22 | Sarhoş Musun?

329 42 32
                                    

Çalan son zil ile okuldan çıkmıştık. Ötede bizi bekleyen Troye'u görünce ona elimi salladım ve yanımıza geldi. Birden bire Hyunjin'e sarılmıştı.

"Sevgilim, nasıl geçti dersin?" Sevgilim mi? Ne yapmaya çalışıyordu bu? Hâlâ sarılıyordu. Gördüğüm kadarıyla Hyunjin'in kulağına bir şey fısıldamıştı ama duyamadım. Muhtemelen bir planı vardı.

"B-bir dakika, siz sevgili misiniz?" Changbin şaşkın bir şekilde sormuştu. Diğerleri de en az onun kadar şaşkındı. Troye Hyunjin'e sarılmayı bırakıp bize döndü.

"Evet, Hyunjin söylemedi mi size? Üç gündür çıkıyoruz biz." tekrar Hyunjin'e bakıp gülümsemişti, Hyunjin ise tepkisiz ve şaşkınca bizi izliyordu.

"Hyunjin, inanamıyorum! Bize bunu nasıl söylemezsin?"

"Ee, şey... Doğru zamanı bulamadım söylemek için. O yüzden yani."

***

"Minho nerede? Keşke onu da çağırsaydın."

"Bu aralar biraz yoğun, fazla müsait olamıyor. Hatta bugün hiç konuşmadık." dedim karşımda oturan Changbin'e.

"Ne işi var ki?"

"Bilmiyorum, bana da söylemedi. Sadece 'iş' diyip geçiştiriyor. Ben de anlamadım."

"Hmm, garipmiş." dedi Troye. Hayret, ilk defa telefonuyla uğraşmak yerine sohbetimize katılıyordu.

"Neyse, hadi çıkalım. Nereye gitmek istersiniz?" diye sordu Chan.

"Lunapark! Lunapark!" Jeongin tıpkı küçük bir çocuk gibi yerinde zıplamıştı. Hepimiz de onun bu çocuksu hâline gülmüştük.

"Tamam, hadi lunaparka gidiyoruz."

***

"Ya Troye bıraksana beni!"

"Of Hyunjin, sadece Jeongin'i kıskandırmak için yakın olmamız gerek. Lütfen ayak uydur bana. Belki de her şey istediğin gibi olur." Hyunjin derin bir iç çekip Troye'u itmeyi  bıraktı. Dönme dolapta bu ikiliyle beraberdik. Changbin Jeongin ile Felix ise Seungmin ve Chan ile binmişti.

"Ne zaman çalıştıracaklar şu şeyi." diye sitem etmeye başladım. Minho yanımda olmayınca hiçbir şeyden keyif alamıyordum. Çok özlemiştim. Eve gider gitmez ilk işim Minho'yu aramaktı.

Dönme dolap birden bire çalışınca Hyunjin korkudan Troye'a sarılmıştı. Daha en aşağılarda böyleyse en tepede ne yapar düşünemiyorum.

Sıkıcı geçen dönme dolap macerasından sonra çarpışan arabalara binmeye karar verdik. Troye yine Hyunjin'i yanına almıştı. Ben ise Felix'le aynı arabadaydım. Chan ve Jeongin ikide bir bize çarpıyor biz de önümüze gelene çarpıyorduk. Gerçekten çok eğlenceliydi. Mutlaka Minho'yla beraber buraya gelmeliydik.

***

Birkaç saat süren lunapark eğlencesinden sonra bir kafeye gidip oturmaya karar vermiştik. Hava çoktan kararmıştı bile. Herkes bir içecek sipariş etmiş onu içiyordu. Aramızdaki sessizliği Felix'in sorusu bozdu.

"Siz ne ara çıktınız hâlâ aklım almıyor. İlk kim teklif etti?"

"Ben ettim." dedi Troye. Hyunjin'e baktığımda gözlerinin Jeongin'de olduğunu farkettim. Troye Hyunjin'in elini tuttuğunda Hyunjin tedirgince bakışlarını Troye'a çevirdi.

Ay Işığım | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin