Özel Bölüm

289 37 141
                                    

Mavi gözlü çocuk tüm evi aramıştı ama kimsecikler yoktu. Ne Jisung ne de ailesi evdeydi. Minho endişelenmeye başlamıştı. Telefon kullanımı aksatıldığı için Jisung'u arayamıyordu. Son bir defa bahçeye bakmaya karar verdi ama yine bulamamıştı. Vazgeçip dizleri üzerinde çökmüştü.

"Ayışığım, nerdesin?" dedi çaresiz ve endişeli bir sesle.

Bir süre sonra yerinden kalkıp Jisung'un arkadaşlarından birinin evine gitmeye karar verdi. En azından onlar nerede olduğunu biliyorlardır değil mi?

***

Eve uzun bir süre göz attıktan sonra iç çekip kapıyı çalmıştı. Kapıyı saçı başı dağılmış, gözleri kızarmış bir şekilde açan Chan'ı görünce tedirginleşmişti. "Ne oldu Chan, bu hâlin de ne böyle?" diye sordu karşısındakine. Chan ise tepkisiz bir şekilde Minho'ya bakıyordu. "Neden susuyorsun, bir şey söylesene. İyi misin?"  Chan'ın cevap vermediğini ve hâlâ öylece baktığını görünce onu kenara itip içeriye girdi. Jisung'un tüm arkadaş grubu buradaydı.

"Jisung, Jisung nerede?" diye sordu orada oturanlara ama ona dönen bakışlar hiç iç açıcı değildi. Changbin hızla yerinden kalkıp Minho'ya doğru yürümeye başladı.

"Jisung nerede mi? Oğlum sen ciddi misin? Bir de soruyor musun?" Kızgın ve bağırarak söylediği şeyle beraber Minho'yu yakasından tutmuştu.

"Hepsi senin yüzünden oldu. Hangi yüzle hâlâ onu sorabiliyorsun?"

"Changbin, biraz sakin olur musun?" dedi ve Changbin'in omzundan tutup onu geri çekmeye çalıştı Felix.

"Bırak onu Changbin." dedi Chan bitkin bir sesle.

Çocukların dediklerinden hiçbir şey anlamayan Minho şaşkın ve tedirgin gözlerini odadaki herkesin üstünde gezdirdi. Herkes yıkılmış gibiydi. İyi de ne olmuştu? Yoksa Jisung'un başına bir şey mi gelmişti? Eğer gerçekten nedeni buysa dayanamazdı Minho.

"B-bir şey mi oldu yoksa? Başına bir şey mi geldi?" dedi kısık sesle.

Buna karşılık Changbin sert bir şekilde yüzünü ovuşturdu ve oturduğu yerden kalkıp Minho'ya doğru yürümeye başladı.

"Hâlâ bir şey mi oldu diye soruyor ya!"

"Changbin! Yeter artık. Otur yerine ve sesini çıkartma."

Chan'ın söylediği şeyle Changbin koltuğa tekrardan oturdu ama hâlâ öfkeli olduğu belliydi.

"Minho, benimle dışarıya gelir misin?"

Minho Chan'ın dediği şeyle daha da tedirginleşti ve peşine takıldı. Dışarı çıkıp kapıyı kapattı.

"Bir sorun mu var Chan?"

Minho'nun dediği şeyle beraber Chan yutkundu. Boğazına bir yumru oturmuştu, konuşamıyordu.

"V-var." diyebildi sadece. Ardından gözünden bir yaş akmaya başladı. Bu Minho'yu daha çok endişelendirmişti. Ya Jisung'a bir şey olmuşsa?

"Chan, i-iyi misin? Ne oldu söyler misin artık?"

Son derece endişeli bir şekilde Chan'a bakmaya devam etti Minho. Ondan bir şey söylemesini bekliyordu ama Chan konuşamıyordu bile. Bu kadar kötü ne olmuş olabilirdi?

Ay Işığım | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin