9. BÖLÜM ''AİLE''

645 33 0
                                    

Eve geçtiğimizde hepimiz farklı koltuklara çil yavrusu gibi dağılmıştık. Eğlenceliydi hem de çok eğlenceliydi. O makine gökyüzüne çıkınca kendimi bulutların üstünde gibi hissetmiştim.

"Bir daha oraya gidersem, beni rahibeler siksin." dedi Tunç abim. Akın abim uyarı amaçlı beni işaret ederek, "Tunç!" dediğinde Tunç utançla kafasını eğip, "Çok pardon." dedi ağzının içinde.

Araf'ı yastık niyetine kullanıp sırtımı göğsüne yaslamıştım. Oda bir kolunu belime sarmıştı. Annem içeri girdiğinde, "Ay çocuklarım gelmiş!" dediğinde Akın, "Anne gurbetten gelmedik." dediğinde Annemden azarı yemişti, "Sus bakayım." dedi.

Asaf, küçük adımlarla koltuğa oturup kollarını çiçek yapıp kaşlarını çatarak, daha doğrusu çattığını düşündüğü kaşlarla bize bakıyordu bize dargın olduğu için bizi uyarmayı da es geçmedi, "Küstüm ben size!" dedi.

Doğu, gülerek Asafı kucağına aldığında, "Yakışıklım senin yaşında kimse yoktu." dediğinde omuzlarını silkmişti. "Bana ne ben çocuk muyum?" dediğinde Akın, "Çocuksun." dedi. Asaf da "Ben çocuk değilim ben tam 4 yaşındayım." dedi aynı zamanda elleriyle 4 parmağını çıkardı.

o küçük boyuyla Akının kopyası olan hatta yaş farkı olmasa ikiz olduklarını düşünecektim.

Akın gülerek, "Gerçekten koca adam olmuşsun." dedi ve Asafın Doğunun kucağından aldı. "Şimdi yemek ye ve daha fazla büyü." dediğinde Asaf başını sallayarak mutfağa gitti.

Aslında bize neden bu kadar kinli olduklarını anlamıyordum. Şimdi anlıyordum önceki kızla araları pek iyi değildi çünkü birbirlerine o kadar bağlılıkla bakıyordular ki.

Biz bu hikayedeki kara lekeydik.

Bu tabloda zorla girmiş ve kendimizi sevdirmeye çalışıp bu tabloyu bozmuştuk. Tek istediğim bir an önce 18'e basıp ikizimle zorla girdiğimiz bu tablodan gerisin geriye çıkacağız.

Gittiğimizde üzüleceklerini sanmıyorum belki Anıl ve Tunç üzülürdü ama o kadar üzülmezdi. Üzülür müydü? ona bile emin değildim.

...

Arafın elini tutarak odama doğru çekiştirmeye başlamıştım oda bana ayak uydurarak odama girdi işaret diliyle, "Seninle uzun zamandır güzel vakit geçirememiştik." dedim. Oda gülerek, "Bence de bu eve geldiğimizden beri birbirimize zaman ayıramadık." dedi ve elimde tutarak yatağa oturttu.

"Biliyor musun?" dedim. Oda sorar ifadeyle bana bakarken tek söylediğim, "İyi ki kardeşimsin." dedim. Oda buruk bir gülümsemeyle işaret diliyle, "Kardeş değil, ikiz." dedi.

Arafın boynuna kollarımı sardığımda ağlamaya başlamıştım. Her şey üst üste geliyordu. O evin içinde işkence görürken hiç bilmediğimiz bir hayatın içinde bulmuştuk birbirimizi.

Bizim için aile kavramı, Şiddet, nefret ve ölüm olduğunu düşünürdük ama aslında aile kavramının çok farklı olduğunu fark etmiştim. Aile, sevgi, saygı ve mutluluktu aslında fark etmeden bize ailenin ne demek olduğunu göstermişlerdi.

Mesela Anıl abimin, konuşamadığımı bildiği halde benle düet yapmak istemesi gibi, Tunç abimin her koşulda beni koruduğu gibi, Annemin bana hissettirdiği o aile kavramı gibiydi. Asafın masumiyeti...

Diğerleri bana yakın olmayı değil, uzak kalmayı seçmişlerdi. Sorun değildi bana vurmasalar yeterdi aslında...

AHRAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin