Parti, Gece 11'de bittiğinde Tom rahatlıkla nefes aldı.
Sonunda bitmişti, bazen Slughorn'un saçmalıklarına katlanamıyordu.
Antares'in ondan önce kalktığını görünce bileğini tuttu nazikçe. Ona sabit bir şekilde baktığında genç cadı, kalması gerektiğini anlamış ve başını sallamıştı.
Onların bu halleri Orion'un da gözünden kaçmamıştı. Şüpheli bir şekilde onlara bakarken Riddle'ın bakışları bu sefer kendine yönelince hızla başını çevirdi.
Diğer öğrenciler de odayı terk ettiklerinde, en son girdikleri gibi en son çıkanlar da Antares ile Tom oldu.
"Bana söyleyeceğin şey neydi?" Antares, hala omuzlarında olan cekete daha sıkı sarılırken merakla sordu. Riddle'ın aksine yavaş yürüyordu, sebebiyle topuklu ayakkabı giyinmesi bir de çok fazla oturmasıydı.
Riddle, dikkatle etrafa baktı, kimseyi göremeyince duraksadı. Antares de ona yetiştiğinde "Hızlı olsana," diye azarladı, "gece bitmeden halletmem gerekiyor."
"Ayaklarım ağrıyor!" diye sitem etti Antares, durumdan memnun olmadığı yüzünden de belli oluyordu, "Anlatmayacaksan gidiyorum. Rahatlatıcı bir duşa ve ardından uyumaya ihtiyacım var."
'Seni uykuya hasret bırakayım da gör.' Riddle, iç sesine karşılık başını buladı.
"Beni kızlar tuvaletine götürmen gerekiyor."
Tom'un ciddiyetle söylediği şeylere karşı Antares'in verdiği ilk tepki buna doyunca gülmek olmuştu. "Neden? Kız versiyonunu mu yaratacaksın?"
Tom'un yüzündeki ifadenin değişmediğini gördüğünde "Sen de hiç komik değilsin," diye homurdandı, ardından ciddileşti, "ne işin var orada?"
"Bir şeyi de bilmesen ölür müsün?" Riddle onun yüzüne eğilip tıslayarak konuştuğunda kaşlarını kaldırarak yakışıklı oğlana baktı.
"Evet, ölürüm gerçekten. Herhalde bu defa kızlar tuvaletinde öleceğim."
Riddle, Antares'in inatla sebebini öğrenmek istemesine sıkılsa da, ona bir şey yapmamayı seçti. Black'in her zaman çok meraklı ve bilgiye açık biri olduğunu biliyordu, yine de kendi işlerine karışılmasından nefret eden Riddle için bu hoş değildi.
"İşime burnumu sokma."
"Ama sen işine beni sokabiliyorsun."
Tom, göz devirdi. "Bilmeden rahatlamayacaksan... Gidince görürsün."
Antares, elbisesini düzeltip saçlarını sırtına attıktan sonra ondan öne geçti ve yürümeye devam etti. Bir yandan da söyleniyordu. "Önce parti çıkışında söylemen gerekiyor, sonra gidince görmem gerekiyor, ne işte çalışıyorsun? Fragman mı hazırlıyorsun?"
"Sen fragmanın ne olduğunu nereden biliyorsun?" Tom'un şüpheyle sorduğu soruya Antares aynı şüpheyle cevap verdi, "Ya sen nereden biliyorsun? Muggle'lardan en çok senin nefret ettiğini sanıyordum."
"Sabrımı taşırma, Black. Sana bir şey yapmıyor olmam yapmayacağım anlamına gelmez." Sinirlenince çenesi kasıldı.
"Ya?" Antares gülümsedi, "Bana kıyamadığın anlamına mı gelir?"
"Yeter artık!" Riddle'ın yükselen sesini aldırış etmezken Antares kıkırdayıp ilerlemeye devam etti, "Neyse artık, gidelim de görelim ne yapacağını."
Tuvaletin önüne geldiklerinde Antares onu durdurdu. Riddle, kaşlarını çatıp ona bakarken "İçeri ben de geleceğim," diye tutturmuş, Antares ise buna karşı olarak "İçeride birileri olup-olmadığını kontrol etmeliyim, okuldan atılmak istemiyorsun herhalde." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS YILDIZI||T.M.R
Fanfiction𓆙🝮︎︎︎︎︎︎︎Tom Riddle'ı özel kılan bir diğer şey de, bir yıldıza sahip olmasıydı. ☆Bir şans yıldızına.☽︎