Flashback
"Girmesek mi?" Harry'nin tuttuğum eli yetmezmiş gibi bir de korkuyla koluna yapıştığımda güldü. Dövmecinin kapısında durmuş, benim hazır olmamı bekliyorduk. İlk dövmemi yaptıracağım için canımın acımasından korkuyordum.
"Neden bu kadar korkuyorsun?"
"Çünkü canım acıyacak." Gözlerini devirip kolunu boynuma sardı ve beni kendine çekti. Kollarımı sanki beni koruyabilirmiş gibi sıkıca beline sardım. Harry ile birbirimize ait olduğumuzu gösteren bir dövme yaptırmak istemiştik. Ben laf olarak söylemiştim ama onun uygulamaya dökmesi hiç de uzun sürmemişti!
"Ben yanında olacağım. Ben yanındayken korkmaman gerektiğini unuttun sanırım." İçeri girdiğimizde Harry arkadaşı olduğunu bildiğim adama sarıldı.
"Hoş geldin ufaklık." Ona gülümsedim. İlk tabii ki Harry'nin dövmesi yapılacaktı. Pantolonunu çıkarıp uzandığında vücudunda gezinen bakışlarımı görmüş olmalı ki muzip bir şekilde güldü. Tam kasığıyla bacağının arasında kalan bölgeyi gösterip "Buraya F harfi yapacağız."
Dövmeye başlandığında Harry'nin yüzünden hiçbir şey anlamıyordum. Sadece güzel gülüşüyle bana bakıyordu. Kolay ve hızlı bir şekilde dövmesi tamamlandığında elimi dövmenin üzerinde gezdirdiğim zaman boğazını temizledi ve kalkıp giyindi. Benim dövmem için çalışan kız geldiğinde kaşlarımı kaldırarak Harry'e baktım, sadece omuz silkmekle yetindi. Dövmem için uzandığımda Harry de yanımda diz çöküp elimi tuttu.
"Gerilme tamam mı? Acımayacak." Dediğinde haklıydı. Korkmamı gerektirecek derecede büyük bir acı hissetmiyordum. Dövmem bitene kadar Harry elimi bırakmadı ve o şekilde bekledi. Sonunda bittiğinde hafifçe doğruldum ve dövmeme baktım. Onunkiyle tam olarak aynı yerde, H harfi vardı. "Biz birbirimize aitiz ve bu da kanıtı."
---
Dixie ile kapattığım telefonun ardından çalan kapımı açmak üzere oturduğum sandalyeden kalktım ve kapıya ilerledim. Karşımdaki Harry'di, ve tabii ki beyaz gül. Bunun olacağını içten içe tahmin ediyordum. Kapının önünde durmuş, sadece birbirimizi inceliyorduk. Bol bir beyaz tişört, altınaysa siyah kumaş pantolon giymişti. Saçlarını özensiz bir topuz yapmıştı. Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade olsa da uykusuz olduğu belliydi.
"Yanlış anladın." Bunu o kadar sakin bir içten tonda söylemişti ki, adeta içime işlemek istiyor gibiydi.
"Seni öptü."
"İçeri geçmeme izin verir misin?" kapının önünden çekilip içeri geçmesi için ona boşluk oluşturdum. Kendi evi gibi iyi bildiğinden, önden onun gitmesine izin verdim. Mutfak kısmından içeriye inen 4 basamağı inip L koltuğa oturdu, ardından ben de karşısına. Dizlerimin üstünde olan ellerimi tuttuğunda uzun bir süre sadece ellerimize baktım, fakat geri çekmek için bir hamle de yapmamıştım. "Sence ben aptal mıyım?"
"Zaman zaman." Kaşlarını çatarak bana baktığında omuz silktim. "Aptal değilsin ama bazen dünyanın en aptal insanı gibi hareketler yapıyorsun."
"6 yıl bekledikten sonra, sadece senin ve benim için en doğru zamanı bekledikten sonra, sence neden sevgilim varken böyle bir şey yapayım? Ki alt bilgi de vermek isterim ki senden sonra herhangi bir sevgilim olmadı."
"Sen de bana empati yap o zaman. Beni en zor anımda bırakıp giden, yıllar geçse dahi varlığına muhtaç olduğum sevgilim geri geliyor. Beni kendine yine bağlıyor, ki bu beni oldukça korkutuyor, ama ben her şeye rağmen, hislerimi açıp elimde beyaz güllerle sana geliyorum ve sürtüğün teki gelip onu öpüyor. Demek ki sen ona ilk gördüğü yerde sana yapışacak yüzü vermişsin Harry."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Right Person,Wrong Time/Styles
Fanfiction"Sana en çok ihtiyacım olduğu zamanda beni bırakıp gittin." "Yanlış zamandı Felicity." "Zaman mı yanlıştı, yoksa sen mi doğru kişi değildin Harry." Dediğime cevap alamayınca yapmacık bir şekilde gülümsedim. Yanından geçip odadan çıkacakken beni durd...