Beni Hep Sev

21 7 36
                                    

Dediği şeyler beynimde yankılanıyordu resmen. Ne demişti en son "güzel gözlüm". Bu kelimeler, garip bir his uyandırıyor insanda.

Ay kendine gel Aditya. Adamın dediği iki kelimeye mi kandın. Düşmanınız o sizin. Sahi neden düşmanız o bizim? Okadar yakışıklı bir düşman hiç normal gelmedi bana.

Herneyse kafamı daha fazla karıştırmaya hiç niyetli değilim.

Kardelen ile sarayın sınırlarına geldiğimiz zaman hava hâlâ karanlıktı. Geldiğimiz gibi görünmezlik büyüsü ile geri içeri girdik.

Kimseye fark ettirmeden odama geçtim. Erken saatte çalışma olduğu için bir kaç saatte olsa uyusam iyi olur.

Aklımdan çıkmayan bir çift koyu kahve gözlerle uykuya daldım.

~☆~

Gözlerimi araladım yavaşça. Hava ağır ağır aydınlanıyordu. Çalışmaya bir saat vardı. Hazırlansam iyi olur.

Kendimi istediğim saatte kaldırabilme gibi özelliğim vardı. Nasıl oluyor bende hiç bilmiyorum ama işime geliyordu.

Odamdaki banyoya girdim. Kısa bir duş aldıktan sonra yüzüme, şifacının verdiği bazı bitki özlerinden sürdüm. Yüzümün nemli kalmasına yardımcı olurmuş.

Saçlarımı taradıktan sonra giysi dolabına yöneldim. Eveet bugün ne giysem. Birisiyle yakın dövüş içerisindeyken elbise giyemem. Dövüşe uygun birşeyler giymem lazım. Bol paça rahat ve esnek kumaş yapısına sahip olan bir alt buldum. Üstüme de yarım atlet tercih ettim. Düz taban rahat bir ayakkabı seçip giydim.

[Hem kıyafet bulmak hemde onu anlatmak zor oldu benim için. Düzgün ifade edemediysem kusura bakmayın lütfen. Crop demek de saçma geldi çünkü. İyi okumalar:) ]

Saçlarım dövüşürken zorluk çıkarmasın diye siyah bir toka yardımıyla at kuyruğu yaptım.

Dolabımın çekmecesinden ellerim için bandaj çıkardım. Yumruk atınca ellerimin acı duymaması için kullanıyordum. Bandajı cebime atıp odamdan çıktım.

Eğitimler sarayın en üst kısmında yapılıyordu. Hem üstü kapalı olmadığı için ters kokusundan bayılmayız hemde orası eğitim için özel tasarlandı. Yumuşak zemin vardı ilk dersleri olduğu için okadar üstlerine gitmiyorduk ama biraz daha iyi dövüşmeye başladıkları zaman sert zemine geçiş yapıyorduk. İşte gerçek acı orda ortaya çıkıyordu. Bende her asker gibi bütün dersleri almıştım. Üstelik onlardan da fazla almıştım.

İşte bu yüzden kendimi koruyabileceğimi düşünüyorum.

Eğitim alanına geldiğimde sadece çıraklar vardı. Daha önce bende bu eğitimlerden geçtiğim için ve bu  krallıkta olan biten herşeyi aklıma kazıdığım için ne yapmam gerektiğini biliyordum.

Onlar önceden sıra olmuşlardı zaten. Guruplara ayırmam gerekiyordu.

"Herkese günaydın." Sesimi duydukları gibi hepsinin bakışı beni buldu. Hep bir ağızdan günaydın varisimiz diyip baş selamı verdiler. Bende aynen onların yaptığı gibi bir selam verdim.

Bizim krallığımızda rütbe üstünlüğü olsa bile herkes birbirine aynı şekilde selam verip , saygıyla yaklaşırdı. Çünkü yasalarımıza göre rütben ne kadar yüksekte olsa bile, sende tek bir nefes ile hayata bağlanıyorsun karşındaki de. İki tarafta eşit durumdayken neden biri üstünlük yaratıp diğerini ezsin ki?

Biz krallığımız da ''kimse kimseden üstün değildir'' çerçevesi altında yaşıyoruz. Ama saygısızlık söz konusu oldumu karşı tarafta kendini koruyabilir. Bir sorun oluştu mu, halk objektif bir şekilde oylama yapar. Tarafların ailesi oylamaya katılmıyor bu gibi durumlarda. Ve son kararı kral verir. Halk ile bir konuşma yapar ardından kararını ve sebebini açıklar.

Düşman KrallıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin