Rüyanın Ertesi

44 4 0
                                    

II.

"Sevmek için geç ölmek için erken."

Dersin sonuna gelmiştik herkes çantasını topluyordu telefonumun çalmasıyla cebimden çıkarıp elime aldım Selin arıyordu

"Bebeğim kantinin ordayım"

"Tamam geliyorum"

Telefonu kapatıp cebime koyduktan sonra bilgisayarı çantaya koyup amfinin merdivenlerinden inmeye başladım o sırada birisi

"Yalım" diye seslendi hafif yan döndüğümde seslenen kişiyi gördüm siyah saçlı büyük gözleri ve kalın dudakları olan bir kızdı susup bir şey söylemesini bekledim

"Bugün sahne alıyor musun? Gelmeyi çok isterim" yarım ağız gülümseyip bir adım attı bana doğru

"Bugün çalmıyoruz başka zaman artık" diyip gidecektim ki tekrar bir adım atıp önüme geçti

"Ne zaman çalıyorsun peki"

bunu derken dudaklarıma bakıyordu niyetini belli etmişti aslında oldukça çekici ve güzel bir kızdı ama aklım diğer kızdaydı adını dahi bilmediğim o kızda tüm gün aklımı kurcalamıştı belki bununla biraz takılırsam aklımdan çıkardı ama benim o kızı tanımam lazım çünkü kendimi biliyorum birisi ilgimi çektiyse sonuna kadar gider onu elde ederdim öyle ya da böyle ve bu süreçte başka kimse ilgimi çekmezdi yinede

"Adın ne"

diye sordum belki lazım olurdu

"Selen"

Pekala bir Selinimiz vardı artık Selenimiz de var birde Seren bulursam tamamdır bu iş

"Yarın gelebilirsin"

Bunu ona iyice yaklaşıp söylemiştim bir şey demesine fırsat vermeden yanından geçip amfiden çıktım kantinin oraya giderken Selini görmüştüm masada oturmuş telefonuna bakıyordu Selin sarı saçlı hoş bir kızdı ilgisini uzun zamandır belli ediyordu ama ona karşı bir şey hissetmediğimden ve arkadaşlığımızı bozmak istemediğimden bizden olmaz diyerek reddediyordum ama anlamıyordu son zamanlarda duygularını görmezden gelmeyi tercih ettim çünkü sevmediğim biriyle olmam imkansızdı zaten az önce Selen denilen kızla niye flört eder gibi konuştuğumu da bilmiyordum çünkü öyle biri değilim aşkı severim tüm varlığını bir kişiye adamak benim anlayışım bu yüzden az önceki davranış benim tarzım değildi masaya iyice yaklaşmıştım

"Gidelim mi"

dediğimde başını kaldırıp bana gülümseyerek baktı ah Selin gerçekten çok hoş birisin keşke seni sevebilseydim

"Gideliim" diyip çantasını omzuna takıp kahvesini eline aldı

"İçer misin" kahveyi uzatıyordu

"Olur aslında başıma ağrılar girdi ders boyunca" elindeki kahveyi alıp kafama diktim sonra Seline geri uzattım

"Kıyamam yoruyorlar mı benim bebeğimi"

"Eh biraz işte"

Biz konuşurken otoparka varmıştık bile kaskı Seline uzattım bu sırada nereye gideceğimizi sormayı unuttuğumu fark ettim

"Nereye gidiyoruz?"

"Sahilde yeni açılan bir mekan varmış oraya"

"Hayırlamazsak olmaz bin hadi" diyip gülümsedim o da dediğime gülüp

"Sonunda biraz keyiflendiğini görmek güzel" dedi ardından arkama bindi motoru çalıştırıp otoparktan çıktım yolu biraz uzatıp görsel sanatlar fakültesinin önünden geçmeyi düşündüm belki onu yeniden görürdüm bir saniyeliğine bile olsa görmek istiyordum

Kadmiyum Kırmızısı (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin