim tam 19 yaşına girdi!!
Bu ayakkabıları sana aldım yakışıklım. Ayağında her gün yırtık ve eski ayakkabılar gördükçe içim sızlıyordu. Sana aldığım ayakkabıları eskisi gibi kullanma hee bunlar için ben kaç gündür açım hahaha. Gönül isterdi sana herşeyi almak fakat param sadece buna yetti güzelim, lütfen beni anlayışla karşıla. Seni seviyorum. İyiki doğdun"

Ellimi ağzıma götürerek bütün gücümle bastırdım bağırmamak için.

Felix
"s-sokağın s-s-sonunda du-durabilir mi-miyiz?" "

Taksici
"Durabilirim yakışıklı fakat sen iyi misin hastaneye falan götürebilirim"

Taksicinin lafının bitmesini beklemeden arabadan indim ve evin içine attım. Avazım çıktığı kadar bağırarak bütün evi inlettim.
Benim yüzümden ölmüştü. Eğer bana o ayakkabıyı almasaydı babamla kavga etmicekti. Veya ben o an mutfakta olmasaydım babam onu bıçaklayarak öldürmicekti. Benim yüzümden ölmüştü.... 



Vurma Sevgilim... ●Hyun//lixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin