Antares, oldukça kararsız hissederken içinden yükselen bir sesle eminlikle baykuşhaneye doğru ilerliyordu. Tom Riddle'ın neler karıştırdığını merak ediyordu. Adam, gerçekten de soyadı gibi bir bilmeceden ibaretti sanki. Etrafına bir sürü yapboz parçaları saçıyordu ve hepsini birleştirmek için onun hızına uymak gerekirdi.
İçeri girdiğinde, düşünceyle etrafa bakındı. Başkası söylese hayatta gelmezdi, bunun farkındaydı. Sadece Marvolo'ya farklı bir açıyla yaklaşırdı yakındakiler. Normalde sınıf arkadaşı olsalar da, Tom bir tık üsttü, onların Lorduydu. Antares, adamın azmine hayranlık duyuyordu. Büyük bir kapasiteye sahipti ve büyük işler başaracağının da pekala farkındaydı. Çocuk bir melezdi, kendi kanını sevmiyordu. Bilâkis safkanları destekliyordu. Bu bazen Antares'e tuhaf gelirdi:
Eğer Tom Riddle gerçekten de ideolojisinin peşinden gidebilirse, bunun sonucunda safkanlar bir meleze itaat edeceklerdi.
Madem safkan en üstünüydü, o zaman neden safkanlar bir meleze itaat etmek zorundalardı?
Antares, bunu bir gün ona sormayı aklının bir köşesinde bulundurmaya karar verdi.
Burnuna çarpan nane kokusuyla gözlerini kapattı. Riddle'ın buralarda olduğunu tahmin edebiliyordu.
Riddle, köşeden onu izlerken cadının gerçekten güzel olduğunu bir daha fark etti. Güzel olmasının yanısıra cesurdu, açıksözlü ve dürüsttü. Bir insanı parmağında oynatmak için tek bir kaç kelimesi ve cazibesi yeterli olacak türden bir kadındı. Güzelliğinin farkındaydı ve bir şeye ihtiyacı olduğunda bunu kullanmaktan çekinmiyordu. Fakat bunu Tom üzerinde de kullanabilir miydi? Bunu ikisi de bilmiyordu. Tom'un çekindiği de buydu. Ona karşı farklı bir şeyler hissediyordu ve çözmeye çalışırken çocuk gibi kalıyordu ortada.
"Gelmişsin." dedi düşünmeyi keserek.
"Geldim. Çünkü bu paçoz yere beni sürükleyecek kadar önemli mesele nedir, onu merak ettim." Yüzünü buruşturarak etrafı izliyordu Antares. Genelde mektup göndermesi gerektiğinde bile bunu herhangi bir küçük öğrenciye yaptırır, buraya adımını bile atmazdı.
Merlin... diye geçirdi içinden Tom, gerçekten de tam Black'e yakışır gibi...
"Senin için önemli olabilir, benim içinse sadece çocuk oyuncağı." Duruşunu dikleştirerek kendinden emin bir şekilde ona bakıyordu.
"O yüzden mi kendine de buraya kadar gelecek eziyeti verdin, Riddle?"
"Pekâlâ, yakaladın." dedi Tom. Ellerini havaya kaldırdı, teslim oluyormuş gibi, bu durum Antares'e komik gelse de, gülmemeyi tercih etti. "Slughorn bir parti verecek."
"İki kişilik davetiye yolladı ve gidecek başka birisini bulamadın?" diye tamamladı onu genç cadı.
"Arada bir boşluk bıraktın. Nc," dedi Riddle, "başka birisini bulmaya gerek duymadım,Antares. Benimle gelirsin diye düşündüm. Sadece bir parti ve tek başıma gidersem dilinden düşmeyeceğimi düşünm-"
"Tamam, tamam anladım. Yanlış yere yozmayacağım."
"Sözümü kesme." diye tısladı bu sefer Riddle.
"Emrin olur." Kızın umursamazlığı sinirini bozuyordu. Gidip kızı şuracıkta öldüresi vardı fakat yapmadı. Müritleri arasında böyle insanlara ihtiyacı vardı.
"Ne renk giyeceksin?"
"Ne?" Tom, bu soru karşısında bir anlığına afalladığında Antares hafifçe güldü. "Herhalde çıplak gelmeyceksin, ne renk giyeceksen ona ayak uyduralım."
"Siyah." diye cevapladı Riddle. "Sen de siyah giyin..."
"Tabii." dedi Antares, melodik bir tonda. Gözlerindeki parıltıdan anlaşılıyordu, siyah giyinmeyecekti sırf Riddle'a inat. " O halde gideyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS YILDIZI||T.M.R
Hayran Kurgu𓆙🝮︎︎︎︎︎︎︎Tom Riddle'ı özel kılan bir diğer şey de, bir yıldıza sahip olmasıydı. ☆Bir şans yıldızına.☽︎