MULTİMEDİA ÇAĞIN
-
Hayatta hep yarım kaldım. Sol yanım hep yarımdı. Annemin bıraktığı acıya kimse dokunamadı. Ya da ben hiç izin vermedim. Bana dokunduğunu hissedememenin eksikliğini yaşıyorum belki de. Bazen çehresi bile siliniyor hafızamdan. Onu hayal edemeyince hemen fotoğraflarına bakıyorum, bana hamileyken babamla beraber çekmiş oldukları videoları izliyorum tekrar tekrar.
Yıllar geçtikçe eksikliğini daha çok hissediyorum. Bu acı katlanılmaz bir hal alıyor. Özlem duygusu damarlarımda dolaşıyor. Ve çaresizlik... Bu iki duyguyu da fazlasıyla derinden yaşıyorum. Kimsenin fark etmemesi için umursamaz maskesi takıyorum kişiliğime.
Gözlerimi denizin mavi sularından ayırıp karşımda oturan adamın denizden farksız gözlerine çevirdim. Oturduğumuzdan beri bir şeyler anlatıyordu. Bir kelimesini bile dinlememiştim. Her deniz kenarına gelişimde dalıp gidiyordum. içimdekiler yelken açıyordu maviliklere. Peki karşımda duran bu bir çift mavi gözü neden inceliyordum?Dudaklarının her hareketi içimde yarım kalan çocukluğumun yeniden yeşermesi için umut saçıyordu. Neden bu kadar etkilemişti ki beni ?
Suratında arada kaybolan masumiyetinden mi etkilenmiştim ?
Belki de daha önce böyle bir karşı cinsle karşılaşmamak heyecanlandırıyordu beni. Onun gözlerine de yelken açmak istiyordum. Bir kaptan gibi güvertemi maviliklerde bulunan bu hazineyi keşfetmek için hazırlamak istiyordum. Çok çabuk mu kaptırmıştım bu genç adama kendimi. Onda farklı olan bir şey vardı. Benim yaralarıma dokunabilecek bir şey..
"Sen ne dersin ? "
Duyduğum sesle birlikte oturduğum sandalyede irkildim.
"Anlamadım ? "
" Geldiğimizden beri tek kelime etmeden öylece oturdun. Proje için konuşacağımızı sanıyordum ama gördüğüm kadarıyla bugün çenen fazla düşük değil. Aslında benim işime gelir. Sen konuşmayınca daha iyi anlaşıyoruz. "
Anlaşılan yine başlıyoruz.
"Düşünce yeteneğini görmeye çalışıyorum Bay Zeki. Yeni bölüm birincimiz sen olacakmışsın ya daha iyi bilirsin. "
"Özür dilediğimi hatırlıyorum. "
Yeniden o mahçubiyetine gömülmüştü. Tanrım ! Masanın üzerinde birleştirdiği ellerini çözdü ve önünde duran bardaktaki çaydan bir yudum daha aldı.
"Kalkmam gerek. İğneleyici laflarını dinlemek isterdim ama işe yetişmeliyim. "
"Nerede çalışıyorsun ?"
Tam kalkıyordu ki bir el omuzlarına bastırıp onu yerine otutturdu. Hadi ama ! Burda da mı ? Bu çocuktan neden kurtulamıyorum ki ? Onu istemediğimi defalarca söyledim. Anlamadığı nokta neresi ?
"Sevgilim bana bir açıklama borçlusun. Kim bu Maviş? "
"Ne saçmalıyorsun, Aksel ? Birincisi biz seninle sevgili değiliz olmayacağız da. İkincisi de Çağın'ı artık benimle görmeye alış."
"Neden alışacak mışım ? Neyin oluyor bu Maviş ?"
"Orası seni hiç ilgilendirmez." dememle Aksel, Çağın'ın yanındaki boş sandalyeyi çekerek yanına oturdu ve onu dikkatle incelemeye başladı. Yüzüne çok yaklaştığı anda Çağın onu ittirerek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çoban Yıldızı
Fiksi RemajaTanrı bizi cennetinde istemedi ve dünyaya mahkum etti. "Bizler seçilmiş kişileriz,kötülüğe itilmiş,lanetli kişiler...