9 | Ölmek İstiyorum

395 57 7
                                    

Özet:

"Jisung, iyi misin? Al işte dedim sana ama ben. Seslenmemeliydim. Jisung, ses ver?"

____

Ellerimi başımdan çektim ve etrafıma bakındım.

"Minho ebeni s... Oğlum insan öyle bağırır mı?"

"İnsan mı?" söylediği şeyle tekrar irkilmiştim.

"Jisung, biz en iyisi telefondan devam edelim. Böyle olmayacak." hemen dediği şeyle başımı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır Minho, konuşarak anlaşacağız. Alışacağım sana. Uzun sürmez, merak etme." dedim kısık bir sesle.

"Olsun, ben yine de mesaj göndermeye devam edeceğim. Gerekmedikçe sesimi çıkarmam." sesi endişeli ve sevecen çıkmıştı.

"B-biraz fazla mı yakınsın? S-sesin.." cümlemi bitiremeden annem içeriye girmişti.

"Jisung, kendi kendine mi konuşuyorsun? Hem de perdeye dönerek?" sesinin ciddi çıkması biraz ürkütmüştü.

"H-hayır anne, şey... Yarın sunumum var da çalışmayı unutmuşum, o yüzden şimdi prova yapıyordum." yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.

"Neden dün çalışmadın? Ne işler karıştırıyorsun?" sesini yükseltmesiyle ellerimi tekrar başıma koydum. Başım ağrımaya başlamıştı. Sırtımda hissettiğim baskıyla birden bire irkildim. Hem Minho'nun temas etmesi, hem de annemin bana bağırması zoruma gitmişti.

"Jisung, cevap ver!"

"Neden bunun için üstüme bu kadar geliyorsun anne? Önemli bir şey değil." dedim sesimi onunla aynı tonda yükseltirken.

"Derslerin ve notların ne zamandan beri önemli olmamaya başladı, hem sen ne cürretle annene bağırırsın?!" Kapının önünde durmayı bırakıp odama girmişti.

"A-anne ben de bir insanım, unutmam normal değil mi?" dediğim şeyle çatık kaşlarını düzeltip derin bir nefes verdi. O sırada sırtımdaki baskının hareket ettiğini hissettim. Sanırım Minho sakinleşmem için eliyle sırtımı sıvazlıyordu.

"Bak Jisung, eğer gelecekte iyi bir meslek sahibi olmazsan tüm emeklerimiz boşuna gidecek. Bunun olmasını gerçekten istiyor musun?" sesi daha yumuşak çıkmıştı ama hâlâ sertti.

"Sizin düşündüğünüz tek şey emekleriniz zaten! Hiç bana sordunuz mu ne istediğimi, hiç ilgilendiniz mi benimle? 'Acaba oğlumuz bu seçimlerimizden memnun mudur?' diye düşündünüz mü?!" bu sefer bağıran taraf ben olmuştum. Babam annemle tartışmamızı duymuş olmalıydı ki odama gelmişti.

"Neler oluyor burada? Neden bağırıyorsunuz?" diye sordu sert bir şekilde.

"Oğlun büyümüş de annesine bağırmayı öğrenmiş, onu konuşuyoruz."

"Jisung, bu günlerde tavırların bayağı değişmiş. Kim şımarttı seni bu kadar?!" Babamında bağırmasıyla dayanamayıp gözlerimden akmaya hazır olan yaşları serbest bıraktım. Dizlerimi kendime çekip başımı kollarım arasına aldım. Sırtımdaki baskıyı hâlâ hissedebiliyordum. Başta rahatsız olsam bile şu an bunu düşünecek durumda değildim.

"Yeter artık! Bir gün ölümüm sizin elinizden olacak. Dayanamıyorum, bıktım her şeyden. Ölmek istiyorum!" sesim boğuk ve titrek çıkıyordu.

"Saçmalamayı kes Jisung! Böyle bir şeyi aklından bile geçirme." Hâlâ bağırarak konuşmaya devam ediyordu babam. Bu daha çok ağlamama sebep olmuştu.

"Her neyse, gidelim hayatım. Bu kerataya yüz vererek çok yanlış yaptığımızı anlamış oldum." kapıyı sertçe kapatıp gitmişlerdi. Kapıya kısa bir bakış attıktan sonra başımı tekrar kollarıma gömdüm ve daha çok ağlamaya başladım.

Ay Işığım | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin